Kanser Haftası'ndayız (1-7 Nisan). Radyo, televizyon konuşmaları, gazete yazıları genelde önleme / korunma / erken tanı ağırlıklı. Üniversitelere bağlı kanser araştırma merkezleri / onkoloji enstitülerinin haftaya özel beyanları da aynı. Böyle de olmalı. Öncelik kanseri önleme / kanserden korunma olmakla birlikte erken tanıyla zamanında uygun tedaviyi de önemsemek gerek. Kanserden ölümler çoğunlukla geç kalmaktan, metastaz yani yayılmalardan, kaynaklanıyor çünkü. Dokuz Eylül Üniversitesi Onkoloji Enstitüsünün bu yıl için hazırladığı afiş de korunmaya dayalı. Afiş aynen şöyle: Kanser Hastalığına Karşı Artık Daha Bilinçliyim. Çünkü: 1.Sigara içmiyorum; 2.Alkol kullanmıyorum; 3.Fiziksel olarak hareketliyim; 4.Fazla kilolu ya da obez değilim; 5.Dengeli ve sağlıklı besleniyorum; 6.Fazla güneş ışığından korunuyorum; 7.Sağlıklı cinsel davranışlarda bulunuyorum; 8.Enfekte kan bulaşmasına karşı önlem alıyorum. Bunlar toplumda bireysel bilinci oluşturmak ve/veya pekiştirmek üzere hazırlanmış eğitim amaçlı afişler. İlk beş madde bireyin yalnız kansere karşı değil aynı zamanda diyabet, kalp-damar gibi diğer kronik hastalıklara karşı da bilinçlenmesini sağlamakta. Son madde ise özellikle sağlık çalışanları tarafından dikkate alınmalı. Virüs/ Bakterilerin sebep olduğu kanser tipleri de var çünkü.

Her kronik hastalık gibi kanseri önlemeye yönelik girişimler de ulusal düzeyde alınacak kararlarla mümkün. Yoksa bir taraftan çevreyi kirleterek toplumu mutsuz ve huzursuz eden girişimler görmezden gelinirken, diğer taraftan "şunu yap, bunu yapma" denilmesi abesle iştigal. Gördüğüne mi inanacak insanoğlu yoksa duyduğuna mı? Oysa her ikisi de birbiriyle uyumlu olmalı. Gördükleri duydukları birbirini tutmalıdır yani. Değilse hiçbir işe yaramaz verilen öğütler. Bu koşullarda olumlu davranış geliştirilemez çünkü. Ayrıca tutarsızlıklar öfkelendirerek stres verir insanoğluna. Stresle örtüşmekse başlı başına etkendir kanserin tetiklenmesinde. Vücut direncini düşürerek kanserin oluşmasına zemin hazırlar çünkü.

Ülkemizde sigaraya karşı alınan kararlı ve istikrarlı tutum önemli bir örnektir görülenlerle duyulanların bir olmasına. Kapalı alanlarda sigara içme yasağının gerçek anlamda uygulanmaya başlamasıyla sigara içmeyenler rahatlamış, sigara içenler de zaman içinde kendilerine çeki düzen verme gereği hissetmiştir. Düzenli ve sürekli eğitimler kadar denetimlerin de rolü büyüktür sigaranın bırakılmasında. Yasağa uymayan müesseselerin cezalandırılmaları yanı sıra vatandaşa yardımcı olmak üzere açılan destek hatlar (Alo 171 Sigarayı Bırakma Danışma Hattı) ve TV reklam senaryoları (görsel-işitsel eğitim) da önemli. Yıllar yılı "sigara sağlığa zararlıdır" diye yazılıp söylendi. Ancak bu söylevlere kapalı alanlarda sigara içme yasağının getirilmesi ve denetlenmesine tanıklık etmek sigara karşıtı bilinçlenmeyi daha da hızlandırdı.  Sıra obezite de. Kilo fazlalığı ve obezite ile yalnız kalp-damar, diyabet değil özofagus (yemek borusu), kolon-rektum (kalın barsak) böbrek, endometrium (rahim içi zar), meme kanserleri arasında da bağlantı olduğu biliniyor artık.

