Geçtiğimiz hafta Kıbrıs'ta yaşanan yoğun diplomatik trafiği sizlerle paylaşmak istiyorum. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın AB yetkilileriyle yaptığı görüşme, Kıbrıs sorunu ve ikili ilişkilerin geleceğine dair önemli ipuçları taşıyor. Ancak en dikkat çekici gelişme, Türkiye ve Azerbaycan Ombudsmanlar’ının ziyareti oldu.

Bu ziyaret, "bir millet üç devlet" anlayışının somut bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Cumhurbaşkanı Tatar'ın da belirttiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nin liderliğinde Türk Devletleri Teşkilatı'na üyelik ve uluslararası platformlarda daha aktif bir rol, KKTC'nin haklı davasını dünyaya duyurması açısından büyük önem taşıyor.

Azerbaycan'ın KKTC'ye verdiği destek de göz ardı edilemez. Ombudsman Sabina Aliyeva'nın ziyareti, iki ülke arasındaki güçlü bağların bir göstergesi. Aynı zamanda, KKTC'nin uluslararası arenada yalnız olmadığının da bir kanıtı.

Türkiye Ombudsmanı Şeref Malkoç'un sözleri ise oldukça anlamlı: "Hukukta esas olan haklı olmaktır; zaman içinde kabullenilir." Bu sözler, KKTC'nin haklı mücadelesine olan inancın bir ifadesi. Malkoç'un da belirttiği gibi, KKTC'nin varlığı ve egemenliği bir gerçektir ve er ya da geç uluslararası toplum tarafından kabul edilecektir.

Kıbrıs'ta yaşanan bu gelişmeler, sadece diplomatik birer adım değil, aynı zamanda bir haklılık mücadelesinin de yansımasıdır. KKTC, kendi kaderini tayin hakkını savunmaya devam ederken, Türkiye ve Azerbaycan gibi dost ülkelerin desteğiyle daha da güçlenmektedir.

Bu süreçte, uluslararası toplumun da adil ve objektif bir tutum sergilemesi büyük önem taşıyor. Kıbrıs sorununun çözümü, ancak tüm tarafların haklı taleplerine saygı gösterilmesiyle mümkündür.