Sevgili okuyucularım, asrın pandemisi ikinci yılını tamamladı. Tüm dünyada değişen yaşam tarzı, bozulan ekonomiler, pandemiye bağlı ölümler herkesi derinden etkiledi. Bizde de neredeyse her ailede Covid-19 a bir kenarından dokunan, hatta kayıplar yaşatan bir seyir izledi, izliyor... Daha önce yazmıştım, eşimin dayısı iki Çin aşısına rağmen koronaya yenik düşmüştü.

***

Başlangıçta, ne olduğu anlaşılana kadar tüm dünyada büyük kayıplar yaşanmaya başlanınca, ciddi bir kapanma, izolasyon, karantina uygulanmaya başlandı. Güçlü devletler vatandaşlarına ve stratejik kurumlarına, şirketlerine bu kapanma dönemlerinde ciddi maddi destekler sağladılar. Bizde ne olduğunu anlatmama gerek yok, hepimiz yaşayarak gördük... Türk Tabipleri Birliği, pandeminin başından beri vaka sayılarının olduğundan az gösterildiği savını, pandeminin kötü yönetildiği iddiasını defalarca ileri sürdü. Sürece dahil edilmemesini eleştirdi ama karşılığında sürekli topa tutuldu.  Elbette ki istatistik bilimi ile uymayan vaka ve ölüm sayıları dış ülkelerin ve DSÖ’nün dikkatinden kaçmadı. Bize sert karantina tedbirleri uygulandı. Son omikron varyantı ile pandemi tekrar tırmanışa geçince komşumuz Bulgaristan evvelki gün sınırlarını bize kapattı.

***

Pandemiye karşı çözüm olarak aşılar süratle geliştirildi. Aşılarla birlikte komplo teorileri ve aşı karşıtlığı da tavan yaptı. Hala daha tüm dünyada süregeliyor. Ancak bilimsel veriler aşıların bulaşmayı tam engellemese bile yoğun bakım ihtiyacını ve ölüm oranlarını ciddi şekilde düşürdüğünü gösteriyor. Tüm dünya mRNA ve viral vektör aşılarına yönelirken, bizde Çin’in klasik ölü virüs aşısının uygulanması da ayrı tartışma konusu. Bazı doktorlarımıza göre doğru karar ama koruyuculuğunun çok düşük olduğu da bir gerçek. Üstüne Alman  mRNA aşıları olmaya başladık. Ancak toplumsal bağışıklığı sağlayacak sayılara bir türlü ulaşamadık. Yıl başında bazılarımız için 5. Aşılar açıldı.

***

Sözcü gazetesinde çıkan bir habere göre tüm toplumun aşılandığı İsrail’de aşılara rağmen omikron varyatının bulaşması engellenemiyor. Ancak aşılılarda hastalık hafif, bazen sessiz geçerken aşılar yoğun bakım ihtiyacını ve ölüm oranlarını cidden düşürüyor. Karakteri değişen virüsün yeni varyantları için, yeni aşılar gündemde. Tüm dünyada bulaşmayı engellemek için korunma tedbirleri arttırılırken bizde ne oldu? Bilim kurulu, hastaların tespitinde en önemli araç, PCR testi zorunluluklarını azalttı. Elbette test sayısı azalınca vaka sayıları düşük görünecek, test başına 3 dolar da kar edilecek. Ama buradan bir başarı öyküsü çıkmaz. Zaten bazı kaynaklardan öğrendiğime göre filyasyon işlemleri de artık ciddiyetsiz şekilde yapılıyor.  

***

Son veriler vaka sayılarının ikiye katlandığı 10 il arasında İzmir’i de gösteriyor. Hafif geçiyor, bana bir şey olmaz diye aldanmayın, maske-mesafe-hijyen kurallarını ihmal etmeyin. İhtiyacınız olduğu zaman yoğun bakımlarda yer bulamama sıkıntısı yaşayabilirsiniz. Artık pandemiden herkes sıkıldı ve yoruldu, normale dönmek için herkes can atıyor. Hastalık yapma özelliği azalan ama feci hızda yayılan omikron varyantı inşallah varyantların sonuncusu olur diye temenni ediyoruz. Geçen yüzyılın pandemisi 50 milyon kişiyi öldüren İspanyol nezlesinin 4 yıl sürdüğünü unutmayın. Bu büyük salgın da geçecek ama “saldım çayıra, Mevla'm kayıra” yöntemleri ile değil. Siz siz olun, korunma tedbirlerine uyun, kalabalık, kapalı yerlerden uzak durun, aşılarınızı olun. Bakalım zaman bize neyi gösterecek...