Kabahat bende değil Beşiktaş Belediyesi'nde…
Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın davetlisi olarak Prof. Dr. Aydın Barka parkına gittim.
Buradaki kafeteryada vatandaşlara önemli konularda uzmanlar tarafından bilgi verilecek, sorular yanıtlanacaktı.
Ben 'Ücretsiz Diyetisyen Hizmeti' verildiğini bildiğim ve ilgi görüp görmeyeceğini gözümle görmek için yola düştüm.
Ama önemli bir hata yaptım…
İsimleri almadım…
'Nasılsa bilgiyi verirler!' dedim…
Tabii ki evdeki hesap çarşıya uymadı..
Ne bülten dağıttılar, ne de belediyenin etkinlikler ve haberler bölümüne koymadılar.
Yani 'Dün dündür, bugün bugündür!' gibi tuhaf bir sistemi uyguluyorlar.
Gelecek bir anda unutuluyor ve sistemden siliniyor…
Bence gelsinler bu konuda İzmir'deki belediyelerden biraz örnek alsınlar…
Benim dikkatime çeken Diyetisyen Fatma Hanım ile klinik psikolog yeşilli hanımdı…
Konuklara baktım, çoğunluk kadın…
Erkekler azınlıkta…
Kafeteryanın müdürünü şahsen tanıyorum…
Misafirleri çok iyi ağırladı…
Ama sağlıkla ilgili özellikle ileri yaştaki insanların katıldığı saat 13.30'daki toplantıya ambulans yarım saat sonra geldi.
Katılanların çoğunluğunun adını ve adresini ya da bilgilerini bir görevli kaydetti.
Herhalde bizi yabancı gördü- ki hemen hemen her belediyenin toplantılarında rastlanıyor, Çünkü bunların eğitimleri yok. Masaya oturanları, ikramları yiyenleri yazın' diyorlar.
Diğerlerini ise 'eğreti davetli' olarak anımsıyorlar…
Aslında bu çok önemli ama buna dikkat eden yok…
Belli ki, sözde görevliler birilerinin torpillisi…
Geleyim bizi ilgilendiren konuya diyetisyene…
Hiç oturmadı, ayakta telsiz mikrofonla hem anlattı, hem bilgilendirdi, hem de soruları yanıtladı…
Aklımda kalan en önemli nokta uyku, su ihtiyacı ve ağızdan başlayan sağlık…
Birincisi mutlaka ve mutlaka bir lokmayı 20 kez çiğnememiz gerekiyor.
Ayaküstü bir anket yaptı, önce bir kişi, sonra belki de onu yalnız bırakmak istemeyen iki kişi daha üç kişi çıktı.
Ağız ve diş problemleri nedeniyle lokmaları ısırmadan yutanların sayısı da az değildi.
Çay ya da başka içeceklerin kesinlikle suyun yerine tutmayacağını belirten Diyetisyen Hanım, çok önemli bir noktaya dikkat çekti.
Akşam yatarken dişlerimizi fırçalamamızın özellikle dilimizde ve ağız içimizdeki mikropları öldürmediği…
Çünkü vücudumuz akşamları ağzımızda mikrop üretiyor.
Sabah bir bardak su ile günümüze başlarken, aslında sağlıklı bir su içmemiş oluyoruz.
Yani dilimizi ve ağzımızı, boğazımızı temizlemeden kesinlikle su içmememiz gerekiyor.
Nedense bu önemli konuya değinenler yok…
Öğlene kadar en az 8 bardak su içmemiz gerekiyor.
'Uyusun da büyüsün!' deriz bebeklerimize, çocuklarımıza…
Vücut bir salgı yaratıyor ve bu çocukların büyümelerini sağlıyor.
Yine Diyetisyen Hanıma göre bu salgı her yaştaki insanda var. Ama uyku problemlerini çözmeyenler, özellikle ileri yaştakiler bundan yararlanamıyor.
Mutlaka ve mutlaka zamanında aynen çocuklarımız gibi kendi uykumuza da dikkat etmemiz gerekiyor.
Ama buna riayet eden katılımcılar arasından bir kişi bile çıkmadı.
Bu arada yeşil elbiseli bir genç hanım yanıma geldi ve dikkatli izleyişim dikkatini çekmiş olmalı ki, 'Sizi ne ikram edebiliriz, su ister misiniz?' diye sordu…
'Siz kimsiniz?' diye sorduğumda, 'Ben klinik psikoloğum' dedi…
Bu da beni mutlu etti…
Demek ki işini en iyi bilen böyle gençlerimiz de var…
Özetle;
Çağdaş sağlık anlayışına göre bireyin fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olması koruyucu sağlık önlemlerinin alınmasına bağlıdır.
Koruyucu sağlık önlemlerinin en başında ise beslenme problemlerinin ortadan kaldırılması yer alır.
Yani; Beşiktaş Belediyesi'nin yaptığı gibi, halkımızın beslenme problemlerini ortadan kaldırmak amacıyla her bireyin farklılıklarını göz önünde bulundurarak kişisel beslenme eğitimleri verilmesi şart.
Diyetisyenlerimiz düzenle beslenme ile vatandaşlarımızın; Ağırlık kontrolü (obezite, düşük ağırlık ve sağlıklı ağırlık kontrolü), Hastalıklara yönelik beslenme tedavisi (koruma ve tedavi sırasında ),  Kullanılan ilaçlara yönelik beslenme tedavisi (ilaç besin etkileşimleri eğitimi) verilmelidir.