Altılı masadan Ortak Mutabakat Metni adı altında elle tutulur gözle görülür bir program nihayet ortaya çıktı.
Beğenirsiniz beğenmezsiniz, eleştirirsiniz, göklere çıkarır veya batırırsınız o başka mesele. 
Hayırlı olsun diyelim. En azından masa bir adım attı. Aday ortaya çıkıncaya dek bu program konuşulur.
Sonrası vatandaşın tercihine kalmış.

Bana sorarsanız aday belirleme işi hala sorunlu.
Sayın Kılıçdaroğlu 13 Şubat toplantısında  ‘adayımızı açıklayacağız’ dedi ama hemen sonra bu toplantıda Cumhurbaşkanı adayının belirlenip daha sonra açıklanacağını söyleyerek aday belirleme işini yine muallak bir hale büründürdü: “13 Şubat'ta inşallah cumhurbaşkanı adayımızı açıklayacağız kamuoyuna. Öyle bir karar aldık. Saadet Partisi ev sahipliğinde 13 Şubat'ta yine buluşacağız ve artık 13 Şubat'ta mı olur, yoksa 13 Şubat'ta karar alacağız bu kararın açıklanması için belli bir tarih mi olur."

Ardından İYİ Partiden Sayın Kürşat Zorlu’nun açıklaması geldi.
"Son açıklanan altılı masa toplantısındaki bildiride, 13 Şubat'la ilgili toplantı gerçekleştirileceğine yönelik bir bilgi mevcut. Ama adaylık açıklamasına yönelik bir bilgi mevcut değil." dedi.
Anlayacağınız Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı daha çok konuşulacak.

Bu arada Altılı Masa son günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘ın tekrar aday olamayacağına dair açıklamalar yapıyor..Anayasa’nın101.maddesine dayanarak yapılan bu açıklamalar
üzerine biraz geçmişe gittim; yeni bir Sabih Kanadoğlu mucizesi aranıyor gibi geldi bana.
Tabii geçmişe gidince hemen geçen yıl bu günlerde söylenenlere baktım. İlk gözüme takılan Sayın Kılıçdaroğlu’nun 5 Şubat 2022 açıklamasıydı.

Ne demiş Sayın Kılıçdaroğlu?"Erdoğan'ın adaylığı için özel bir tartışma yapmayacağız. Tartışmalar artık geride kalmalı. Aday olmak istiyorsa buyursun gelsin. Başkaları tartışırsa ona bir şey diyemeyiz, en azından biz yapmayacağız."
Sayın Aliyev’i anımsarmısınız?
Karabağ’ın Ermeni’lerden kurtuluşu sonrası bir açıklama yapmıştı, görsel medya günlerce verdi bu iki kelimelik açıklamayı 
Ne oldu Paşinyannnn?
Sayın Kılıçdaroğlu’nun ‘Parti Genel Başkanından Cumhurbaşkanı olmaz’ deyişini de bir kenara koyalım.
Ne değişti?

Birde seçim sloganı kavgası çıktı başımıza.
Rahmetli Menderes’in ‘yeter söz milletindir’ sloganına herkes sahip çıktı.
Güzel sözleri herkes kullanır, kullanmak ister..
Ama bu söze sahip çıkarken onu kullanmak isteyen partini batırırsan adama sorarlar.
"73 yıl önce rahmetli Menderes ’tek parti faşizmine’ karşı Yeter söz milletindir demişti. Tarih tekerrürdür. Biz de 73 yıl sonra iki partinin kurmakta olduğu faşizme karşı Yeter söz milletindir diyoruz” dedi Sayın Mehmet Bekaroğlu.
Peki bu lafın hedefindeki tek parti faşizmi diye nitelendirilen dönemin partisi hangi partimiz?
-CHP.
Yani Sayın Mehmet Bekaroğlu bu sloganı kullanmak adına kaş yapayım derken göz çıkardı, kendi partisinin geçmişini faşistlikle suçladı. (Bekaroğlu gafını anlayınca paylaşımını hemen yok etmiş)
Doğal olarak CHP tabanından ‘İstifa’ çağrıları gecikmedi.

Bu arada her ne kadar Kılıçdaroğlu:’Her parti doğal olarak kendi liderini cumhurbaşkanı adayı olarak görmek ister. CHP'liler de kendi genel başkanlarını cumhurbaşkanı adayı olarak görmek isterler’ dese de Sayın Ekrem İmamoğlu şehir şehir gezerek Cumhurun başı olma adına çalışmalara devam ediyor.
Kime güveniyor dersiniz?

Mutabakat Metni açıklaması sonrası Sayın M Ali Çelebi Bir açıklama yapmış.
“HDP korkusu nelere kadir?
Atatürk’ü ne mutabakat metinlerine yazabildiler ne de toplantı yaptıkları salonların duvarlarına asabildiler.” 

Yorum sizin.