Sporla dolu bir haftayı geride bıraktık.
Hafta sonları oynanan klasik spor karşılaşmalar dışında  Galatasaray - Fenerbahçe derbisi, hafta arası oynanan 1. Lig maçları, Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi, Euroleague ve Formula 1 vardı.

Altınordu ve Balıkesir sessiz kaldı

Malum ülkemizde spor seyircisi gitgide azalıyor.
Süper Lig'de bile azken, PTT 1. Lig'de durum daha kötü.
Karşılaşmalar hafta içine denk gelmişse sayı daha da az. İş ve okul saatlerine denk geliyorsa daha daha az.
Stat Atatürk Stadyumu gibi büyük ve koşu pisti olan bir saha ise, sanki hiç seyirci yokmuş gibi geliyor, tribünlerde.
Altınordu ile Balıkesirspor arasında oynanan maç da öyleydi; bomboş.
Böyle bir ortamda futbol izlemek bile sıkıyor insanı. İçinden Türk usulü düşünceler geçiyor.
Bir içecek olsa yanında da İzmirli deyimiyle çiğdem. Ayağını uzatıp, hem yiyip hem de maç izlesem. Başka türlü de tadı çıkmaz hani bu maçın.
Yanında muhabbet edeceğin bir arkadaşın olmazsa olmaz elbet.
Hava da zaten tam bahar havası...

Başladığı gibi...

Artık maça geçeyim...
Havayı sıcak bulan yaklaşık 20-30 kişilik Balıkesirsporlu taraftarlar grubu tezahüratlarını üstlerini çıkararak yaptılar.
Altınordulu Emre, ceza alanı içinde topu uzaklaştırmak için kafa topuna çıktı. Fakat vurmayı başaramayınca top eline çarptı. Hakem bu pozisyona devam dedi.
Oysa penaltı da verebilirdi, çok ucuz kurtuldu.
55. dakikada Altınordu'dan Emre'nin şutu direkten döndü.
Altınordulu oyuncular boş kaleye tamamlamak için koştu fakat top şans eseri yerdeki kaleci Vukovic'in ayaklarına çarptı ve yön değiştirdi. Vukovic bu sayede topa sahip oldu.
Maç da başladığı gibi bitti.

Malatya umut tazeletti

Hafta sonu Altınordu'nun rakibi Alima Yeni Malatyaspor idi. Balıkesirspor maçına göre değerlendirecek olursak, deplasmandan puan alması çok çok zordu. Ama 3 puan almasını başardılar.
Bu ligde olmayacak şey yok. Bakarsınız Altınordu ile Göztepe ilk 6 içine kendilerini atabilirler. Umutlar tükenmiş değil.

Aylar sonra gelen galibiyet

Çok uzun bir aradan sonra Karşıyaka Giresunspor'u 2-1 yenerek, 3 puanla tanıştı.
Giresunspor Karşıyaka'yı kolay geçebileceğini düşünmüş olsa gerek, 3-4 oyuncusunu sonraki haftaya saklamayı tercih etmişti.
Karşıyaka bu sene hemen hemen her maçta rakibiyle dişe diş mücadele edebildi ve kolay lokma olmadı.
Başına ne geldiyse genellikle kişisel hatalar yüzünden geldi.
Hafta arası ve gündüz maçı olması, taraftarları çok ama çok etkilemişti. Neredeyse birçok maç gibi bu maçta boş tribünlere oynandı.
Bu maçta gözüm geçen hafta büyük ümitler veren genç kaleci Erhan Erentürk'te idi.
Kendine olan güveni, rahatlığı çok üst düzeyde idi.
Pek fazla iş düşmese de, önemli kurtarışları oldu ve bir kez daha olumlu puan aldı, herkesce.

