SEN SUS FIKRALAR SÖYLESİN
  
Güneydoğu Anadolu bölgemize tayin olan genç imam, verdiği vaazlarla Kürt sorununu giderebileceğine inanıyordu. Şehir şehir, köy köy dolaşıp vaaz veriyordu. Gittiği yerlerde, "Buradaki Kürt kökenli vatandaşlarımız yoksulluk içinde, yurdumuzun diğer bölgesindeki Kürt kökenli olmayan vatandaşlarımız ise bolluk içinde yaşıyorlar. Bu böyle olmaz. Bolluk içinde yaşayanlar servetlerinin yarısını bu bölgeye verirlerse ham cennete giderler hem de bu bölgenin sorunu çözülmüş olur. Böylece ortada Kürt sorunu falan da kalmaz" diyordu.

Görevlendirildikten 6 ay kadar sonra Diyanet Başkanlığı'na çağrıldı. Diyanet başkanı çalışkan imama, "Çalışmalarınız nasıl gidiyor?" diye sordu. "Şimdilik yarı yarıya başarı sağladım efendim" dedi imam.
-O da ne demek?
-Şimdilik bölgedeki fakir Kürt kökenli vatandaşlarımızı ikna ettim. Diğer bölgelerdeki zenginleri de ikna ettik mi işi olmuş bilin.
***
CHP Milletvekili Hüseyin Aygün, kendisini kaçıran PKK'lı arkadaşlarını ikna etmiş, barış için çalışacağına da söz vermiş ve serbest kalmış. Önce kendi partisindeki diğer milletvekillerini sonra diğer bölgelerdeki vatandaşlarımızı da ikna etti mi sorunu çözdü gitti demektir.

ATATÜRK KÖŞESİ

Bayramınız Kutlu Olsun

 
Tarih 28 Ekim 1938, hastalığı çok ilerlemiş olan Atatürk, manevi evladı Sabiha Gökçen ile konuşmaktadır;
-Sabiha yarın bayram değil mi?
-Evet Paşam, bizim en büyük bayramımız.
- Dolmabahçe Sarayı epey kalabalık oldu bu yıl.
-Öyle oldu Paşam, hükümet üyelerinin çoğu burada.
-Ama ben bayramı halkımla beraber geçirmek istiyorum. Beni halkımdan uzak tutan bu hastalığa lanet ediyorum.
-İnşallah gelecek bayram Paşam.
-Gelecek bayramdan söz etme bana. Gelecek ay belki. Ekim ayını çıkarabilsem bile kasım ayını çıkarabileceğimi hiç sanmıyorum Sabiha.
(Atatürk'ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti. Sabiha Gökçen Sayfa 419)

HABER YORUMLARI KÖŞESİ

Haber:
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in "biber gazının tamamen doğal, bitkisel olduğunu ve insan sağlığı üzerinde kalıcı hiçbir etkisi olmadığı" yönündeki açıklamaları, 30 Mayıs'ta Yalova'da bir kavgayı ayırırken polisin sıktığı biber gazından etkilenerek hayatını kaybeden Rizeli Çayan Birben'in ailesini üzdü. Birben'in babası Ahmet Birben, "Madem öldürmüyor, benim oğlum neden öldü" diye sordu.

Yorum: Valla İçişleri Bakanımız bir kere gaza geldi mi onu durdurmak zor. Bakanıma önerim, polisimizin biber gazı yanında yine doğal bir  gaz olan kuru fasulye gazı da kullanması. Acı biberin yanında çok iyi gider yani.

SOHBET EDEN ŞİİRLER

BAYRAM
Kargalar, sakın anneme söylemeyin!
Bugün toplar atılırken evden kaçıp
Harbiye nezaretine gideceğim.
Söylemezseniz size macun alırım,
Simit alırım, horoz şekeri alırım;
Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,
Bütün zıpzıplarımı size veririm.
Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!

Orhan VELİ

Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki donanmayla seferden geliyor!..
Adalar'dan mı? Tunus'tan mı, Cezayir'den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?
Ulu mabette karıştım vatanın birliğine.
Çok şükür Tanrı'ya, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşayanlarla beraber bulunan ervahı.
Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.

YAHYA KEMAL BEYATLI

HAFTANIN AFORİZMASI

Bastığın yerin, iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını anlamak ne büyük mutluluktur.
 Franz Kafka

POLİTİKADA NÜKTE

Churchill ile İngiltere Başbakanı Clement Richard Attlee, tuvalette pisuvarlarda yan yana gelince Churchill hemen arkasını dönmüş. Attlee bunun sebebini sormuş. Churchill yanıtlamış;
-Çünkü hükümet programınızda bütün üretim araçlarına el koyacağınızı duydum.
Attlee, gülerek karşılık vermiş; "Doğru duymuşsun ama senin korkmana hiç gerek yok. Bizim kastımız sadece faaliyette olan üretim araçlarıdır.

