SEN SUS FIKRALAR SÖYLESİN

Komşusu Nasrettin Hoca'dan Ata yadigarı, her yeri işlemeli, el emeği göz nuru dökülerek hazırlanmış olan çok değerli kazanını ödünç olarak istemiş. Alırken de "Bir aşure kaynatıp hemen ve aynen getireceğim" demiş. Ancak aradan üç aşure dönemi geçmesine rağmen ortada ne kazan varmış ne de komşu. Sonunda bir gün kazanı ödünç alan komşu, hocanın kapısını çalmış. Hoca bakmış ki kazan komşunun elinde. Elinde ama, Ata yadigarı kazan, kazanlıktan çıkmış. Eğri büğrü, kalayları dökülmüş bir hal almış, bir kısmı kopup gitmiş. Komşu diğer elindeki küçük, alüminyum tencereyi sırıtarak Hoca'ya uzatmış. Hoca, "Bu nedir?" diye sormuş öfkeli bir şekilde. Komşu pişkin yanıtlamış Hoca'yı: "Eee, Hoca gözün aydın, senin kazan doğurdu." Hoca, komşunun elinden önce Ata yadigârı kazanı almış. Kazanı şöyle bir güzel inceledikten sonra sakin sakin yanıtlamış pişmiş kelle gibi sırıtan komşusunu "Doğurması çok normal komşum, baksana kazanın ırzına geçmişsiniz."

Atatürk Cumhuriyeti'ni beğenmeyen ve ille yeni bir Cumhuriyet doğurtmaya çalışan ileri demokratlarımıza ithaf olunur...

BURASI İZMİR

Başdurak Camisi:

Kemeraltı'da bulunan ve bulunduğu semtin adıyla anılan bu caminin asıl adı Hacı Hüseyin Camisi'dir. Cami 1652 yılında inşa edilmiştir. Minaresi 1880 yılında meydana gelen depremde yıkılmış ve 1994 yılında yeniden yapılmıştır. Cumhuriyet döneminde ise bu minare yıkılma tehlikesine karşı şerefesine kadar yıkılıp tekrar sağlamlaştırılarak yapılmıştır.

Başdurak Camisi, tıpkı Kestane Pazarı ve Şadırvan camileri gibi "fevkani" tarzında yapılmıştır. Yani zemin katında dükkanlar olup, cami kısmı dükkanların bulunduğu kısmın bir kat üstüne yapılmıştır. Tek minareli ve tek kubbeli olan Başdurak Camisi, İzmir'de, üzerinde Padişah Tuğrası taşıyan tek yapıdır.

CHAT KÖŞESİ

Kız: MRB
Erkek: MRB
Kız: Ne zaman bir araya geleceğiz?
Erkek: Korkarım hiçbir zaman.
KIZ : Neden? Çekindiğiniz bir şey mi var?
Erkek: Ben kekemeyim.
Kız: Her zaman mı kekeliyorsunuz?
Erkek: Hayır, sadece konuşurken...
Kız: İyi ama, kekeme olmak bir kusur değil ki!
Erkek: Sadece o da değil!
Kız: Başka ne var?
Erkek: Nasıl söylesem, ben kızlardan değil erkeklerden hoşlanıyorum.
Kız: Yani eşcinsel misin?
Erkek: Evet. Ben de, benim küçük kardeşim de eşcinseliz.
Kız: Ailenizde kızlardan hoşlanan kimse yok mu?
Erkek: Var tabii! Ablamız.
Kız: Bay...
Erkek: Bende sana BAYıldıydım sanki...

ATATÜRK KÖŞESİ

AKP Ordu Milletvekili İhsan Şener: "Şimdi bu süreçle ilgili başka şeyler de var. Belki bunlar tartışılacak ama mesela, Yunan tarihinde bir Ege Savaşı yok. Bunu biliyor musunuz? Yunan tarihinde Ege'de Türkler ile bir savaş yok" dedi.
Meali: "Kurtuluş Savaşı diye bir şey yoktur" dedi.
(Basından)

Bir ara, konu İstiklal Savaşı'na geldi. Dikkat ettim, binbaşılar dahil her komutanın hangi birliği komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, bir gün önce olmuş gibi hatırlıyordu. O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı, bugün güç tasavvur edilirdi. Tümenleri binbaşılar, kolorduları yarbaylar komuta ediyordu! Fakat bu kadro, canını dişine takmış bir ekipti. Var olmak ya da olmamak, bu savaşın sonucuna bağlıydı. 30 Ağustos, bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dramı hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu. O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu. Anlatmalarında abartma yoktu. Ama bu anlatış öylesine canlıydı ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlatışlarını şöyle bağladı:
"İşte büyük zafer, böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır."

Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada Atatürk bir duraklama yaptı. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti: "Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı."

Bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine mal eden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım.
(Ord. Prof. Sadi Irmak-Kaynak: Sadi Irmak, Ord Prof. 'Atatürk'ten Anılar', 1978)

HABER YORUMLARI KÖŞESİ

Haber:
Televizyon tartışmasında: "Elbette, birçoklarının algıladığı şekliyle İslamcı teröristlerin yönettiği bir ülke düşünülürse, kendi vatandaşlarına yaptıkları göz önünde bulundurulursa, o zaman evet; sadece Türkiye'nin NATO üyeliği konusunu değerlendirmek bir yana, onlara verdiğimiz dış yardımı da sıfırlamalıyız" diyen, Gaflarıyla tanınan Rick Perry, Amerikan başkanlık aday adaylığından çekildi.

