Sıkı ve sürekli takipçim Sevil Dokuzer büyüğüm 11 Ocak’taki ‘Biraz Anlayış Yeter!’ başlıklı yazıma yorum yapmış. Alsancak’ın önceki muhtarlarından, Ziraat Y. Mühendisi Sevil Dokuzar, bilgilendirici, uyarıcı yazısının altına da şu notu eklemiş ‘Özür dilerim çok uzun oldu ama gerekli yerlere iletirsen sevinirim, teşekkürler…’
Önce Sevil Dokuzer gibi ‘devrimci ve ilerici’ diye adlandırdığım Bornovalı Ayfer Özçevik’in mesajını paylaşayım:
‘Vicdan mı?
Kimi elinde, kimi cebinde, kimi yüreğinde taşır!
Hatta bazıları taşımaya gerek duymaz, bir kenara bırakır!’
Ayfer Hanım bundan sonra, ‘Biraz Anlayış Yeter!’ başlıklı yazım için de şu yorumu yapmış:
‘İnşallah insafa gelirler ihtiyacı olan bu hastalara kulak verirler!’
Yazımda elektrik zamlarından ve elektrikle 24 saat aralıksız çalışan oksijen cihazını kullananların sıkıntısını anlatmıştım.
Şu anda da televizyon haberlerinde beş dakikadır esnafla yapılan söyleşiler var.
Hemen herkes gelen elektrik faturalarından şikâyetçiler…  
‘Herhalde bu iktidar, kent yaşamını da ‘ormanda hayata’ döndürmek istiyor.
Odun bedava, bir lamba ile aydınlık sağlanabilir, çamaşır kazanda kaynatılarak yıkanır!’ diye düşünüyor…
Bu düşünce de gerilerde kaldı…
Şarkılar bile değişti…
‘Biz gideriz ormana’ çocuk şarkısının sözleri dünyada değiştirildi, bunun farkında ve bilincinde bile değiller…
Değişimden, gelişimden haberdar değiller…’ diyerek güzel örnekler veren Sevil Dokuzer, ‘Şehir için herkesin bir görevi olmalı’ diyerek konuyu önemli bir noktaya, ‘kentsel dönüşüme’ getiriyor.
Tabii ki bu konuda, başkanların, meclis üyelerinin, teknik insanların, yani mimar ve mühendislerin de yapacakları var.
Özellikle Amerika ve bazı gelişmiş Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yeni binaların projelerinde ayrıca ‘yük asansörü’ de olmalı…
‘Duyarlı’ olduğu kadar kentin sorunlarına sahip çıkan Sevil Dokuzer’in verdiği bir örnek de şu:
 ‘… Kapıyı açtım, bir de baktım ki; benim üstümde oturan komşum bir koltukta… İki genç adam, bir de bir kızımız, aşağıya indirmeye çalışıyorlar…
‘Aman yavaş!’ diyorlar…
Komşumun ayağı kırılmış ve gelen ambulansın hemşiresiymiş, biri de yardımcısıymış ama onlarda indirememişler…
İyi ki dükkânların açık olduğu zamana rastlamış, esnaf yardıma gelmiş… 
Düşünebiliyor musunuz?
Bu üzücü olay ya da bir benzeri gece olabilirdi!
Dükkânlar kapalı olabilirdi!
Yalnız yaşayan bir insan olabilirdi!’
Bir başka örnek, yine Sevil Dokuzer’den:
‘Maalesef Çeşme’de de aynı şeyi yaşadım!
Komşum emes hastasıydı ve gelen ambulans şoförü ‘İki adam bulun!’ dedi.
İki genç hemşire kızımız gelmiş ikinci kattan indirmeye çalışıyorlar…
Gecenin o saatinde yardım edecek adam nereden bulacaksın?
Ambulans geliyorsa böyle durumlarda mutlaka iki de erkek görevli olması lazım!
Peki bu olur mu?
Bunu yetkililer düşüne dursun!
Mutlaka ve mutlaka yeni yapılan binalarda bir de yük asansörü şartı olmalı…’
Sevil Dokuzer Hanımefendi, ‘üçüncü ya da dördüncü kattan itibaren değil, zeminden itibaren, hem basamaksız bina yapılmalı hem de insan ve yük asansörlü…’ diyor ve ekliyor;
‘Lütfen bu önemli istek ve dileği yetkililere, belediye başkanlarına, milletvekillerini iletiver…’
Bu sorun taşınmalarda ve eşya yenilenmelerinde de ortaya çıkıyor.
Nakliyeciler kendilerine göre ‘dışarıdan merdiven asansör’ sistemini bulmuşlar.
Ama hiçbirinde gerekli önlem alınmıyor.
Söyledikleri şu:
‘Polisten izin aldık!’