Leonardo Da Vinci'nin en güzel tablolarından biri de "Son Akşam Yemeği " eseridir. Büyük usta, acaba bu kendisinin son yemeği olsaydı yine aynı başarıyı yakalayabilir miydi? Yakalasa bile herhalde çok zorlanırdı. Da Vinci gibi bir büyük ustanın zorlandığı yerde benim gibi bir acemi ne yapsın?
Bu girişten de anlaşılacağı üzere bu da bir nevi son yemek, yani bir son yazısı. Yok yok telaşlanmayın, şimdilik ölmeye falan niyetim yok. Demek istediğim, bu mensubu olmaktan her zaman büyük onur duydugum Haber Ekspres gazetemdeki son köşe yazım. Bundan sonra sadece dava dilekçelerini yazmakla yetineceğim. Belki ara sıra, Facebook sayfamda bir iki kısa görüşümü bildiririm.

Bu kararı almamın sebebi son zamanlarda kendimi Da Vinci değil de Picasso gibi hissetmem. Tabii Picasso'nun paha biçilmez tabloları da değil anlatmak istediğim. 'Evine giren hırsızın resmini çizen' Picasso'dan bahsediyorum yani. Hani üstat bir gece yarısı evine dönmüş ve bir hırsızla burun buruna gelmiş. Hırsız, üstadın elinden kurtulup kaçmış. Tabii üstat da karakolda almış soluğu. Oturmuş bir güzel, hırsızın resmini çizmiş. Çizdiği resmi, yetkililere teslim edip gitmiş. Ertesi gün Emniyet'ten bir yetkili Picasso'ya telofon etmiş: "Üstat çizdiğiniz resme göre, çoğu sakat 42 kişi, 4 at, 2 kedi ve 5 tane de konserve kutusu yakaladık. "

***

Bende bugüne kadar yazılarımda toplumdaki çarpıklıkları, bilerek-bilmeyerek yaşamımızdaki güzellikleri çalan hırsızları resmetmeye çalıştım. Doğru ya da yanlış, güzel ya da çirkin ama hep samimi fikirlerim oldu yazılarımda. Ama geldiğimiz noktaya bakınca yazılarımın, Picasso'nun çizdiği robot resimden farklı bir sonuca yaramadığını gördüm. Halbuki içinde bulunduğumuz bu günlerde, Haber Ekspres gazetesi gibi önemli bir gazetenin sütunlarının daha verimli ve yararlı yazarlara ihtiyacı var. Bazen 'Allah'a ısmarladık' demek 'Güle güle' demekten daha kolaydır. Çünkü ev sahibini rahatlatır.

****

Aşkım ikimize de DeVa olamadı.
Şimdi artık D ile V'nin yer değişme zamanı.
Şiirimde olduğu gibi VeDa zamanının geldiğine karar verdim. Salı günleri yazdığım köşemi çok daha değerli ve verimli bir kalemin dolduracağından, genç dostlarımın da pazar günkü 'Ordövr Tabağı'nı benden çok daha iyi hazırlayacağından en ufak bir kuşkum yok. Ben de bundan böyle bir Haber Ekspres okuru olarak bu yazıları keyifle okumakla yetineceğim.
Haber Ekspres ailesinde kaç yıldır bulunmakta olduğumu inanın unuttum. Çünkü bu ailede doğmuş gibi hissediyorum. Ama madem ki veda zamanı geldi o halde son görevimi de yapayım; başta Sayın Aydın Bilgin olmak üzere, ilk yazımdan bu yana bana sabırla katlanan ve desteklerini esirgemeyen Haber Ekspres ailesindeki tüm dostlarıma şükranlarımı sunuyorum. Tabii asıl teşekkür, yazılarımı okuma lütfunda bulunan, hatta nadir de olsa telefon ve mesajları ile beğenilerini dile getiren, Gazetemin siz değerli okurlarınadır. Siz var oldukça Haber Ekspres Gazetesi de var olacaktır. Tabii Atatürk Cumhuriyeti de.
Dostça kalın...