Ekin Yağmur genç meslektaşlarımdan biri..
Birkaç gün önce bir paylaşım yapmış.
Yeni gördüm…
Şöyle demiş Ekin Hanım;
'Uzun zamandır böyle yorgun, mesleki anlamda yılmış, yaptığı işe duyduğu saygı nedeniyle sürekli çatışma halinde kalmaktan yeni şeyler üretmeye hali kalmamış, takip ettiği süreçlerin mutlu sonla bitmesi için verdiği çabaların başkalarınca baltalandığına şahit oldukça içi içini yiyen bir ruh haline bürünmemiştim.
Uzun zaman önce; 'Bu ülkeye katkım olacak, gerçek fikirleri yayacağım, doğruyu her yerde yüksek sesle tekrar edip,  yalanla yüz yüze savaşacağım!' diye yemin etmiştim.
Bu yemine öyle bağlıydım ki yalan isteyenlerle savaşmaktan bitap düştüğümde bile vazgeçmemiştim.
Mesleğimi gerçekten yapmayı, dürüstçe 'kral çıplak, kraliçe ayyaş!' demeyi ve karşımdaki insanların çıkarı için değil saygınlığı için yazmayı çok özledim.
Ben bu mesleğe 4 yaşında aşık olmuştum.
36 yaşımda eli kolu bağlı olacağım bir an bile aklımdan geçmemişti. Teşekkürler hayat.
Yeni bir şey daha öğrettin...'
Hele şükür açık ve net bir şekilde 'Kral çıplak, kraliçe ayyaş!' diyen bir meslektaşım ortaya çıktı…
Açın arşivlere bakın, bu güne kadar neler yazmışım…
Sevgililerine, çocuklarına, arkadaşlarına, şoförlerine sözleşme yaparak basın kartı kazandıranları ama bu haktan gerçek emekçileri, habercileri mahrum bırakanları…
Çalışanların haklarını yiyip, onları bile dolandıranları…
Hakkını aramak isteyenleri zincir telefonlarla işsiz bırakanları…
Devleti ve kurumları yalan yanlış bilgilerle dolandıranları…
Ayakkabılarını, giysilerini bile birilerine aldıran yöneticileri,
Bir yemeğe mesleğini satanları…
Halkı yalan yanlış bilgilerle büyük zararlara sokanları…
Daha neler neleri hep yazmaya çalıştım ama Aynen Ekin Yağmur gibi hep hayal kırıklığına uğradım…
'En sağlam, en güvenilir!' diye tanıdığım veya tanıtılan kişilerin meğer ne kadar yılan, ne kadar zehirli, ne kadar sinsi ve tehlikeli olduklarını gördüm..
Tek tek isimlerini de yazabilir, anlatabilirim..
Kapalı kapılar ardından neler konuşulduğunu…
İşin garibi bu kişileri bilen, aralarında konuşanların, bir usta dolandırıcıyı bir toplantıda gördüklerinde, söylediklerini ve bildiklerini bir saniyede unutup nasıl 'Duayen' diye adlandırılan, adını yazmasını bile beceremeyen kişilerin karşısında 'Lazım olur!' diye eğildiklerini, köpeklik yaptıklarını gördükçe söyleyecek söz bulamıyorum…
Sadece ve sadece 10 kişi yorum yapmış bu meslektaşım için…
Bazıları heyecanlandıran ve umut veren kişi değil…
Laf olsun diye yazmışlar…
Ama gerçekçi birini paylaşayım:
'Yağmur, moral vermek isterdim ama bu hayat bana hep böyle şeyleri yaşattı.
 Maalesef yağcılık yapanlar her doğruyu söylemeyenler ortada...
Etrafım da gerçek dost birkaç kişi hariç, herkes menfaat, para ve makamı olanları etrafında.
Doğruyu söyle 9 kapıdan kovul vesselam…'
İşte özetin özeti bu…
Ama nedense herkes biliyor, ama 'duymadım, görmedim, bilmiyorum!' demek işine geliyor…