20 Kasım “Dünya Çocuk hakları günü”. Bugün de İsrail, 7 Ekim 2023 gününden beri, bir ayı geçen bir süredir Gazze’yi bombalıyor. Dünya çocuk hakları gününde Gazze’de bir hastaneyi bombalayarak çocukların ölümüne neden oldu.

Bu hem bir insanlık dramı hem insanlık ayıbı hem de 1949 Cenevre sözleşmesine göre savaş suçu. Hangi savaş olursa olsun, sağlık tesislerinin vurulması, savaşa taraf olmayan çocukların öldürülmesi hem hukuken he ahlaken kabul edilebilir bir durum değil. 

*** 

Birinci Dünya savaşından sonlarında Arapların, İngilizlerle birlik olup Osmanlıyı arkadan vurmaları, Ortadoğu’nun Osmanlıdan koparılıp yeniden düzenlenmesi, bu bölgede huzuru geri gelmemek üzere ortadan kaldırdı. Ortadoğu’daki petrol alanlarının ele geçirilmesi için Fransız ve İngiliz planları devreye sokuldu. Sykes ve Picot tarafından hiçbir doğal ve etnik sınır gözetilmeksizin harita üzerinde cetvelle çizilen sınırlarla, devletler oluşturuldu. 1933 yılından itibaren Almanya’da Nazi iktidarının Yahudiler üzerindeki zulmü, Yahudilerin Tevrat’ta Vaat edilmiş topraklar olarak geçen bölgeye göçü, bir kısım arazileri satın alarak bugünkü İsrail alanına yerleşmeleri, Araplarla çatışarak alanlarını genişletmeleri sonuçta 1948 yılında İsrail devletinin resmen kurulması bölgedeki dengeleri alt üst etti. 

*** 

Bugün gündemde olan, tepelerine her gün bombalar yağan, çoluk çocuk sivillerinin hayatını kaybettiği Filistinliler, asıl yerleşim alanları, anayurtları olan Ürdün’den 1970 de sürülerek Ürdün nehrinin batısında Batı Şeria ve Gazze şeridine sıkıştırılan insanlar. İsrail ile o tarihten beri sürekli çatışma halindeler. Birçok Arap-İsrail savaşında en çok zarar görenler. İsraillin onların alanlarını ele geçirme çabalarına da direniş halindeler. Özellikle Gazze şeridi olarak bilinen Akdeniz sahili ile İsrail arasına sıkışmış, güneyinde Mısırla komşu, 41 km uzunlukta 6-12 km genişliğe sahip (363 km2) 2,5 milyon Filistinlinin yaşadığı küçücük bir alan. Karadan ve denizden İsrail tarafından kuşatılmış bu alanın tek çıkışı bir iki kapı ile Mısır ve oraya uzanan yeraltı tünelleri.  

*** 

7 Ekim günü Filistinli El-Kassam tugaylarının İsrail’e 5000 üzeri füze atıp, havadan, karadan saldırmaları, iddialara göre 1300 İsrailliyi öldürüp birçok esir almaları, bir ayı geçkin süredir süren çatışmaları başlattı (Dünyanın en güçlü istihbarat örgütlerinden Mossad’ın bundan haberi olmaması çok garip). İsrail El-Kassam unsurlarının kuzeyde olduğunu ileri sürüp, 2,5 milyon insanı 24 saat içinde Gazze’nin güneyine gitmelerini söyleyip, bombardımanı sürdürdü. Ne sivil tanıdı ne hastane. İddialara göre İsrail Akdeniz’deki 750 milyon metreküp doğal gazı kullanabilmek, yine bazı iddialara göre boru hattı ile Akabe körfezine aktarabilmek için bu bölgeyi ele geçirmek istiyor.  

*** 

Osmanlı’nın eski toprakları olan Filistin ile tarih ve din kardeşliği üzerinden empati kurabiliriz. Osmanlı’yı arkadan vurmaları, uyduruk bir devlet olsa bile, Ermeni tehcirini soykırım kabul edip, Kıbrıs tezimize karşı durmaları bize karşı pek dostluk beslemediklerini ifade ediyor. Ancak bunların hiçbiri orada İsrail tarafından yapılan İnsanlık ayıbını örtmüyor. Yine de konu bizi ilgilendiriyor. Oradaki arabuluculuk önerimiz kabul görmediği gibi, Gazze şeridinde sıkıştırılan insanların, orası boşaltılıp göçmen gibi bir kısmının bize gönderilmesi için kapalı kapılar ardında tezgâhları kuruluyor. Yani Ortadoğu’daki her savaşta İnsanlık dramı orada duruyor ama zarar bizim hanemize de yazıyor...