Vatandaşın ekonomik gücü giderek zorlaşırken Kemeraltı Çarşısı’nda, Çankaya’da, Alsancak’ta ve Pazar esnafı, sırtına yüklenen yüzde 10 KDV’den (Katma Değer Vergisi) ötürü adeta kalbine hançer saplanmış gibi hissediyor. Dükkanın elektrik, su, doğalgaz, personel giderlerinin yanı sıra açlık ve yoksulluk sınırları altında mücadele eden esnafın yanı sıra vatandaş ise, 17 bin lira asgari ücretle açlık ve yoksulluk sınırı altında geçinme savaşı veriyor. 

Gıda enflasyonunda zirvedeyiz

OECD’nin (Ekonomik Kalkınma İş Birliği Örgütü) Ocak ve Şubat 2024 yılı Gıda Enflasyon raporunda baktığımızda ise Türkiye, yüzde 71,1 oranında 42 ülke arasında zirvede bulunurken sırasıyla yüzde 7,5 ile İzlanda, yüzde 6,9 ile Kore, yüzde 6,7 ile Yunanistan ve yüzde 6,3 ile Norveç de 5’inci sırada bulunuyor. 

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) bünyesindeki Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve eski Başkanı İbrahim Uğur Toprak, öncelikle gıda zehirlenmesine dikkat çekerken bunu gıda enflasyonun yükselmesine ve vatandaşlar ile şirketlerin ucuz ürünlere yöneldiğinin aktarıyor. Toprak, “Gıda enflasyonun yüksek, halkın alım gücünü düşmesiyle sonuçlanıyor. Nitekim her şeye gelen zam da buna bir diğer etkendir. Özellikle yemek şirketlerinin yükselen maliyetlerin karşısında ucuz ürünleri tercih etmesi, taklit ve tahşiş ürünlere yönelik tercihlerde bulunmaları da yine zehirlenmenin önünü açıyor. Bu sürecin denetlenmemesi de gıda zehirlenmesinin önünü açan bir süreci doğuruyor” dedi.

Gıda düşmanı havalar

Toprak, yaz aylarının gelmesiyle de havaların ısındığına da dikkat çekerek “Havaların ısınması ve yemeklerin de belirli soğuk ortamda muhafaza edilmemesi de zehirlenmenin bir diğer sebebidir. Oysaki bunu önlemek de mümkün. Kamu ihaleleri yapılırken tek fiyattan vazgeçilmeli ve çok sayıda ilgili ‘Gıda Mühendisler’ ile denetimlerin yapılması. Geçen yılın (2023) oranlarına baktığımızda 7 bin 522 gıda kontrol görevlisi yer alıyor ama bu sayıda görevli denetimde yer almıyor” diye konuştu.

Gelecek de tüketiliyor

Gıda Mühendisi Uğur Toprak, “Artan nüfus ile artık kitlesel üretim sadece mevcut kaynaklarımızı hızla tüketmiyor, aynı zamanda geleceği de ciddi şekilde tüketiyor. Ekosistem insanlar tarafından oluşabilen bir sistem değil, doğa kendi sınırlarını kendisi çiziyor. Türkiye‘nin de içinde bulunduğu ülkelerin büyük bir kısmında, gelir dağılımındaki adaletsizlikler nedeniyle, açlık sınırında yaşayan insanların sayısı küçümsenmeyecek düzeyde. Son dönemde hemen her ülkede yaşanan gıdaya ilişkin sorunlar, önümüzdeki dönemde daha dikkatli olmamız gerektiğini ortaya koyuyor” ifadesine yer verdi.

İngiltere Maliye Bakanı Reeves’ten kritik açıklama! İngiltere Maliye Bakanı Reeves’ten kritik açıklama!

‘Yurttaş beslenemiyor’

Toprak, şöyle konuştu: “Hicap duyarak söylüyoruz yurttaş ne yazık ki beslenemiyor. Sadece karın doyuruyor. Dengeli bir beslenme yerine tek tip ve özellikle karbonhidrat ağırlıklı beslenme ilerleyen yıllarda başta obezite olmak üzere diyabet ve diğer hastalıklara neden olacak. Yinelemek gerekir ki, dar gelirli ailelerin elde ettiği gelir yeterli ve dengeli beslenme için gerekli harcamaları bile karşılayabilecek düzeyde değil. Bu durumda olan aileler, büyük bir olasılıkla beslenme dışı harcamalarının (kira, ulaşım, yakıt, elektrik ve benzerleri) bir kısmını da beslenme harcamalarından kısarak elde edebilmekte. En temel ve ertelenemez ihtiyaç olan gıdanın, herkes için kolayca, yeterince ve sürdürülebilir şekilde erişilebilecek duruma getirilmesi elzemdir.”