Yorum:
Eh, bu sözlerinden sonra ABD başkanlığından vazgeçmesi normal. Çünkü Fransa'dan aday olup Sarkozy'ye rakip olması çok daha mantıklı.

SOHBET EDEN ŞİİRLER
 
Demedim mi nazlı yarim ben sana,
Benim yağmurumda gezinemezsin, üşürsün.
Dağıtır gecelerim sarışınlığını.
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın.
Hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan, ben sana göre değilim.
Benim için kirletme aydınlığını.
Hem kötüyüm, karanlığım, biraz çirkinim.
Gözlerim hızlandırır tenhalığını.
Yanlış şehirlere götürür trenlerim,
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
Ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
Sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan, ben sana göre değilim.
Ümitsizliğimi olsun anlasana
Hem kötüyüm, karanlığım, biraz çirkinim.

Attila İlhan

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın.
Yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
Girdi zengin bir cücenin kolunda,
Bahçesinde ebruli,
Hanımeli açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz,
Bahçesinde ebruli,
Hanımeli açan ev...

Nazım Hikmet

HAFTANIN AFORİZMASI

Kendi hakkımızda bildiklerimiz, belleğimizin hatırda tuttukları, yaşantımızın mutluluğu için sanıldığından daha az kesindir. Bir gün gelir bu yaşantıda, başkalarının hakkımızda bildikleri (ya da bildiklerini sandıkları) şeyler çıkıverir ortaya. O zaman, onların fikirlerinin daha güçlü olduklarını fark ederiz. İnsan, adının kötüye çıkmasından ise bildiklerinin yanlış çıkmasına daha kolay katlanır.

Nietzsche

DÜN BUGÜN

22 Ocak1930: "Gazi ve Türklük aleyhine" yayın yapmaktan dolayı Resimli Ay Gazetesi aleyhine dava açıldı.
22 Ocak 2012: "Atatürk ve Türklük aleyhine" konuşmayanlar artık aydın sayılmıyor.
(Basından)

ÇİZGİSİZ

Hrant Dink Davası Bitti

Birinci Karede:
Mahkeme başkanı Rüstem Eryılmaz mahkeme kürsüsüne oturmuştur. Karşısında, önde sanıklar, arkada Hrant Dink'in akrabaları, Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, Bülent Arınç, basın mensupları ve Türk Halkı'nı temsilen bir gurup insan vardır. Hepsi teker teker "Bu ne biçim karar" diye feryat etmektedir.

İkinci karede:
Mahkeme Başkanı, "Hepiniz haklısınız. Aslında ben de tatmin olmadım" derken, Nasrettin Hoca da kavuğunu onun başına yerleştirir ve "Ohh be, nihayet kavuğumu devredecek birini buldum" der.

SPOR YARARLIDIR

- En sevdiğiniz spor nedir?
- Boks.
- Yoksa boksör müsünüz?
- Hayır hayır, diş hekimiyim de...

*****

- Kaç kere uyarmama rağmen hala havuza işediğin için seni yüzme takımından çıkarıyorum.
- Yapmayın ama hocam, havuza bütün arkadaşlarım işiyor.
- Olabilir... Ama hiç değilse senin gibi tramplenden aşağıya yapmıyorlar.

*****

Genç kız, havuzda kendisine büyük bir dikkatle yüzme öğreten sevgilisine, "Şey, sevgilim, acaba parmağını oradan çekersen su alıp batar mıyım?"

SANAT ÖNEMLİDİR

Özel bir türkü kursunu başarı ile bitiren Ayşe Hanım, konuklarına bir Sivas türküsü söyledi. Türküsünün sonunda, gözyaşlarını tutamayan bir beyefendiye merakla sordu:

- Siz de mi Sivaslısınız yoksa?
- Hayır hanımefendi hayır... Ben müzisyenim de...

*****

Ayşe hanıma özenen komşusu Füsun hanım da piyano kursuna yazıldı ve evine de bir piyano aldı. Bir gün kapısının zili çaldı:
- Ben piyano akortçusuyum.
- Ama ben akortçu çağırmadım ki.
- Biliyorum hanımefendi. Beni komşularınız çağırdı ücretimi de peşin ödediler.

*****

Ünlü besteci ve orkestra şefi, yönettiği konser sonunda, ünlü mizah yazarı dostuna sitem ediyordu:
- Azizim, gözüm size ne zaman takılsa gülüp duruyordunuz. Ben sizin kitaplarınızı okurken hiç gülüyor muyum?

BOŞANMA DAVALARI ZORDUR

- Yargıç bir tek soru bile sormadan boşadı bizi.
- Nasıl olur yahu?
- Yargıç meğer karımın ilk kocasıymış.

*****

- Karına 1000 lira nafaka bağlıyorum.
- Sağ olun sayın yargıcım. Arada bir ben de 3-5 kuruş veririm, geçinip gider.

*****

- Şekerim, kocandan boşanacağını duydum. Türkiye'nin en zengin adamından neden boşanıyorsun?
- Beni fena aldattı şekerim. 75 yaşındayım diyerek beni kandırıp evlendi, meğer daha sadece 60'ındaymış.