Yeni yıl demiştik. Bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Geride kalan kötü günleri unutmak, güneşli güzel günler yaşamak adına.
Umutlar, hayaller ve yeniden doğuş gibi ya da geçmişte atılan adımlardan çok daha büyüklerini atabilmek gibi.
CHP kongresi iyi niyetli birçok üyesinin gönlünde yeni bir umut fırtınasının esmesine neden oldu ama gün geçtikçe görüldü ki değişim adına çıkılan yolda değişen bir şey yok, verilen sözler boş.

Özellikle aday belirlemede ön seçimden bahsedip sonradan zaman yok diye tabandan gelen bu isteği göz ardı edince umutların yerini kararsızlık, kızgınlık, küskünlük almaya başladı.
Hele hele İYİ partinin öncülüğü ile TBMM de imzaya açılan ortak bildiriye imza atmayıp DEM Parti ile aynı safta yer almak tabanda büyük bir şaşkınlığa yol açtı.
İşin garip tarafı ise siyasal rant için Ulusal Yas ilan edilsin diye yola çıkıp ta Yılbaşı Gecesi Ulusal bir TV’nin eğlence programında boy gösterilmesi. Bu da yapılan işlerde, göstermelik öfkeli çıkışlarda samimiyetsizliğin bariz bir göstergesi 
Her ne kadar hata anlaşılıp farklı bir bildiri ile geri dönülmeye çalışılsa da. Mızrağın çuvala girmediği kesin.
Partilileri küskünlüğe, kararsızlığa iten birkaç basit olay değil.
Seçim Takvimi ilan edildi ama CHP iki büyük kent dışında hemen hiçbir önemli kentin adayını hala belirleyemedi. Ama Sayın Özel  "Anket şirketlerinin bana söylediği; İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş’ın karşısında ölçmedikleri kişi kalmamış. Ekrem Bey’e karşı 20, Mansur Bey’e karşı 12 ismin başarı şansını ölçtüklerini duyuyoruz. Ama hâlâ adaylarımızı zorlayacak adayları bulamıyorlar". 
Oysa bu iki kentin adayları yani mevcut başkanları zaten çok önceden ilan edildi birçok nedenden dolayı. Kaldı ki değişim hareketin başını çeken İmamoğlu’nun yerine başka bir aday belirlemek zaten olanaksızdı.
Peki Sayın Özel AK Partinin aday belirleme çabalarını neden küçümsemeye çalışıyor kendisi hala İzmir adayını belirleyememişken? Mevcut başkanının devam edip etmemesi gereğini yapılan araştırmalara rağmen hala açıklayamayan, yeniden araştırma yapılacağını açıklayan bir genel başkan diğer partileri küçümserken kendisini komik duruma düşürmüyor mu?
Hele hele mevcut başkanınızın başarılı olup olmadığını bunca yıl geçmesine rağmen hala araştırmak zorunda kalıyorsanız bu bir anlamda hem o başkanın hem de sizin o kentin nabzını tutmakta yetersizliğinizi göstermez mi?
İstanbul veya Ankara’da niye böyle tekrar tekrar araştırma yapmak gereğini duymadınız? İzmir için hala ‘en iyi sonuç araştırması’ yapıyorsanız mevcut başkanın bir anlamda yetersiz olduğunu itiraf etmiş olmuyor musunuz? 
‘Adaylarımızı zorlayacak aday bulamıyorlar’ cümlesi de çok ilginç. 
Adaylarınız bunca güçlüyse, kazanacaklarından bunca eminseniz neden hala farklı partilerle pazarlıklar peşindesiniz?
Niye bazı partilerden transfer çabasındasınız, niye başka partilerin tabanlarına çağrılar yapıyorsunuz?
"Ben bizim çatıda çok isteyip yapamadığımız birlikteliği tabanın, seçmenin sağlayacağına inanıyorum. Biz İYİ Partilileri kendimizden çok farklı görmüyoruz. Cumhuriyete, demokrasiye, laikliğe, Atatürk’e bağlı insanlar olarak görüyoruz. Ben İYİ Partililerin CHP’nin elindeki bir belediyenin AK Parti’ye ya da MHP’ye teslim edilmesini istemeyeceklerine inanıyorum" sözleri seçmene korku salmak, bir şekilde tehdit etmek değil mi?
Siz Belediye Başkanlığını kazandığınız kentleri teslim mi alıyorsunuz?
Eğer sizinki seçmenin iradesi ile kazanmak oluyorsa AK Parti veya MHP’nin belediye başkanlığını kazandığı kentler niye teslim alınmış oluyor?

Sayın Akşener’in sözleriyle bitirmek isterim. Sayın Özel’in Belediyeleri ‘AK Partiye teslim etmemek’ için İYİ Partiye ve parti tabanına yaptıklarına karşılık söyledikleri çok ciddi.   “Partimize uzanan eller var. Partimizin içine uzanan eller var. Cenabıhak bana nasip edecek. O elleri parça parça edeceğim. Nasıl kıracağım Allah biliyor. Çünkü biz bugüne kadar hiçbir siyasi partinin iç işlerine karışmadık. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kongresine karıştığım iddia edildi. Allah şahidimdir tek bir kelime, bir harf bile etmedim. Beni ilgilendirmez, bizi ilgilendirmez… Aleni bir biçimde ilçe başkanlarımızın, belediye meclis üyelerimizin istifaya zorlandığı, istifa ettirildiği bir dönemi hiç yaşamadık. İnsanlar geçer gider, öncelikle dürüstlük kalır, ahlak kalır ve siyasi partiler kalır.”
Bugün İki eş başkan Özel- İmamoğlu) arasındaki telefon restleşmesini de yazmak isterdim ama bir sonraya kalsın.