Sevgili okuyucularım, yaşadığımız günler, mutfaklarımızda yaşanan yangın, giderek artan işsizlik dalgası, içeride ve dışarıda yaşadığımız sıkıntılar aklıma “Nerede yanlış yaptık?” sorusunu getirdi. İşin ekonomik boyutuna bir örnek ile değinmek istedim. Eşimin dünya başkanlığı ve WFNS delegeliği sırasında çok ziyaret ettiğimiz Güney Kore aklıma geldi. 1950'de bizim de asker gönderdiğimiz yıllarda, Kore savaşından bir çöküntü ve yıkıntı ile çıkan bu ülke, 1960'larda, hatta 1980'lerde ekonomik büyüklük ve fert başına düşen milli gelirde bizim yarımız kadarken, nasıl oldu da bizim 3-4 katımıza ulaştı?

*

Görünen o ki, Güney Kore ilk önce eğitime yatırım yaptı. Bizde eğitim sistemi giderek dinileştirilip, kalitesi düşürülürken, onlar teknik alt yapıya hazır bir eğitim sistemini uyguladılar. Bugün Pisa testinde ülkemiz arka sıralara düşenken, onlar en üst sıralara tırmandılar. Biz kendi dilinde okuduğunu anlamakta zorlanan bir eğitim sisteminde ısrar ettik. Onlar bilim ve teknik konularında iyi yetişmiş bir nesle yatırım yaptılar.

*

Güney Kore kalkınmasını, bizde de bir dönem uygulanan “5 yıllık kalkınma planları”na dayandırdı ve sürdürüyor. Biz Devlet Planlama Teşkilatını 2011 yılında kapattık, 2013 den beri plan yok. Güney Kore büyüme ve kalkınma hızı  artarken, aynı şartlarda başlayan biz hızımızı arttıramadık, aradaki fark da giderek açılmaya başladı. Biz betona yatırım yaparken, onlar teknolojiye yatırım yaptılar, ihracatı arttırmak için çabaladılar. Bizden borçlu bir ülke iken bugün bir dünya devi haline geldiler. Japonya’nın tersine büyük şirketleri desteklediler ama KOBİ’leri de ezdirmediler. Günümüzde dünyanın 7. büyük ihracatçısı konumundalar.

*

Bugün dünyada inşa edilen gemilerin önemli bir kısmı Güney Kore tersanelerinde üretilmektedir. 1971 yılında dünya gemi inşa piyasasındaki payı ancak %1 civarında olan Güney Kore, 2000’li yılların başında pazar payını %40’lara taşıyarak dünya lideri konumuna gelmiştir, dünyanın en büyük 2. gemi üreticisidir. 1967 yılında 7000 adet araç üretimi gerçekleştiren Güney Kore, 2013 sonu itibariyle 4,521,429 araç üretimi ile Çin, ABD, Japonya ve Almanya’dan sonra dünyanın en büyük 5. otomobil üreticisi haline gelmiştir. Firmalar bazında ise, Hyundai dünyanın en büyük 4. taşıt firması konumundadır. Güney Kore ekonomisi, 2012 yılı itibariyle, 69.1 milyon ton ham çelik üretimi ile dünyanın en büyük 6. çelik üreticisi haline gelmiştir. Petro-kimya alanında Güney Kore ekonomisi, 2010 itibariyle etilen piyasasında 7,6 milyon ton ile dünyanın en büyük 5. etilen kapasitesine sahiptir. Güney Kore’nin 1970’li yıllarda belirlediği temel stratejik sektörlerden birisi de elektronik sektörüydü. Nitekim 2013 sonu itibariyle, Güney Kore’nin ihracatında açık ara birinci sırada yer alan ve toplam ihracatın yaklaşık %25’ini sağlayan elektronik sektörü olmuştur. Yazılım ve donanım ürünleri, yarı iletkenler, mobil telefonlar, LCD ve dijital televizyonlar, video ve kameralar, vb. ürünlerde, Güney Kore dünya liderleri arasına girmiştir. Örneğin 2013 yılı itibariyle, Güney Kore’nin Samsung firması, Intel firmasını takiben, yarı-iletken sektöründe %9.7’lik pazar payı ile dünya ikincisidir.  

*

Bunları yaparken AR-GE yatırımlarına ağırlık verdiler. Bugün Güney Kore’nin AR-GE ye ayırdığı bütçe ülkemizin ayırdığının 5 katı, aldıkları patent sayısı ülkemizde alınan patent sayısının 60 katı. Güney Kore ihracatının büyük bir kısmı yüksek teknoloji ürünü iken, Türkiye’nin en büyük 500 şirketinden ancak 12 si yüksek teknoloji ürünü ihraç edebiliyor. Aramızdaki fark da giderek açılıyor.

Biz de de tersaneler vardı ama üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak, denizciliğe önem vermedik. Gemi imalatında Güney Kore bizi değil, dünyayı katladı. Cumhuriyetin ilk yıllarında kendi uçağını yapan bir ülkeydik, hatta İsviçre’ye uçak ihraç ettik. Marshall yardımları sırasında “Siz zahmet etmeyin, yorulmayın, biz size uçak da veririz” dediler. Uçak üretimini bıraktık, fabrikalarını kapattık. Bizimle ayni dönemde havacılığa başlayan Brezilya’nın Embraer firması günümüzde Boeing ve Airbus’tan sonra dünyanın 3. Büyük uçak üreticisi oldu. Şimdilerde yerli ve milli yolcu uçağı masalları dinliyoruz, ortada bir şey yok. Kendi arabamızı da yaptık, deposuna benzin konulmadığı için Devrim otomobili durunca, bundan bir şey olmaz diye vazgeçtik. Biz 128 milyar ne oldu diye sorgularken, Hindistan ve Dubai 80-90  milyon dolar bütçe ile Mars çevresine uydu yerleştirdi. Biz de inşallah aya gideceğiz…

*

Görünen o ki, ülkemizin ve halkımızın refahı ve mutluluğu, kalkınabilmek ve ilerleyebilmek için önce sanayi ve teknolojiye yatırım yapmalıyız, betona; getirisi olmayan ölü yatırım yapma sevdasından da vazgeçmeliyiz. İhracatı İthalata dayalı değil, kendi kaynaklarımızla idame eder hale gelmeliyiz. Dünyada küresel ısınma ile giderek kısırlaşan gıda üretimine de ayrıcalık tanımalıyız. Bunun da başlangıcı Güney Kore örneğinde olduğu gibi önce eğitimi günümüz şartlarına, teknolojisine ve ihtiyaca uygun hale getirmekten geçiyor.