Bir rektör çıkıyor, diyor ki; "Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine (anlayış-sezgi) güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır".
Bir çok konuda çatır çatır bölündüğümüz yetmiyormuş gibi, şimdi de cahil-tahsilli diye bölünüyoruz. Geçen hafta İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal'ın İzmir'de Rotary 6. Gurup kulüplerine yaptığı konuşmanın anladığım kadarını özetleyerek açıklayayım. Ümit bey "Kavram kargaşası ile genetik operasyon yapılıyor. Genetiği değiştirilmiş aydınlar barış demokrasi, özgürlük kavramlarıyla beraber değerlerimizin içi boşaltılıyor. Bunu Osmanlı'nın son dönemlerinde de yaşamıştık. Oysa ki asıl sorun eğitim ve bilgi eksikliği. Laikliği anlamıyor bilmiyoruz, İslam dinini gerçek doğrularını bilmiyoruz ve de tarihi ise hiç bilmiyoruz" diyerek konuşmasını sürdürdü.

***

Yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden Türkiye Cumhuriyeti doğarken, dünya tarihinde pek az görülen, örnek gösterilen bir devrim yaşadık. Bu devrim daha yaşanırken, üç kırılma noktası ortaya çıktı. 29 ekim 1923 ile birlikte Cumhuriyete karşı devrimin de başladığının farkında olmadık. Aslında 10 kasım 1938'de Cumhuriyet, Atatürk'ün ölümüyle kesintiye uğradı. Atatürk yakın çevresinde ihanete uğradı. Örnek, İzmir Suikastı'dır. İkinci kırılma Türk aydınlanmasının en etkin aracı; "Köy Enstitüleri ve Halk Evleri'nin" kapatılmasıdır. Bu gün bile, bakınız köy enstitülerinin açıldığı yerlerde yobazlık kabul görmüyor. İnananlar dince değerleri korudu, modernlik yanlış anlaşıldı. Her başı açık olan Atatürkçü cumhuriyetçi değil, her başı kapalı olan da dinci-yobaz değil. Üçüncü kırılma hukukta. Hukukta çok önemli "özel yaşam, resmi yaşam, kamusal yaşam". Bazı şeyleri sloganlar halletmez. Bu süreçte iki kesim oluştu "Allah'la aldatan ve Atatürk'le aldatan".

***

Çok partili siyasi yaşama erken geçilmiştir. Kargaşa (cinlik) olarak 20'li 30'lu yıllar, 2016 şartları ile ortaya konuluyor. 1952'de Türkiye'nin NATO'ya girişi, Türkiye'nin kılık değiştiren kapitülasyonların uygulanması ile tam bağımsızlığımızın kaybıdır. 1987 sonrası Amerika Senatosu'nda, Senatör Beverley yaptığı konuşmada "kendi hükümetlerine sahip sömürgeler hedeflenmesi,
insani yardımlar yerine, bu tür hükümetlere yardım yapılmasının önemi" vurgulanıyor.
12 eylül 1980 temelinde, 24 Ocak Kararları açıklanması sonrası sağ-sol özellikle kutuplaştırılmış (9 ay sonra) darbe gerçekleşmiş, sonra yargılanan 12 Eylül'ün nedeni, gerçek faktörler değil, iki ihtiyar olarak lanse edilmiştir. Gerçek şu ki, vahşi kapitalizmin, emperyalizmin tüm araçları bu dönemde ülkemize yerleştirilmiştir.

***

Emperyalizm ulus devlet düşmanıdır, alt kimliklerle toplumu ayrıştırır. Ulusalcılık kendi ulusunun çıkarlarını korumaktır. Batı bu hakkı, sömürge adaylarına tanımaz. Halk ve millet farklı tanımlardır. Kullanılması gereken millettir. Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına "Türk" denir. Boy başka, etnisite de. Millet = Devlet kurmuş halktır. AKP seçmeni CHP seçmeni MHP seçmeni ayrıştırıcıdır. Seçmen oy verir, ama tümüyle ayrıştırılmamalıdır. Son zamanlarda dillendirilen
daha demokratik bir anayasa, daha demokratik Türkiye yanıltıcıdır. Darbe anayasası deyip, 110 madde parlamento tarafından zaten değiştirilmiştir. Kalan 50 maddedir. Yeni anayasa yapılması ancak bir kurucu meclis tarafından gerçekleştirilebilir. Bu meclisin anayasa yapma yetkisi yoktur. Bu konuda asıl olan, hiçbir güç anayasanın ilk üç, hatta ilk 6 maddesini aykırı anlamda değiştiremez. Oy oranı ne olursa olsun hiçbir iktidar bunu yapamaz. Teşkilatı esasiye devletin kuruluşudur. Bu konuda teklif dahi devlete ihanettir. Anayasal suç işlenmesidir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti egemenliğini Anayasa'nın koyduğu, Yasama (Meclis) yargı (bağımsız mahkemeler) yürütme (Hükümet) ile dengeleri korur.

***

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal'ın çok kapsamlı konuşmasını, dar bir makale çerçevesinde anlatayım derken, biraz ansiklopedi bilgisi gibi oldu. Yazdıklarımın her satırı ayrı bir yazı konusu ama, cehalete prim vermeyin, doğru bilgileri yineleyin istedim. Aydınlık bir gelecek dileklerimle.