Gece yarısı leş gibi koku evi sarınca önce ne oluyor diye şaşırdım.

Sağa sola bakındım ama evin içinde böyle pis bir koku olması için hiçbir neden olamazdı.
Giriş kapısını açtım, apartman merdivenlerinden açtığım kapıya hücum eden pis koku evin içindeki ile birbirine karıştı.
Balkon son çareydi hemen balkona koşup kapıyı açtım. İzmir karşımdaydı, telaşlıydı, boynu büküktü utancından; sizi bu saatte bu leş kokusu ile uyandırdığım için üzgünüm der gibiydi.
Oysa utanması gereken İzmir değil, onu yıllardır bu sorun ile baş başa bırakanlardı.
İzmir tüm güzelliklerini İzmirliye sunmuştu ama o güzelliği yok etmeye çalışan yine İzmirli ve yıllardır bu kenti yönetip de verdiği sözlerden bir nebze utanmayanlardı.
İzmir kaç yıldır bu sorunla baş başaydı?
Ne gibi adımlar atılmıştı?
Biraz araştırmak istedim.
İnternette yaklaşık yarım asırdır ardı kesilmeyen şikayetler dizisiyle karşılaştım.
Güldüm kendi kendime sanki çeyrek asırdır bu kentte yaşayıp da bu sorunu bilmezmiş gibi.
Sonra, acaba dünya üzerinde benzer bir sorunla yaşayıp da sorunları bunca zaman çözülemeyen başka bir kent var mıdır diye düşündüm.
Duymadım, var mıdır?
Sanmıyorum..
Peki böyle bir sorun olduğunu ve gelen kişinin bu sorunu çözme yeteneği olamayacağını bile bile yeniden yönetici olarak başa getirilen var mıdır?
Bizimki bir nevi Stockholm sendromu olabilir mi?
Peki İzmirli bu leş gibi kokuya ne uğruna katlanıyor yıllardır?
Neden?
Mantıklı bir yanıt!
Rakı balık özgürlüğü mü?
Kimse bunu kısıtlamaz ki..
Neden diye sorunca geçenlerde sosyal medyada gece yarısı hissetiğim o pis koku sonrası yaptığım paylaşım aklıma geldi.
Birisi kızmıştı bana bu sorunu dillendirdiğim için.
“AK Parti yıllardır İzmir’i almaya çalışıyor siz de bu paylaşımınızla onlara done veriyorsunuz” demişti.
Güleyim mi, kızayım mı bilememiştim.
Tıpkı ”tuvalet terliğine oy veririm” diyenler gibi.
Bu düşüncedeki insanların gerçekten bu ülkeyi bu kenti sevdiklerine inanamıyorum.
A veya B partisinin bu kenti yönetmesiyle ne ilgisi var sorunların çözümünün?
Kaldı ki sorunları çözecek yiğit mi önemli o yiğidin oradan veya buradan olması mı?
Tıpkı kendimize yakın hissettiğimiz kişilerin yolsuzluklarını, çevirdiği dolapları görmek istemeyip hep karşı tarafa saldırdığımız gibi.
Hadi İzmir’i yönetenler yıllardır bu soruna aklı başında sürdürebilinir bir çözüm getiremediler de (Çöplük sorunu gibi) kendine muhalefet diyenler ne yaptı yıllardır?
Geçenlerde yapılan suya trit açıklamalarla İzmir’in sorunlarına ne kadar duyarlı olduklarını mı açıkladılar.
Bu sorunun yaklaşık yarım asırdır sürmesi muhalefetin de bu konuda sınıfta kaldığının bir açıklaması, göstergesi değil mi?
Ne diyordu Nazım Hikmet?
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Evet hiçbirimiz farkında değiliz….İzmir ölüyor.. Öldürüyoruz.. El birliğiyle..