Özel Türk Koleji'ne başladığım yıllarda ki, bugünden düne tam tamına kırk yedi yıl öncesi, din derslerine katılmak zorunlu değildi. Sınıfımız Müslüman, Hıristiyan ve Musevi karışık olmasına rağmen tam kadro can kulağıyla dinlerdik öğretmenimizi. Öğretmenimiz "Allah bir" diyerek başlar, huşu içinde dinletirdi dersini.

Her ne kadar müslüman doğsam da müslüman olduğumun bilincine önce aile bireylerimle vardım. Daha sonra da din dersleri aracılığıyla okullarda öğretildi. Çok şanslıydım ki, dinden ve inançlardan hep sevgiyle söz edildi. Allah korkusuyla hiç tanışmadım. Allah'ı severken insanları, hayvanları, bitkileri de sevmeyi öğrendim. Hatta canlı, cansız ayırmaksızın her şeyle birlikte sevdim dinimi. Ancak Allah korkusuyla tanıştırılanlara şahit olmadım değil. Şunu, bunu yap ya da yapma ki, Allah da seni taş etmesin misali. Çocuk aklıyla düşününce Allah'ın kendisine taş yapacak bir güç olarak tanıtılması ne kadar ürkütücü değil mi?. Bir o kadar da yanlış tabii.

Dinimin yanı sıra en önemli saydığım bir şey daha öğretildi bana; insanı insan olduğu için severken erdemli insanı bir o kadar da saymam gerektiği. Yaşayarak da öğrendim, insanın ve yaşamın anlamının erdemli olmaya dayandığını. Hatta ahlaki doğruluğun da önce erdemli olmayı gerektirdiğini. İnsan erdemli olmayınca özü, sözü bir olmuyor. "Allah bir" dediğinden başka lafı doğru demediği gibi dediğini de yürekten demiyor belli ki. Yaşamın temel amacı bir tatlı huzur almaksa, önce huzur vermek için erdemli olmak gerek. Erdemli olmak için de bilgilenmek gerek. İnsan bilgilendikçe asalet kazanıyor. Ruhu asil insan her tür sevgiyi daha derinden hissettiği gibi hissettiriyor da..

Yanlışı düzeltmek zordur. Bu nedenledir ki, insana hayatı öğreten önce aile bireyleri daha sonra da öğretmenler herkesten önemli. Onlar erdemli insanlarsa mesele yok. Her konuda olduğu gibi din konusunda da çocuklara sevgiyle yaklaşacaklar, yaklaştıkları gibi de davranacaklardır. Erdemli insan korkutarak ürküterek öğretilen her şeyin insanı 'mış' gibi davranmaya iteceğinin bilincindedir çünkü.