Göztepe penaltı kurbanı oldu

İlk 6 için çok önemli bir maça çıktı Göztepe, Samsunspor deplasmanında.
Ligin 20. haftasında küme düşmeye yakın olan Samsunspor iyi bir çıkış yakalamış ve hedefini ilk 6 olarak güncellemişti.
Bu maçta da Göztepe'yi mağlup etmeyi başardı ve hedefine bir adım daha yaklaştı.
Bu maçta en çok konuşulan şey, Göztepe aleyhine verilen 2 penaltı oldu.
Pozisyonlar tartışmaya oldukça açıktı.
Tartışmalı olmasına rağmen hakemin penaltı noktasını 5 dakika içinde 2 kere cesaretle göstermiş olması, Türkiye'de pek rastlamadığımız bir durumdu. 
İlk yarıdaki 2 penaltı da Göztepe'nin sonunu getirdi ve 2. yarıda bulduğu golün hiç bir anlam ifade etmedi.

Beklenmeli ve kenetlenmeli

Türkiye'nin 1 numaralı derbisinde Galatasaray ile Fenerbahçe golsüz berabere kaldı.
En kötü sezonlarından birini yaşayan Galatasaray'ın amacı rakibine puan kaybettirmek ve 4. yıldızın uzağına itmek, Fenerbahçe'nin amacı ise şampiyonluk yarışından uzaklaşmamak için mutlak galip gelmekti.
Maç 0-0 bitse de kazananlar Galatasaray ve Beşiktaş olmuştu.
İstatistiklerde şaşılacak bir sonuç vardı.
Galatasaray'da en çok topla buluşan oyuncu kaleci Muslera idi. İnsana şaka gibi geliyor ama gerçek işte.
Maçtan sonra Fenerbahçe herkes tarafından yerden yere vuruldu.
Her ne kadar Galatasaray'a gol atamamak günümüzde ayıplanacak bir şey olsa da, bu kadar ağır eleştiri yanlıştı.
Sanki şampiyonluk kaçmış havası estirilmeye başlandı.
Oysa bu ligden daha çook sular akacak.

Defansını güçlendirmeli

5 puan farkla önde de olsa Beşiktaş, Fenerbahçe'ye nazaran çok daha zor maçlar oynayacak.
Eleştiri yapılmalı ama yerden yere vurmak için ligin bitmesi beklenmeli. Şans devam ettikçe ne olursa olsun, kenetlenmeyi bilmeli.
Galatasaray için de şunu yazmadan edemeyeceğim.
Bu takımda 1 tane bile defans yapmaktan anlayan oyuncu yok.
Denayer, Chedjou ve Semih'i hiç bir zaman beğenmedim. Çok ama çok eksikleri var.
Hakan Balta'nın asıl oynaması gereken yer orta sahanın solu.
Sonradan alınan iki yabancı da her hücuma gidiyor ama asıl yerleri olan defansı hep aksatıyor, önemsemiyorlar.
Galatasaray'ın defansında, defanstan anlayan 4 oyuncu olsaydı, bugün Süper Lig'de şampiyonluk için hâlâ savaşıyor ve Avrupa'da en az çeyrek finalde olurdu.

Şampiyonlar Ligi'ndeki derslik hata

Real Madrid, Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final rövanş maçında Wolfsburg'u 3-0 yendi ve tur atladı.
Bu maçta bir pozisyona dikkat çekmek istedim.
Real Madrid 77. dakikada, kaleyi cepheden gören bir yerden serbest vuruş kazandı. Topun başında her zamanki gibi Ronaldo vardı.
Ronaldo'nun şutu kötüydü, barajın üzerine gitti. Ama barajdaki oyuncuların toptan korkması ve barajı bozması sayesinde kendisinin ve takımının 3. golünü atmış oldu yıldız futbolcu.
Bu hata, bu düzeydeki oyunculara hiç yakışmadı.
Özellikle futbol okullarında ders olarak gösterilmesi gereken bir pozisyondu. En iyi öğrenme yöntemi elbette ki görsel yöntemdir.

Haftanın dikkat çekenleri

Fenerbahçe ile Real Madrid arasında oynanan Euroleague ilk maçında, maçtan önce yayıncı kuruluş canlı yayındayken 1 dakikaya yakın İngilizce küfürler edildi. Ses kısılmadı ve yayına devam edildi.
Pek anlayan da olmamıştır mutlaka.

***

Fenerbahçe, Real Madrid'i özellikle 2. maçta, sahadan sildi. Geçen senenin şampiyonu Real Madrid, bundan sonra haddinden fazla agresif oynayacaktır kesinlikle.
Kalan maçlar Fenerbahçe'yi çok hırpalayabilir. En ufak bir rehavet bile turu kaybettirebilir.