Ülkemizde yeterli dengeli beslenme ve fiziksel aktiviteyi teşvik eden eğitsel afişler, TV reklam senaryoları, danışma hatlarına yönelik uygulamalara söylenecek laf yok. Hepsi birbirinden güzel girişimler. Ancak, aynen sigara yasağında olduğu gibi, özellikle büyüme gelişme çağında çocuk ve ergen yaş grupları için "fast-food" denilen hızlı beslenme alışkanlığını denetleyecek girişimlere de gereksinim var. Bu tür besinlerde kullanılan katkı maddelerinin vücuda zararı şişmanlatıcı özellikleri nedeniyle bir kat daha artmakta. Üstelik oluşan yağ hücrelerinin geriye dönüşü de yok.  Daha sonra kilo verilse bile "kilo almaya meyilli" unvanı baki kalıyor çünkü.

Sağlık Bakanlığı tarafından kanser haftası nedeniyle yapılan açıklamada "ülkemizde yüz bin erkekten 280'i, yüz bin kadından 172'si kansere yakalandığı, ancak doğru korunma stratejileri ile kanserlerin üçte biri önlenebileceği, çevresel etkenlerin kontrol altına alınması ile kanser görülme sıklığı azaltılabilir" denildi. Ayrıca kanserle mücadelenin önemli konularından birinin veri toplamak olduğu, toplanan kanser verilerinin kanser hastalıkları arasında önceliklerin belirlenmesine yardımcı olacağı belirtildi. Sağlık Bakanlığı'nın devam eden açıklamalarında "ülkemizde, aktif kanser kayıtçılığı Sağlıkta Dönüşüm Programı öncesinde sadece iki ilimizde yürütülmekte iken, son yıllarda yapılan çalışmalar ile 28 ilimizde aktif kanser kayıtçılığının başlatıldığı (Dünya genelinde, nüfusun %8'i aktif kanser kayıtçılığı ile takip edilirken, bu oranın ülkemizde bu yıl %70'e ulaşmış olacağı) yer aldı. Son olarak da Dünya Sağlık Örgütü'nün kurmayı planladığı 5 uluslararası eğitim merkezinden birini İzmir'e kurmaya karar verdiği bilgilerine de yer verilmiş. Bu karar hem ülkemiz hem de ilimiz İzmir için onur verici. Aktif kanser kayıt çalışmalarının İzmir'de başlatılıp yürütülmesinden sorumlu ekip üyelerinden biri olarak bu karar beni de ziyadesiyle mutlu etti. Emeği geçen herkesin eline sağlık! Sağlık Bakanlığı kanseri önleme çalışmaları arasında tütün ve obezite çalışmaları yanı sıra bu yıl Türkiye Radon Haritalandırma ve Eylem Planı ile Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Eylem Planları da hayata geçirileceğini de bildirmiştir.

Sağlık konusunda bilinçli birey, aile ve topluma ulaşılmasında anaokulundan yükseköğrenime örgün eğitimle kazanılan bilgiler önemlidir. Alt yapıyı hazırlar çünkü. Örgün eğitim yanı sıra verilecek sürekli ve düzenli sağlık eğitimlerinin de (yaygın eğitimler) önemi büyüktür. Örgün eğitimle kazanılan bilgileri, yani alt yapıyı, pekiştirir çünkü. Ancak yanlışları durdurmak üzere alınacak önlem ve denetimler de önemlidir. Örgün ve/veya yaygın eğitimlerle kazanılan bilgilerin daha hızlı davranışa dönüşmesini sağlar. Ki, insanoğlunun yaşadıklarıyla öğrendikleri birbirini tutunca olumlu tutum geliştirmesi de kaçınılmaz olur. Ülkemizde çevre sağlığını korumaktan yana alınacak her karar, uygulama ve denetimleri vatandaşın kendine ve çevresine daha duyarlı davranmasını da sağlayacaktır elbette ki.