Büyük ama en büyük patronlara sahip olan Çeşme’de olan ama İzmir’de olup olmadığını bilmediğim büyük bir süpermarketten ‘güvenli’ düşüncesiyle Beşiktaş’ta alışveriş yaptım.

Levent ile Etiler arasında, ‘Karanfil’ adı verilen alışveriş merkezine Akatlar üzerinden giderken bir de ‘Deprem tatbikatını’ izledim…
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat vatandaşlara ‘Semt Kart’ dağıtmış…
İzmir Hayranı İstanbullu Ayfer Hanım’ın evinin önünden geçerken asılan pankartları gördüm…
‘Dost Kart’ örnekleri gibi…
Başkan bu konuda şunları söylüyor:
‘Pandemi sonrasında esnafımızın güçlenmesine katkı vermek için şimdi de ‘Semt Kart’ uygulamamızı başlattık.
Semt Kart ile Beşiktaşlılar avantajlı alışveriş yapıyor.
Dükkan, market veya işletme sahibinin belirlediği indirim oranı kullananın kartına tanımlanıyor.
Böylece indirimden yararlanılıyor…
Yani bu kart hem esnafa hem de kullanana yarıyor’
Ben bunların güzelliğini düşünürken, beş yıldızlı süpermarkete girdim..
Başka marketlerle karşılaştırınca aradaki fark açık seçik belli…
Ama adamların haklarını yemeyelim:
Fransız’ından Amerikalısına kadar her türlü ithal ürünleri de bulursunuz…
Hizmette de kusur yok!
Kibarlıkta da üstlerine yok!
Kendinizi özel bir gibi görüyorsunuz!
Ama…
Bazı vatandaşlarımızın uyarılarını anımsadım ve alışveriş sonrası elimdeki fişi kontrol ettim…
O da ne?
Ben ‘Hadi alayım!’ diye indirimdeki Sera Domateslerinden almıştım..
İndirimdeki fiyatı 10 TL’ye yakındı…
Hemen yanındaki salkım domates ise 20 TL:’nin biraz üzerindeydi…
Yani yarı yarıya bir fiyat farkı vardı…
Seçtiğim dört sera domatesi 10 lira 76 kuruş tutmuş…
Tesadüfen biraz daha dikkatlice bakınca fiyatın önünde ‘Domates salkım’ yazıyordu…
Yani kandırılmıştım…
Salkım domates ile sera domatesi arasındaki farkı bir çocuk bile anlar…
Kasiyerlerin fark etmemesinin imkanı yok…
Demek ki, alışverişten sonra eve gelmeden önce mutlaka bazı okuyucularımın ve tüketicilerin de belirttikleri gibi kontrol etmek gerekiyor…
Öyle sinirlendim ki, anlatamam…
Göz göre göre aldatılmak herhalde buna deniyor?
Gittiğim market ile bulunduğum ev arasındaki mesafe 5 kilometre… Gidiş dönüş 10 kilometre…
‘Bu rezalet nedir?’ diye gitsem, ‘Kameraları kontrol edin!’ desem, aradaki yüzde yüzlük fark olan üç beş kuruşu alsam yine zarardayım…
Çünkü aracın yakacağı mazot çok daha fazla para ediyor…
Sonuç:
Bana diyorlardı ben de size ‘Aman dikkat!’ diyerek mutlaka ve mutlaka raf etiketi ile aldığınız ürünün fişini, hatta kapıdan çıkmadan kontrol edin…
Yeni bir dünya daha doğrusu market bakışınız da böyle olsun…
Sakın ‘Önemli değil!’ demeyin, hakkınızı yiyenlerle mücadelede ön saflarda olursanız, birçok insanımızın aldatılmasını da önlersiniz…