Geçtiğimiz pazar, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyumuzu kullanmak üzere Urla'dan Alsancak'a iniyoruz. Öğleden sonra saat 15:00 civarı. Çeşme-İzmir otobanı sanki şehir içi trafiği gibi, dolu. Arkadaşlarımın söylediğine göre sabahtan itibaren bu görüntüdeymiş. Biliyorsunuz bu seçim için, halkın çoğunluğunun katılımı çok önemliydi. Son derece hayati, geleceğimiz, demokrasimiz hatta cumhuriyetimiz için. Ancak duyduğum, insanların perşembenin gelişini çarşambaya bakarak değerlendirdikleri ve bu nedenle de seçimde beklenenden başka sonuç olmayacağının konuşulduğuydu. Bir tek, katılımın yüksek olmasıyla sandıkların, oyların emniyette olmasıyla bir şeylerin değişeceğini umuyorlardı. Ama bu seçimler için neden 18 milyon fazla oy pusulasının basıldığının cevabını arayarak.

***

Neyse, Alsancak Gazi İlköğretim Okulu'nda oylarımızı kullandık. Karşılaştığımız dostlarımızla selamlaşarak, sohbet ederek. Bu arada öyle eski dostlarla da karşılaştık ki hiç de dostça bakmayan. Çünkü onlar AKP'li olmuştu. Son muhtarlık seçimlerinde bizler tüm görüşlere saygı duyarak partisiz bir demokratik yarışa girmiş, kazanmıştık. (Eski muhtarımız AKP meclis üyesi oldu ya) Bu dostlar o gün verdiğim selamı bile almadılar. İşte o zaman her yerde konuştuğumuz, okuduğumuz, dinlediğimiz 'ayrışmayı' iliklerimde hissettim. Tabii ki çok üzüldüm. Bu ilk mi? Değil tabii. Siyaset, artık her şeyin üstünde. Ancak şu an virajlı ve dik yollarda istiap haddini aşmış, içi vaat dolu AKP otobüsüne atlayan atlayana. Görmeden, düşünmeden, duymadan, umursamadan. Çünkü artık temel değerler para etmiyor, kıymetleri kalmamış, içleri boşaltılmış. Şimdiki kavram, cüzdanlar dolu olsun. Ve hepimiz bugün seçim sonuçlarını biliyoruz. Bu seçimde adaylar tartışılırken en çok tenkit alan CHP - MHP'nin ortak adayıydı. Siyasi bakış açısıyla birçok kişi, adaya sıcak bakmadı. Her iki partinin de içinde tüm toplumu kucaklayabilecek birçok isim olmasına rağmen. Özgeçmişi, Cumhuriyetin laiklik ilkesi içinde değerlerini taşıyan birçok isim mevcuttu. Ve bugün CHP'nin emanetçi başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçilen Recep Tayyip Erdoğan için 'Benim Cumhurbaşkanım değil' diyor. Siyasete ve CHP'nin altı okuna bu kadar uzak bir adayı dayatırken hiç mi düşünmedi?

***

Oyumu kullandıktan sonra bir büfeden su alırken, oradaki gençlerin konuşmalarına kulak misafiri oldum. Aslı varken CHP'nin aynı motivasyonlardaki (ehven-i şer) adayına oy vermemek için tepki olarak hepsi üç adaya da tercih basmışlar. Ne bir söz... Ne bir yorum... Büyüklerimiz böyle münasip görmüşler, görenler değil görmek isteyenler seçimlerini yapmışlar. Bu arada katılımın düşük olmasında payları olan tatilciler, umarsızlar da seçimlerini yapmışlar, hepsi el birliğiyle hepimiz için geleceğimizi belirlemişler. Tatilciler ve protestocular vatandaşlık bilincine sahip olup, sorumluluklarını yerine getirseydiler durum farklı olacaktı. Bundan sonrası için olacaklar hepimizin kaderidir, bu seçimle. Ben yine de bu tabloda İzmirlilerle iftihar ediyorum. Daha şimdiden tüm partilerin içi kaynamaya başladı, önümüzde sıcak günler var anlaşılan. Hayırlı olsun.