Herhalde hepimiz farkındayız...

Pandemiden sonra, çoğumuz evlere kapandık.

Şu korona denilen virüs yüzünden hanelerdeki su tüketimi iyice arttı.

Allah’tan birçok belediye iki güzel hamle yaptı.

Birincisi ödeme zorluğu çekenlerin kesilen saatleri açıldı.

Tabii ki Ramazan ayının da yararı olacak ki, birçok hayırseverimiz su faturalarını da ödeyerek, sevap hanelerini yükselttiler.

Umarım bu sistem bu yardımlaşma bundan sonra da davam eder.

Unutmayalım, komşu komşunun külüne bile muhtaçtır.

Su hayattır..

Susuz hayat olamaz...

Yıllar önce kentlerimiz su sıkıntısı çekmişti...

İzmir’in bazı ilçelerinde, örneğin Balçova’da yer altı suları çekilince narenciye bahçeleri yerine gelen deniz suyu yüzünden kurumuştu.

Urla’nın Çeşmealtı, İskele, Çeşme, Foça yani her sahil kentimizde, iç bölgelerden Ödemiş’te sular çekilince, 10 metreden 100 metrenin altına inmişti.

Çok örneği var...

Yani; suyun kıymetini bilmeli, buna göre hareket etmeli, çeşmelerimizi fazla açık tutmamalıyız.

Şimdi size Sufizm’de ‘su felsefesi’ ni dile getireceğim.                                                                                     

Suyun doğası bir felsefe anlatır

Mesela dağdan akan suyu düşünün.

En az direnç gösteren yolu seçer akmak için.

Yani önüne bir kaya çıkacak olursa onunla uğraşmaz, kayayla mücadele etmez, etrafından dolaşıp devam eder akmaya.

Suyun bu doğasından alınan ilhamla şöyle der Sufiler,  ‘Seninle uğraşan hiç kimseyle uğraşma, eğer uğraşırsan onunla aynı yerde kalırsın. Etrafından dolanıp devam et yoluna.’

Durmak bilmez

Diyelim ki dağdan akan su önüne çıkan kayanın etrafından dolaşamayacak bir yola denk geldi.

O zaman ne yapar, birikip üstünden aşar.

Yok eğer bu da olmuyorsa sabırla kayayı damla damla delmeye başlar. Kayayı delmeyi başaran suyun kuvveti değildir tabii ki, damlaların sürekliliğidir ki buna da ‘sabır’ derler.

Sabretmek hiçbir şey yapmadan oturmak değildir.

‘Sabır dikenin içinde gülü, gecenin içinde gündüzü hayal edebilmektir.’ der Şems-i Tebrizi.

Suyun doğası imkânsızın bile başarılabileceğini, bunun için sabırlı ve istikrarlı olduğunu öğretir.   

Her daim yenilenir                                                              

Kayayı delen su elbette yine yoluna devam eder.

Su hep akar.

Bilir ki aktıkça temizlenir.

Bazen dere kenarlarında su birikintileri oluşur, akmayan su bulanır, çamurlaşmaya başlar.

Üzerine pislik birikir ve Sufiler bu yüzden derler ki:

‘Sen su gibi ak. Her daim yenilen. Her gün yenilen. İki günün aynı olmasın. Dünü dünde bırak yeni şeyler öğren.’

Uyumludur

Mesela su değişimden hiç korkmaz.

Ama insanlar değişimi sevdiklerini söyleseler de aslında bundan çok korkarlar.

Su değişimi ne güzel de anlatır.

Bazen yağmur olur, bazen kar olur, bazen buz olur, bazen buhar olur. Buhar olduğunda çıkar gökyüzüne yağmur olup iner yine yere.                      

Ayrıca su uyumludur.

Çay bardağına koyduğunda çay bardağının şeklini alır, kovaya koyduğunda kovanın.

Sürekli bulunduğu yere uyumlanır ama doğası hiç değişmez.

Her yere her şeye uyum sağlar.

Unutma ki dünyada her zaman doğaya uyum sağlayanlar hayatta kalır. Uyum sağlayanlar esnektir çünkü.

Değişime direnenlerse katı.

Fırtına en sert en güçlü ağaçları devirir ama esnek fidanlara, otlara hiçbir şey yapamaz. o yüzden esnek olanlar, uyum sağlayanlar hayatta kalır.                                                     

Hayatın akışında

Aynı zamanda akışa teslim olur.

Teslimiyet içindedir.

Çünkü bilir ki bütün dereler eninde sonunda büyük denizlere, okyanuslara akar.

Elinden geleni yaptıktan sonra hayatın akışına teslim olmaktır bu.                                     

Su berraktır, şeffaftır.

Olduğu gibidir yani.

Paylaşımcıdır.

Hep besleyicidir.

İnsanları, hayvanları, doğayı besler.

Hayatı başlatandır.

Su olan her yerde bitkiler vardır, hayvanlar vardır, insanlar vardır.                                         

İşte suyun bu yapısından dolayı Sufiler birbirlerine ‘Su gibi ol Azizim’ derler.

HAFTANIN HABERİ

Beyaz Saray’a sert eleştiri

ABD’li ünlü yazar David Litt, Covid-19 salgınının getirdiği kamu sağlığı krizinin, demokrasinin yenilgisi anlamına geldiğini belirtti.

Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın konuşma metinlerini yazan Litt, Time dergisi için kaleme aldığı makalede, anketlere göre, ABD vatandaşlarının çoğunluğunun ülke liderlerinden uzmanların sözlerine sadık kalmalarını istediği ancak liderlerin bunun tam tersini yaptığını ifade etti.

Litt, ülkede salgın nedeniyle meydana gelen ölüm vakaların yüzde 90’ının, Beyaz Saray’ın karantina önlemlerini almakta gecikmesiyle ilişkili olduğunu kaydetti.

ABD yönetiminin halkın can güvenliğini ihmal ettiğinin altını çizen Litt, son 40 yılda ABD’nin tamamen değiştiğini, liderlerin ortaya koyduğu politikaların halkın çıkarlarına getirdiği faydanın çok az olduğunu belirtti.