DERVİŞİN FİKRİ NEYSE ZİKRİ ODUR

Yaşlı çapkın, gazete bayiindeki genç ve güzel bayanın karşısına geçmiş ve şuh bir sesle konuşmuş:
-Bana bir sabah, bir akşam, 2 posta verir misiniz?
***
Aynı çapkın eczaneye gidip iki kutu viagra istemiş.
Eczacı viagranın reçete ile satıldığını söyledikten sonra sormuş;
-Reçeteniz var mı?
-Reçetem yok ama onun yerine size karımın resmini göstersem!
***
Bir yolcu gemisi batmış ve bir İngiliz, bir Amerikalı ve bir de Temel kurtulmuş.
Adada canları sıkılınca "Hadi golf oynayalım" demişler. Temel de "İyi ama golf oynamak için bir sopa, bir top ve bir delik lazım" demiş. Bunun üzerine İngiliz "Ben gemiden bir golf sopası kurtarmıştım" demiş. Amerikalı "Bende de bir golf topu var."  Temel arkasını duvara dayayarak bağırmış; "Kesinlikle oynamayrum."


MÜHENDİS AKLI


1950'li yıllarda Amerikalı mühendisler  Türkiye'ye gelmiş... Kayseri'de bir kısım imar çalışmalarına rehberlik edeceklermiş... Türkiye'de o zamanlarda yol güzergahını belirleyecek alet ve eleman yokmuş...
Türk mühendisler eşeği yokuşa sürüyor, arkasından elemanlar şeritmetre çekiyor ve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış... Bunu gören Amerikalı mühendis pratiği kavrayamamış ve sormuş,
- Ne yapıyorlar böyle?
Türk mühendis cevap vermiş;
- Rampada yolun güzergahını belirliyorlar.
- Anlayamadım?
- Eşek, rampayı en uygun yoldan çıkar, biz de eşeğin izinde kazık çakıp rampada yol güzergahı belirliyoruz...
Amerikalı katılarak gülmeye başlamış... Yatışınca da sormuş;
- Peki eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?
Türk mühendis bozuntuya vermeden cevap vermiş,
- Amerika'dan mühendis getirtiyoruz...
***
Mısır, Kızıldeniz'de tüp geçit yaptırmaya karar verir. Yapılan ihaleye, Bir Amerikan, bir Alman, bir Japon firmasıyla birlikte bizim Temel'in firması da katılır. İhaleye katılan Amerikan firmasına tüp geçidin nasıl yapılacağı sorulur; "Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve ortada birleştiririz. Fark yaklaşık 1 metre olsa da 30 metrelik geçitte bunu kolayca kapatırız" der. Daha sonra Alman firması, benzer bir öneriyle farkın 80 cm. olacağını ve kolayca kapatabileceklerini söyler.
Japonlar'ın farkı 50 cm.'ye indiren önerisinden sonra sıra bizim Temel'e gelir ve Temel projesini açıklar:
-Biz de iki taraftan kazmaya başlarız. Ortada buluşursak buluşuruz, buluşamazsak iki tane tünelimiz olur.
***
Nasa, Ay'a bir adam gönderecekmiş, ama giden adam geri gelmeyecekmiş. İlk aday bir mühendismiş. Bu görev için ne kadar istediği sorulduğunda,

 - Bir milyon dolar demiş ve eklemiş;
 - Yardım derneklerine bağışlayacağım.

 İkinci aday olan doktora da aynı soruyu sormuşlar.
 Doktor:
 -İki milyon dolar demiş ve eklemiş, bir milyonunu aileme, bir milyonunu da tıbbi araştırmalara bağışlayacağım.

 Üçüncü aday olan Temel, aynı soruya, "Üç milyon dolar" diye cevap verince, yetkililer nedenini sormuşlar:
Temel kısık bir sesle:
-Bir milyonunu ben alırım, bir milyonunu size veririm, ve kalan bir milyonla da mühendisi Ay'a göndeririz.

CENNETLİK OLMAK  İSTERİZ


Cennet
-Bir Amerikalı'nın maaşına
-Bir İngiliz'in evine
-Bir Çin yemeğine
-Bir Japon arabasına
-Bir Türk hanıma sahip olmaktır.
Cehennem ise
-Bir Amerikan arabasına
-Bir İngiliz hanıma
-Bir Çin evine
-Bir Japon yemeğine
-Bir Türk'ün aldığı maaşa sahip olmaktır.
***
Temel, çapkınlık yaparken ölünce acı haberi verme görevi Cemal'e verilmiş.
Cemal, kapının dışından Fadime'ye seslenmiş;
-Temel kayboldu Fadime!
-Cehennemin dibine gitsin inşallah!
-Gitti işte kızım, ben de oni diyrum.
***
Ölünce doğru cehenneme göndermişlerdi. Girer girmez içinde zift kaynayan kazana atıldı. Başını dışarı çıkarmak istedikçe zebaniler vurarak içeri sokuyordu. Bir ara başını çıkarıp canhıraş söyledi;
-Bakın böyle yaparsanız kimse gelmez söyleyeyim!
***
Berbat Vedalar

Ölüm döşeğindeydi. Son bir gayretle dargın olduğu arkadaşına telefon etti,
-Ben bu geceyi çıkaramam. Yarın da cenazem kalkar. Cenazeme gelir misin?
-Büyük bir memnuniyetle gelirim, büyük bir memnuniyetle!
***
Doktor, hastasına acı haberi veriyordu;
-Maalesef bu geceyi çıkarmanız mümkün değil.
Sonra kalktı ve alışkanlıkla konuştu;
-Hadi eyvallah haftaya görüşürüz.
Hasta son bir gayretle konuşabildi;
-Yoksa siz de mi doktor bey?