23 Nisan 1923'te TBMM'nin açılması, yurdun düşmandan kurtarılması ve saltanatın kaldırılmasıyla yeni Türk Devleti, zaten yönetim bakımından halk idaresine dayanan cumhuriyet rejimiyle yönetiliyordu. Buna rağmen devletin ismi henüz konmamıştı.

Bu durum içeride karışıklığa dışarıda da yeni kurulan devletin itibarına gölge düşürüyordu. Alınan bir kararla TBMM'nin yenilenmesine karar verildi. Yapılan seçimler sonucunda 11 Aralık 1923 de II. TBMM açıldı. Mustafa Kemal, artık yeni rejimin ve devletin adının konması gerektiğini düşünerek bir kanun tasarısı halinde meclise getirdi ve kabul edilerek  29 Ekim 19237te yeni Türk Devletinin adı Türkiye Cumhuriyet'i olarak belirlendi.

Atatürk, Cumhuriyetin tam anlamıyla demokratik olması, milli egemenliğin sağlıklı işleyebilmesi ve ülkeyi yönetecek olanların seçiminde farklı görüşlere de yer verilebilmesi için çok partili hayata geçme konusundaki öncülüğü yapmış ve ilk siyasi partiyi kurmuştur. Cumhuriyet Halk Fırkası 9 Eylül 1923'de kuruldu. Kurtuluş savaşını başlatarak milli egemenliğini sağlayan Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin devamıdır. Partinin ilk genel başkanlığına Mustafa Kemal Paşa, genel başkan vekilliğine İsmet Paşa (İnönü) getirildi. Partinin amaçları milli egemenliğin halk tarafından, halk için uygulanmasına yol göstermek,Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek ve hukuk devletini egemen kılmaktı.
Halifeliğin kaldırılmasından ve 1924 Anayasası'nın kabulünden sonra ortaya çıkan fikir ayrılıkları, Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy ve Adnan Adıvar gibi bir grup milletvekili istifa ederek cumhuriyet döneminin ilk muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdular. Şubat 1925'te başlayan Şeyh Sait ayaklanmasının ardından "Takriri sükun" kanununa dayanılarak kapatıldı. CHP, 1946'ya kadar devleti muhalefetsiz yönetti. 1924'te hilafetin kaldırılmasına karşı olan tutucu, dinci kesimde muhalefette yer alıyordu. Atatürk orduya dayanarak bir darbe hazırladıklarından kuşkulandığı generalleri ordudan ayırmak için TBMM üyeliği ile askerliğin bağdaşmayacağı konusunda bir kanun çıkarttı. Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir ve Cafer Tayyar paşalar milletvekilliğini seçerek ordudan ayrıldılar. TBMM'de muhalefette güçlendi

***

Ve, devamla sistemde muhalefet olarak doğan ve 1950'de iktidar olan Demokrat Parti,1980'lerde Anavatan, 1990'lı yıllarda Doğruyol, 2000'li yıllara Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve bu gün Halkların Demokratik Partisi.
Bu gün, geçmişe bakıp şunu düşünüyorum: Kurulmuş yüzlerce parti isimleri hep demokrasi halk, emek, sosyalizm, adalet, işçi, çiftçi, köylü, milli, kalkınma, yükselme, millet ismi geçirilerek kurulmuş amaçlanmış. Yakın tarihimizde Doğru Yol Partisi, Çiller- Demirel, CHP, Baykal-Kılıçdaroğlu, Anavatan, Turgut Özal-Mesut Yılmaz, Demokratik Sol Parti, Ecevitler, Milliyetçi Hareket Partisi, Devlet Bahçeli, Adalet ve Kalkınma Partisi R.T. Erdoğan- A. Gül
Bu günde doğru yolumuz nerede? Anavatan ne halde? Demokrat sol ortada yok, Milliyetçi halk koalisyonlarla, Cumhuriyet Halk Partisi altı okunu kaybetmiş halka koşturuyor, vitrini cumhuriyet, bazı kendini bilmezlerin tanımlaması ile reklam arası(!)

***

Adalet ve Kalkınma Partisi, kalkınmayı hedeflemiş ama kalkınma dış ticaret açığı büyüyerek durmuş ve adalet gitmiş. Yeni, aslında bence en doğrucusu Halkların Demokratik Partisi, 50 bin Türk'ün kanı ellerine bulanmış Apo'nun siyasallaşmış hali, meclise talip. İdeolojisi; İsimleri gibi. Halkların (Türkiye bölünecek ) Demokratik (Tüm Türkiye'ye Talibiz ) Partisi.
Ve milletin hali, bu zorlu coğrafyada TSK göçmüş, sağlık, eğitim, ekonomisi yok edilen, ilim, bilim, doğruluk, namus, vatandaşlık kavramları. En önemlisi, yok edilen adaleti arayan Türkiye Barolar Birliği meydanlarda, İç Güvenlik Yasası geçirildiğinden bu yana millet içerde sus pus. Bir parti olsun ama, içinde bu kavramlar olmasın, isimlerle aldatıldık, kandırıldık yetti..