Seçim heyecanı olanca hızıyla sürüyor.
İzmir özellikle Ege Bölgemizin iki büyük kenti dışında hemen hemen tüm adaylar belli. 
Ama ne yazık ki İzmir ve Aydın için iki büyük parti de hala adaylarını belirlemedi.
Bu arada sözde anketler, aday belirleme için Ankara’dan İzmir’e avdet etmek zorunda kalan CHP’li PM üyeleri, Ankara-İzmir arasını neredeyse komşu kapısına çeviren iki büyük parti yandaş ve candaşları. Doğrusunu isterseniz onların yerinde olmak istemezdim.

Malum CHP de kongresinde aday belirleme için verilen sözler tutulmadı. Yine eski sistem gidiyor gibi. Tek farkı PM üyelerinin üç günlük İzmir turu. Görevlerini elbette layıkıyla yerine getirecektir ama inanın onların raporları ve PM den çıkacak aday çok ilgimi çekiyor. Acaba seçim sonrası o raporlar basına sızar mı? İnanın sadece merak. Raporlarda işaret edilen ve seçilen kişi arasında nasıl bir bağ olacak mı? Rapor sonuçlarına saygı duyulup aday ona göre mi belirlenecek, yoksa PM ye tepeden inme biri getirilip el birliğiyle meydana mı salınacak? 
Az kaldı.
AK Parti cenahı da CHP adayını mı bekliyor dersiniz?
Neyse, bugünlerde en fazla dikkatimi çeken Aziz Kocaoğlunun söyledikleri.
Eski dostu Sayın Yüksel’i işaret etmesinden söz etmiyorum elbet.
Tunç Soyer Belediyesi hakkında söyledikleri beni ilgilendiren.
Garibim sevgili başkanım İzmir’in varlıklarını korumak için neler çekmişti.
Ama Soyer yönetimi sattı da sattı, sattı da sattı Aziz başkanın tüm çabaları yerlere serildi.
Bırakın sadece satmayı elinde kalanları dahi korumasını bilemdi Sayın Soyer yönetimi. Bakın Sayıştay raporlarına neler göreceksiniz.
Zeytinin, Zeytinyağının el yaktığı bu dönemde kimin topladığı belli olmayan zeytinler, zeytinlikleri babasının malı gibi bedavadan kullananlar. Bazı ticari mülklerin kiralarının alınmaması vs.
Elinde malı varken değerlendiremeyip borç alan ya da varlıklarını satana ne denir bilmem?
Neyse biz dönelimAziz başkanın söylediklerine.
“Ben 15 yılda 400 milyon dolar borç ödedim. 13 sene boyunca İzmir Büyükşehir Belediyesi öz kaynaklarıyla, borçlanmadan bütçesinin yüzde 40 ile 50’si arasında yatırım yapmıştır. Eğer 41 bin kişiye maaş veriyorsan zaten öz kaynaklarınla yatırım yapamazsın”
Çok açık değil mi?
Bakın kaldırımlara, bakın yollara.
İzmir sadece İzmirlinin demokrasi tutkusu ile mi Avrupalı olacak?
Nerde o sokaklarda, parklarda, yollarda, kaldırımlarda hele hele çöplerde Avrupalı havası.
Avrupalının sokaklarında kedi köpek kol gezmiyor ama bizde her yer hayvan maması kabı dolu. Parklar, sokak başları hayvan maması artıklarından geçilmiyor. Her yer delik deşik.
Böyle mi olur Avrupalılık? 
Devam edelim Aziz Başkanla.
"Ben belediyeyi 26 bin küsur kişiyle devrettim. 29 Mart 2019 tarihinde 500 kişi civarında emekli edilecek arkadaş vardı. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bugünkü sistemiyle istihdam olmadan 26 bin kişiyle rahatlıkla görevini yapan bir yapısı var, fazla elemana ihtiyaç yoktur. Şimdi eleman durumu nedir, kaç kişi alındı, nerelerde istihdam edildi bilmiyorum. Onu yeni gelen belediye başkanı hesabını yapacaktır, ne kadarı gerekli ne kadarı gereksiz. Mutlaka gerek vardır da almışlardır diye düşünmek durumundayım"
Kibarca eleştirmiş Aziz Bey.
Ama işin kötü tarafı 26 bin kişi ile yapılan işin 41 bin kişi ile yapılaması.
(Bu arada ben Hala Basın Sitesi Telefon Santralı yanındaki merdiven basamaklarının İzmir’e yaraşır bir şekilde düzenlenmesini bekliyorum.)
Körfezin temizlendiğini, koku kalmadığını, hatta körfezde yüzüyorum diye Güzelbahçe’den denize girip boy boy resim çektiren Sayın Soyer’e Aziz Başkanın sözleriyle yanıt verelim.
"Son dönemde Bostanlı, Narlıdere, Karşıyaka kokuyor gibi şikayetler vardı. Bizim zamanımızda hiç kokmuyordu. Benim kanaatim Çiğli arıtmada bir problem yaşanmadan bir koku olmaz. Bir de biz oraya çamur kurutma arıtma tesisi yapmıştık. Arıtmalar, çamur çürütme ve kurutma sağlıklı çalışıyor mu bilmiyorum. Ancak körfez renginin değişmesi buralarda sıkıntı olduğunu gösteriyor"
Fazla söze gerek yok.
Huzurlu mutlu gönlünüzce bir yıl dileğiyle…