Geçen yıl.
17 Mart 2011'de bu köşede "Arınç, artık bir mizah figürüdür" başlıklı bir yazı yayınlamıştım.
Demiştim ki o yazıda:
"Artık Bülent Arınç'a dair yazı yazmayacağım.
Çünkü şunu fark ettim.
Arınç, icraatlarıyla, sözleriyle, duruşuyla, konuşmalarıyla, açıklamalarıyla, yapıp ettikleriyle gazetecilerin ve politika yazarlarının ilgi alanından çıkmıştır. Mizah dergilerinin, karikatüristlerin, gülmece yazarlarının konu edinebileceği bir figür haline gelmiştir. Onu Türk karikatüristlerine ve mizah yazarlarına emanet ediyoruz!"

***

Geçen yılki bu tespitimi doğrulayan bir açıklama geldi önceki gün Arınç'tan.
Dedi ki:
"Terörle son 3 yılda yapılan mücadele, son 30 yıldır yapılan mücadeleden 50 misli başarılı sonuç vermiştir."
Arınç, bu açıklamayı yaparken susuz muydu, uykusuz muydu, kan şekeri düşük müydü, yan etkileri olan anti depresan ilaçlardan almış mıydı bilemiyoruz tabi.
Ama fazla söze hacet yok.
Arınç'ın bu açıklamasına dair uzun uzun rakamlar, istatistikler, tablolar yayınlamaya gerek yok.
Biz de bu ülkede yaşıyoruz.
Okuma yazma da biliyoruz.
Dünyayı, hayatı ve insanları da izliyoruz.
Akıl sağlığımızı da henüz yitirmedik.

***

Dolayısıyla bir kez daha tekrarlıyorum.
"Teröre karşı son üç yılda, 30 yıldan 50 misli başarılı olduk" diyen bir Başbakan Yardımcısı'nı Gırgır, Uykusuz, Leman ve Penguen dergilerine emanet ediyorum.

***

Paçavra
Ne yazık ki, ülkemizdeki pek gazeteye gönül rahatlığıyla "paçavra" diyebiliyoruz artık.
Gazetecilikten, gazetecilik ahlakından, vicdandan, haber namusundan nasibini almayanlar, gazeteci diye ortalıkta dolanıyorlar.
Manisa'da yayınlanan bir yerel gazete, 17 Eylül'de Başbakan Erdoğan'ın Manisa'ya geleceğini, bazı açılışlara katılacağını manşetten haberleştirmiş.
Gayet normal.
Başbakan'ın bir kente gelmesi haberdir. Programının detayları haberdir.
Bu haber bin türlü ifade edilebilir: "Başbakan geliyor", "Erdoğan Manisa'da", "Yurt açacak"... Uzatılabilir.
Sözünü ettiğimiz "gazete", haberi şöyle vermiş: "Manisa'ya gelecek olan Dünya Lideri Tayyip Erdoğan, 300 yataklı yurt açacak."
T.C. Başbakanı'nın bizim bilmediğimiz resmi bir sıfatı mı var?
"Dünya Lideri" diye bir görevi mi var?
Bir köşe yazarı, yorumunda özgürdür. Köşesinin sınırları içinde, kendi imzasıyla yayınladığı yazıda Başbakan'a "Dünya lideri" de diyebilir, övgüler de düzebilir. Beğenirseniz okursunuz, beğenmezseniz fırlatır atarsınız.
Ama kendine "gazete" diyen bir yayın organı, "haber" adı altında yaptığı yayında Başbakan'dan söz ederken "Dünya Lideri" sıfatını kullanıyorsa, bunun adı gazetecilik değil, o haberi yazan gazeteci değil, o yayın da gazete değildir.
Bizim memlekette yalakaya, yalaka derler çünkü!