Billboard gördüğüm her an, aklıma, her yerde reklamlarla kuşatılmış olduğumuz geliyor. Tv'de, telefonda, duvarda, yolda her yerde. Ve bu reklamlar biz farketmeden bilinçaltımıza yönelik hazırlanıyor. Seçilen renkler, kelimeler, objeler bir mesaj içeriyor.

Beni hatırla, beni al mesajı. Hatta son zamanlarda aynı kişinin farklı reklam tanıtımlarında oynadığını farketmişsinizdir. Beyaz eşya reklamında oynayan adam aynı anda makarna reklamında oynuyor. Böylece aynı anda diğer ürünü de hatırlıyorsunuz. Ustaca düşünülmüş detaylar. Bunlar sadece farkedebildiğimiz kadarı. Bu işi yapan uzman kişilerin elbette yüzlerce tekniği mevcuttur. Konumuz bununla bağlanıtılı olsada biraz ötesinde, tüketici kavramı. Tüketiciler olarak büyük bir reklam bombardımanı ile tetikleniyoruz. Öyle ki ihtiyacımız olmayan şeyleri bile ihtiyacımız olduğuna adeta ikna ediliyoruz. Sen tüketicisin ve satın almalısın.


Sabah erkenden kalk, otobüse bin yolda bir kaç reklam panosu gör. Akıllı telefonunda gezin, bir kaç reklama daha denk gel. Akşama kadar çalış eve gel biraz da televizyonlarda reklamlar... Evet çalıştın, kazandın haydi bakalım şimdi harca... İnternet alışverişleri, dev indirim haberleri... Hafta sonu alışveriş merkezlerini gez gördüklerini al... Tüketim toplumunun belki de özeti bu benim için... Çalış, kazan ve tüket... Elbette mesele paranı harcaman değil, nasıl harcadığın da değil... Bütün bu reklam bombardımanın altında düşünmeden satın almak... Gerekli mi değil mi bile bakmadan satın almak... Mesela telefonunun üst modelini almak için kredi çekmek... Ortalama bir gelirle yapılan çok pahalı marka alışverişleri... Tuhaf olun bu... Mantıksızca bir tüketim alışkanlığı... Düşünmemek, yalnızca sahip olma dürtüsü, öyle ya da böyle benim de olmalı düşüncesi. Tüketim alışkanlığına da reklam arası vermek lazım belki de...