Matematikte kurallar vardır. İşlem önceliği, cins özelliği, toplama çıkarma çarpma bölme ve sınıflandırma kuralları gibi. Örneğin ilkokul öğrencisine toplama çıkarma yaptırırken aynı cinsler ile işlem yaptırılır.

Yani elmalar elmalar ile armutlar armutlar ile karpuzlar karpuzlar ile beraber toplanır, çıkarılır, çarpılır, bölünür ve işlem yaptırılır. Elma ile armudu, armutlar ile karpuzları ya da yumurtalar ile kavunları birlikte işlem yapamazsınız. Türkiye‘de böyle bir matematiğin olmazlığını 14 Mayıs'taki milletvekili seçimlerinde ve 28 Mayıs'taki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gördük. Çok iyi niyetle toplumu uzlaştıran bir zeminin buluşturulması için düşünülmüş bir tez ne yazık ki “faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur” tezinden bir farkı olmadığını bize acı bir şekilde gösterdi.

Toplumda sınıflandırmaların olduğu gibi bilimsel sınıflandırmaların da hiyerarşisi vardır.  Biyolojide canlıların basit sınıflandırılmasında besin piramidini kullanırız. Besin piramidinin tabanında bulunan ve en çok alanı kapsayan yeşil bitkiler yer alır. Onun üzerinde otçullar, onun üzerinde etçiller en tepede ise leşçiler vardır. Piramidin tabanından en üst tepeye kadar, canlıların beslenme farklılıkları vardır. Her alandan bir üst alana geçildikçe, canlıya aktarılan kütle ve enerji (%10 ) azalır. Üreticiler dediğimiz bu yeşil bitkiler çok çeşitlidir ve her canlı onu kullanamaz. Örnek; etçiller yeşil bitkileri besin olarak kullanmaz. Zaman zaman ihtiyaç duyulduğu veya hasta oldukları zaman kediler ot yerler neden? Demek ki hasta olduklarında iyileşmek için beslenmedikleri besinlerle beslenebilirler.

Seçim öncesi millet ittifakındaki partiler de aynen ülkenin sürdürülebilir bir şekilde yönetilemediği durumu görünce, kedilerin hasta oldukları zaman yedikleri ot örneği gibi beraber hareket etme zorunluluğunu gördüler. Seçim stratejilerini doğru kurgulayabilselerdi uzlaşma masasında daha fazla oy kazanabilirlerdi.  Seçimde ideolojileri farklı bu 6 siyasi parti, gelecek oy hesabı yapılması yerine, AKP geleneğinden gelen bu partiler işbirliği içinde,  seçmen dosyalarıyla ve yurt dışındaki seçmenlerle ilgili çalışma görevleri alabilirlerdi. Depremzedelerle ilgili çalışmalar konusunda, bölge ziyaretlerinden daha çok deprem bölgesinde oy kullanacak kişi sayılarının araştırılması görevleri her parti kendi alan bilgileri çalışmaları yapabilir, belli donelere ulaşılabilirdi. Özellikle sağ cenahtan ve AKP'nin içinden kopup gelen bu partilerin AKP'nin stratejilerini çok iyi bilenler olarak, seçim öncesi bu konuda millet ittifakının gereği olarak görev alıp destekleri daha görünür olabilirdi. Eğer bu şekilde çalışılsaydı uzlaşmanın temeli bu şekilde olsaydı, şimdi sonuç çok daha farklı olurdu diye düşünüyorum.