***

Başka bir Euroleague maçında Lokomotif Kuban ile Barcelona karşı karşıya geldi. Rusya'da oynanan 2 maçta da rakip takım Barcelona'nın hemen hemen her hücumunda, bir çığlık sesi vardı.
Maç boyunca rakibinin konsantrasyonunu bozmak için uğraştılar. Bayan sesi gibi geldi bana.
Bir insan sürekli böylesine bir çığlığı nasıl atar, anlamış değilim.
Yoksa borazan gibi, çığlık atan bir alet mi icat etmişler acaba?

***

UEFA Avrupa Ligi Çeyrek Finali'nde Liverpool yine yaptı yapacağını. Maçtan önce itiraf etmeliyim Dortmund'un kazanacağını, en azından eleyeceğini düşünmüştüm.
65. dakikaya da 3-1 önde girdi.
Liverpool'a 3 gol gerekliydi, bu saatten sonra da imkansızdı.
Liverpool için imkânsız yok.
İstanbul'da Milan'a yaptığının bir benzerini, Borussia Dortmund'a da yaptı ve 4-3 galip gelerek, tur atlamayı başardı.
Ders almamız gerekenler de 2 taraftar örneği vardı:
Liverpool taraftarı 3-1 mağlup durumda olmasına rağmen tepki göstermedi, takımının arkasında durdu hep.
Borussia Dortmund turu adeta elleriyle verdi ama maç sonunda taraftarı tribünlere çağırıp, alkışladı.

Formula 1 mest etti

Hafta sonu Çin Gran Prix'i vardı F1'de. Bir önceki sıkıcı yarıştan sonra bu, izleyenleri hop oturttu hop kaldırdı.
Yarışın daha startında Rosberg, liderliğini kaptırsa da hemen geri almayı başardı ve yarış sonuna kadar devam ettirdi.
Ama arkasında adeta kıyametler koptu.
Kazalar, kopan kanatlar, patlayan lastikler...
Favori pilotların olaylara karışmasıyla gerilere düşmesi ve üst sıralara çıkmak için gösterdikleri azim sayesinde, geçişi bol bir yarış izledik.
Yayıncı kuruluş tüm geçişleri gösterebilmek için oldukça çaba sarfetmiş ve yorgunluktan bitkin düşmüştür kesinlikle.
İzleyemeyenler için ise üzüldüm. Çok şey kaçırdılar, çok.

7 yaşında 2 altın madalyası var

Manisa'nın Köprübaşı İlçesi ilk karate müsabakalarında Foça Reha Midilli İlkokulu 1. sınıf öğrencisi Kaan Yüksel (7) ilk kez katıldığı turnuvada iki kategoride Manisa il birincisi olarak altın madalya kazandı. Müsabakalara Aliağa Taner Erol ve Karate Antrenörü babası Kudret Yüksel'in desteğiyle hazırlanan Kaan Yüksel'in başarısı arkadaşlarını sevince boğdu.

Şampiyonluğa yelken açtı

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Yelken Takımından gelen şampiyonluk haberi İKÇÜ'ye büyük bir gurur daha yaşattı.
Marmaris Uluslararası Yat Kulübü tarafından düzenlenen sadece üniversiteli ekiplerin yarıştığı 8. Campus Cup'ın yıldızı İKÇÜ oldu. Sezonun en önemli üniversiteler arası etkinliği olan ve 20'den fazla üniversitenin katıldığı Campus Cup'tan, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Yelken Takımı şampiyonlukla döndü.
Kupa sevincini Rektör Prof.Dr.Galip Akhan ve Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Turan Gökçe ile paylaşan Takım Kaptanı Arya Kanmaz ile genç sporcular Efe Kanter  Kardelen Türközü , Ekin Güneş Er , Barış Özdemir Furkan Kallioğlu , Cem Karaca , Utku Nalbant ve Tolgahan Tümer; yarışmalarda İKÇÜ iddiasını ve başarısını ortaya koymaya devam edeceklerini ifade etti.