İnsan, değerini bilenin yanında kıymetlidir. Cumhuriyette değerini bilen için kıymetli. Geçmişi unutarak maneviyatı elden bırakmışların nasibi yoktur değerbilirlik ve sadakatten yana. Cumhuriyeti anlamaktan yana da. Bu nedenledir ki Cumhuriyet 100. kuruluş yılında da kadri kıymetini bilenlerle mutludur. Bilecek olanlarla da payidar kalacaktır.  

Cumhuriyeti kurmak kolay olmadı. La Fontaine’in “Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez” dediği gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde dikenli yollar aşılarak kuruldu Cumhuriyet. Asker, sivil, yaşlı, genç, erkek, kadın her kesimden insan dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın açlık, yokluk gözetmeksizin savaştı. Yeri geldi can verdi. Yeri geldi sakat kaldı. Ulusal bağımsızlığımız uğruna. Salt bu nedenlerle değerbilirlik ve sadakat gerektirir Cumhuriyet. Cumhuriyeti kuran kadar kurulmasında ve yaşatılmasında emek verenlere de.

Cumhuriyet; siyasi gücün halk ve temsilcileri tarafından paylaşıldığı devlet yönetim biçimidir. Monarşi, Oligarşi ve Teokratik yönetim biçimlerinden farklıdır. Monarşide tek bir kişi sorumludur devleti yönetmekten. Oligarşide seçkinler sınıfı. Teokraside siyasi otorite yerine dini otorite organları. Cumhuriyetin kurulmasıyla çağdaş, modern bir devlet yaratıldı. Kişisel egemenliğe son verildi. Millet egemenliği ilan edildi. Ümmet toplumundan millet toplumuna, teokratik devlet yapısından laik devlet yapısına geçildi. Din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı. Tüm yurttaşların fikir, inanç ve ibadet özgürlükleri korunarak ayrıldı. Kadında insandır dendi. Seçme ve seçilme hakkı verildi.

Ben bir Cumhuriyet kadınıyım. Cumhuriyet sevdalısıyım aynı zamanda. Sözde değil özde sevdalı. Çocukluğumda öğrendim Cumhuriyet ve değerlerini. Gençliğimde sindirdim öğrendiklerimi. “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir” diyen Atatürk’ün gençliğe hitabesinden yola çıkarak sindirdim. Erişkinliğimde ise anlatan öğreten ben oldum. Önce evlatlarıma. Sonra da öğrencilerime anlatmaya öğretmeye çalıştım. Bana Cumhuriyet sevdasını aşılayan değerbilir soy aileme, sevdamın büyümesine vesile olan değerbilir okullarım, öğretmenlerim ve yöneticilerime müteşekkirim. Manisa’nın Kula ilçesindeki Zafer ilkokulunun, İzmir’in Hatay semtindeki Necati Bey ilkokulunun, İzmir’in Köprü semtindeki Özel Türk Kolejinin Cumhuriyete dair anlattıkları öğrettiklerinden gayrı gündüzü ayrı güzel, gecesi apayrı güzel Cumhuriyet kutlamalarıyla unutulmaz yerleri vardır aklımda, kalbimde. Aradan yarım asır geçse de halen ezberimdedir kolej marşımız: “En hakiki mürşit ilimdir bize. Yüce Atatürk’ün izindeyiz biz. Hepimiz bağlıyız vazifemize. Yaşasın var olsun Türk Kolejimiz. Ey vatan! Ey millet! Sen güven bize. Yarına hazırız. Hazırız size”. Okulumuz kurucusu, Cumhuriyet sevdalısı eğitimci Merhum Bahattin Tatış beyefendinin isteğiyle 1950 yılının 15 Kasımında okulun müzik öğretmeni Dündar Alpman tarafından yazılmış bestelenmiş. Böyle bir okulda okunur da Cumhuriyet sevdası pekişmez mi insanın.

Atatürk demek Cumhuriyet demek! Cumhuriyet özgürlük, eşitlik, aydınlık gelecek, barış içinde yaşamak demek. Birlik ve beraberliği bozmaktan yana girişimleri ötelemek defetmek, savaş çanları çalmaktan geri durmayan dünyalıyı susturmak durdurmakta demek. 
Bu nedenledir ki gereğine inandığım tek ve en önemli değerdir Cumhuriyet. Cumhuriyet ile yönetilmekten vazgeçmemek. Cumhuriyeti koruyup kollamak, Cumhuriyeti kuran, yaşatan, bu yolda canını feda etmekten çekinmemiş asker, sivil tüm ecdadımızı unutmamak ve unutturmamakta aynı zamanda. 

Cumhuriyetimizin 100.yılı kutlu olsun! Nice yüzyıllarda ve her daim Türkiye’min yüzü Cumhuriyet ile gülsün.