Her birinin siyasi yapıları ve görüşleri farklı olan yapıları birleştirmek, besin piramidinde bulunan tüm yeşil bitkilerin kullanılabilirliklerine dikkat etmeden, hepsini aynı kefeye konulması matematiksel ve ilkesel bir hataydı. Ama aynı amaca yönelik farklı partilerin de uzlaşma zemini bulması Türkiye’de şimdiye kadar görülmemiş bir hareketti. Bu ancak felsefesinde birleştirici gücüyle devletin kurucusu olan 100 yıllık bir parti önderliğinde yapılabilirdi ancak. Sadece strateji hatalarından dolayı bu birliktelik ne yazık ki bozuldu. Şimdi kartları yeniden karıp hatalardan ders çıkarmayı bilmek zamanı. Ders çıkarmak mevcut durum değişikliği için yukarıda bahsettiğim kedinin iyileşmesi için gerekli olan ot yemesi gerçeği de < Demokles’in Kılıcı> gibi başımızın üzerinde duruyor. Yani muhalefet partilerinin ülke menfeati için ne gerekiyorsa  tekrar uzlaşmaları şart görünüyor.
Yerel seçimler yaklaşırken, muhalefetin hala dağınık ve plansız olması vatandaşlar için umutsuzluk rüzgârı estiriyor. Muhalefet partilerinin parti içi kavga ve sürtüşmeleri, farklı düşünenlerin ihraçlarının gündeme geldiği seçime 8 ay gibi zaman kalmışken, vatandaşın sorunları dağ olmuşken neden yoksulluk birinci gündemde değil, anlaşılır gibi değil!
- Vatandaşın çektiği sıkıntıların birinci gündeme alınması hayati bir önem taşımaktadır.                           - Ülkenin beka sorunu ikinci gündeme alınmalı.
- Ülkenin 5 yıl, 10 yıl, 20 yıl, 50 yıl sonra Türkiye nerede olmalı gibi vizyonu neden yok!
-Ülkenin mülteci sorunu mutlaka gündeme alınmalı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer‘in önden yol açarak başlattığı ve Arapça tabelalarının indirilmesi olayı, halktan da çok olumlu destek almaktadır. Arapça ve yabancı tabelaların indirilmesi; bizim milli duygularımızı, vatanseverlik damarlarımızın kabarmasını sağlıyor. 14 Mayıs’ın seçim mottosu <Mültecilerin Vatanlarına Gönderilmesi > konusu seçimin kaderini değiştirmedi mi? Türk halkı vatanını ve ülkenin bekasını koruma yönünde haklı bir savunmanın içine girmiştir. Tunç Başkan‘ın başlattığı bu uygulama yerel seçimlerde strateji olarak belirlenebilir.
-Yerel seçimlerde stratejilerden birisi de her yörenin ekonomik değeri olan tarihi ve kültürel değerlerin bakımlarının korunması geliştirilmesi gündeme alınmalı.
-Sağlık ve çevre temizliğinin halk tarafından çok önemsendiğinin bilincinde olunması.
- İklim değişikliğinin etkilerini büyük bir vizyon ile görmek, çiftçinin eğitimlerine uygun üretim desenlerinin oluşturulması, her yörenin özelliğine göre bilimsel olarak hazırlanmalı vatandaşa iyi anlatılmalı teşvikler verilmeli.
- Gençlerin ve kız çocuklarının geleceğe yönelik onların umutlarını ve güvenlerini artıracak, gerekirse İMECE yönetimiyle STK‘lar, vakıflar, sendikalar ve vatandaşların katkılarıyla karma okullar kapatılırsa alternatif okullar yaptırmak için eskiz çalışmalarının başlatılması, ailelerin ve gençlerin gelecek korkularını yenecektir. 
-Belediyeler il ve ilçelerde köylerde atıl duran eski binalarını ve lojmanlarını öğrencilere yurt olarak verebilecek çalışmalara başlamalı.
-Devlet parasız yatılı, burslu ve gündüzlü okulları yeniden hayata geçirilmeli ve yeniden yapılanmalı bu konuda kampanyalar başlatılmalı.
- Bu bir yerel seçim olduğuna göre; burada partiden daha çok seçilecek kişilerin halk ile iyi iletişim becerisi kuracak yöresini iyi tanıyan namuslu ve dürüst liyakat sahibi adayların tespit edilmesi çok önemli.
- İktidarın 21. yıldır izlediği seçim stratejileri, muhalefet partileri tarafından mercek altına alınarak incelenmeli ve alternatif stratejiler geliştirmelidirler.
-Doğru ve akılcı politikalarla, seçmenlerle tek tek iletişim kurularak onlara dokunulmalıdır. Fizikte Newton yasalarından birisi de “etki –tepki yasasıdır. Dokunursanız mutlaka dokunduğunuz madde de size tepki verir. Önemli olan tepkinin olumlu olması.
-Parti içi demokrasilerin geliştirilmesi için;  21 YY'da siyasetçilerin gruplaşma, ayrışma, adamcılık gibi ilkel bir sosyal kültürü yaşatmaları, artık geçerli değildir. Çünkü 21. YY‘da gelişmiş AB ülkelerinde ve Dünya‘da, her partinin kendi ideolojisi çevresinde akıllı ve yönetişimci bir anlayışta olmasını zorunlu kılmaktadır. Muhalefet partileri ortak akıl ya da yönetişim anlayışını söylemlerde değil eylemlerde kullanılırsa, parti seçmenlerinin de seçme ve seçilme özgürlükleri kısıtlanmaz. Yeni genç fikirlere önem verilmesi, yeni bakış ve projeksiyonların oluşturulması gerekmektedir. < Umutsuz insan yoktur. Umudunu kaybetmiş insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim.>  K. Atatürk