Ülkemiz çok derin ve telafisi uzun süreçler alacak bir felaket yaşadı. Bu felaketleri tabi ki sadece doğanının olağan hareketleri, Allah’ın insanlara bir dersi diye yorumlayanlar olabilir. Dünya’nın oluşumuyla ilgili yazımda açıkladığım gibi Dünya’ nın yaşı 5 milyar yıldır.  https://www.genelhaberler.com/kose/oku/7130
Sıkıştırılmış enerjiye madde denir. O zaman her madde enerjiye sahiptir. Çevremizde maddenin enerji halinin dönüşümlerini görerek algılasak da, en çok kapladığı yer (hacim)  ve sahip olduğu kütlesiyle (maddenin miktarı) nesnelleştiririz. Masa, top, insan gibi…

Toplumların da enerjileri vardır. Yaşadığımız deprem felaketinin toplumdaki enerji sıkışmalarının sonucu, doğaya hunharca yapılan basıncın etkisinden daha fazla bir yıkımı da doğurabilir. İnsanların gece yarısı uykularında canına kasteden bu felaketin sorumlusu sadece doğa mıdır?
Fen ve doğa yasalarının birbiriyle uyumu, ne yazık ki insan ve doğa arasında yakalanamamıştır. Katı, sıvı ve gaz maddelerin molekül yapısına baktığımızda moleküller arasındaki dizilişleri onları katı, sıvı ve gaz haline getirmiştir. Sıvı ve gaz molekülleri arasında ki boşluklar gazlarda daha fazladır. Gazların molekülleri birbirlerinden dönerek uzaklaştıkları için akışkanlıkları, sıvılardan daha fazladır. Katıların boşlukları yok denecek kadar az olduğu için akışkan değildirler.
Basit bir anlatımla uçakların uçma prensibi aslında, uçağın aerodinamiğe uygun yapısı ve uçağın üstündeki havanın hızla akıp uçağın altına geçerek taşıma kuvvetini oluşturmasıdır Tabi ki basıncın ve uçağa etki eden 4 kuvvetin uçağın uçmasında rolü vardır. Ağırlık, taşıma kuvveti, itme kuvveti ve sürükleme kuvveti. Bunları fizik dersi vermek amacıyla yazmadım. Amacım fizik yasalarıyla toplumsal felaket veya sorunları fen yasalarıyla anlamaya çözmeye çalışmak. 
Uçağın uçma tekniği Bernoulli ilkesiyle çalışır. Bu ilkeye göre havanın (gaz) daha hızlı hareket ettiği kısımda basınç düşük, yavaş hareket ettiği kısımda ise basınç yüksektir. Bu yüzden uçağın kanadının üst kısmı daha bombeli, alt kısmı ise daha düz olarak tasarlanır. Yükseklik arttıkça yerçekimi kuvveti azaldığı için gazların yoğunluğu azalmakta ve bunun sonucu olarak atmosfer basıncı da azalmaktadır. Dağcıların yükseklere hızla çıktıklarında vücut iç basıncı artması ve dış basınçtan büyük olduğu için burun kanamaları, kulak kanamaları veya tıkanmaları olur. https://tr.wikipedia.org/wiki/Daniel_Bernoulli#:~
Dünyanın dinamikleri; yerküre hareketleri, atmosfer değişimleri ve insan hareketleridir. Bu dinamiklerin etkileri birbirini öldürmek değil, birbirini dengelemektir. Uçağı uçuran havanın akışkanlığı ve kuvvetlerin etkisi ise, ülkemizde yaşanan felaketi dirençli kuvvetler ile daha az zararla atlatılmasını dengeleyerek sağlayabiliriz. 
Dirençli kuvvetler nedir diyecek olursak:
Yönetim zafiyetlerine direnç.
Akıl ve bilime inanma dirençleri.
Demokrasi ve çoğulculuk direnci.
Ulus, vatan sevgisi ve maneviyat.
 -Eğer yaşanan felakette kurtarılması gereken canlar için, ilk 24 saatte yaşam mücadelesi veren insanlara kurtarma kuvvetleri, donanımları, barınma ve temel ihtiyaçlar yetiştirilememişse.
- Felaket gelmeden önce bilim insanlarının sözleri hiç dinlenmeyip, uzmanlık alanı olmayan hatta yapı konusunda bilgi ve tecrübesi olmayan insanlar müteahhit oluyor ve inşaat yapabiliyorsa, yer zeminini bilmeden daha çok kazanmak için akıl ve bilim kullanılmıyorsa,
-Toplumun yaşadığı yaşam alanları için yapılacak yapı ve donanımın onların ihtiyaçlarına göre, fikirleri alınıp görüşleri alınıp, onayları sorulmuyorsa,
 -Bu vatanın topraklarının kanla alınıp, uğrunda can verenler hatırlanmıyorsa, dirençlerimiz düşmüş demektir.
Bu dört kuvvetin etki derecesi bunlara karşı göstereceğimiz dirençle ölçülebilir. Ben bu ülkenin insanlarının her zaman doğruyu bulacağına ,gereken dirençleri göstereceğine inanıyorum. Ülkemize böyle felaketlerin bir daha yaşanmamasını ve  en az zararla ödeyeceğimiz aklın ve bilimin egemen olduğu refahlı günler diliyorum. Ülkemize ve milletimize geçmiş olsun.