En kötü dönem

Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda yıllarca esnaflık yapan Ahmet Sezen ise, KDV’nin verdiği yükten yakınırken “Hiçbir dönemde bu günkü gibi kötü değildi. Bu yılki zamlar her şeyi yerinden oynattı. Asgari ücretin yükselmesi, masrafların artması bizim işlerimizi de azalttı. Ne yapacağız ne kazanacağız bu durum karşısında? Fiyatlar her ay artıyor ve istediğimiz gibi de zamları fiyatlarımıza yansıtamıyoruz. Dükkandaki gelir ve giderler arttı. Bunları da bir anda fiyatlara yansıtınca da karşılığı kötü oluyor. Bizler de bekleterek yansıtmaya çalışıyoruz. Bekliyoruz ve idare ederek fiyatları yükseltmeye çalışıyoruz. Ama oturmuyor ki hiçbir şey. İşler çığırında çıkmış bir şekilde belimizi büküyor. Sineye çekiyoruz ve her geçen gün kazancımız azalıyor. Bir pideci dükkânında yüzde 10 KDV mi olur? Lüks restoran mı burası? Esnaf lokantası, pidecinin KDV’si yüzde 2-3 olması lazım. Ülkede bir pideyi bile lüks hale getirmeye başladılar. İşletmenin malzemelerini bu gidişatta cebimizden karşılayacağız. Kıdem tazminatının yükselmesinden kaynaklanıyor bunlar. Biz para mı kazanacağız yoksa bunlara para mı ayıracağız?” diye konuştu.

‘Pes etmek üzereyiz’

Kemeraltı’nda 1989 yılından bu yana 35 yıldır esnaflık yapan Yücel Hancı, dört duvar arasında iki sektörü işleterek “Burası döner ve burası da tekel bayi. Toptancı geliyor ve diyor ki, ‘Haftaya zam geliyor, biraz mal verelim mi? Bir hafta sonra geliyor yine aynı konuşma geçiyor ve ‘artık yazmayalım’ diyorum. Mal alacak gücümüz yok. Pes etmek üzereyiz” dedi.

Fiyat terörü

Hancı, “Bu sendromu hiç yaşamadım. Bir seyyar satıcı yıllar öncesinde de evine ekmek götürüyordu. Paramız kıymetliydi. Herhalde artık pazara tek küçük el arabasıyla gidebileceğiz. Domatesin kilosu 30 lira olur mu? Bizim ovamız mı yok, bizim tarlarımız mı yok? Korkunç bir tuhaflık var. Benzine zam geldiğinde, ayrancı diyor ki ‘Acaba bu işi bırakayım da asgari ücretli mi çalışayım?’ diye. Her yerden kapana kısıldık. Müşteri ile olan diyalogumuz kötü. Herkes zamlardan mustarip. Esnaf olayı değil sadece bu, herkese yansıyor. Gerçekten de bir fiyat terörü var. Kurumsal firmalar küçük esnafı öldürüyor. Dükkândaki gideri hesaba katında hiçbir denge kalmadı. Burada 4 kişiydik, 1 kişi kaldık. Ağabeylerimle birlikte çalışıyorum ve bizler de emekliyiz” dedi.

TÜİK verileri yine bıçak gibi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘Tüketici Fiyat Endeksi’nin Nisan 2024 ayının önceki ayına göre yüzde 3,18, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 18,72, bir önceki aynı ayına göre yüzde 69,80 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,64 olduğu raporlara yansımıştı. Aynı raporda TÜFE ana harcama gruplarına göre yıllık değişimin Nisan 2024’üne göre en çok harcama yüzde 103,86 ile eğitim, yüzde 95,82 ile lokanta ve oteller, yüzde 80,39 ile de ulaştırma yer alıyor. Alım gücünü kaybeden vatandaş, alışveriş yapamazken esnaf ise ürünlerini satamadığından yakınıyor.

Editör: Sedef Didem Ezme