Koskoca bir yılı daha geride bırakıyoruz acısıyla, tatlısıyla... Ancak 2011'e ne tarafından baksanız acılar çoğunlukta ne yazık ki. Terörle şehit verdiklerimiz, depremle yitirdiklerimiz, töre cinayetlerine koca şiddetine kurban verdiklerimiz, kadınlara, çocuklara taciz, tecavüz... Say, say bitmez ne kötü! Oysa yaşamak istemez miydik güzelliklerin çoğunlukta olduğu bir dünyayı? Ne hikmet keramettir bilinmez, rahatsız ediyor  insanları iyilik, doğruluk. Dünya artık kötüler dünyası oldu kötülükleri yanlarına kar bırakıldıkça. Besbelli! Hani neredeyse "iyi niyet sorgulanır oldu" desek yalan olmaz. Hatta giderek unutturulmaya da çalışılıyor belli ki. Ancak nereye kadar? Gün gelecek bu da bitecek. Sıkılıp, yorulacaklar kötülüklerinden. Yaş kemale erince ebu muslim horasani olup, pes etmek bile var bu yorgunluğun getirisinde. Ki, istisnalar hariç çoğu insan yine, yeni, yeniden ihtiyaç hissettiği güzellikler için mücadele edecek. Sevmeyi sevilmeyi, anlamayı anlaşılmayı isteyecek eninde, sonunda. Kötünün getirisi de kötülük, götürüsü de... Boşa söylenmemiş "iyiler iyilikte kalsın, kötülere kendi belası yetiyor" diye.

Konuya istinaden bir hikaye paylaşmak istedim siz değerli okuyucularımla.

"Eski Roma'nın ünlü generallerinden birinin eşi dünya güzeli bir kadınmış. Kültürü, neşesi, ev sahibeliği üslubuyla benzeri güç bulunur şahane kadın. Boşanacakları haberi çıkmış. Bütün Roma bu haberle çalkalanıyor. Yakın arkadaşları bir cesaret konuyu açmışlar:
- Eşin Roma'nın en güzel, en beğenilen, gıpta edilen kadını, diye başlamışlar. Lafı birbirinin ağzından alarak dakikalarca övdükten sonra, sormuşlar. Nasıl olur da ondan ayrılmayı düşünebilirsin?
General bacağını uzatarak:
- Çizmemi beğendiniz mi önce onu söyleyin bana, demiş.
Çok güzel demişler...
- Tay derisinden yapılmıştır. Sicilya'nın en marifetli çizmecisi tarafından, kendi eliyle, benim için yapılmıştır. Bir benzerini bütün Roma'da bulamazsınız.
- Belli, demiş arkadaşları. Benzersiz derken de haklısın. Ama bunun, sorumuzla ne ilgisi var?
Arkadaşlarının merakını iki kelimeyle gidermiş general:
- Ayağımı sıkıyor...

Anlaşılan o ki, insanın sorunlara tahammülü bir yere kadar. Sorunlar nasır tutmadan çözmekse en doğrusu. Ancak en önemlisi kalıcı çözümler üretmek. Geçici çözümlerle hem vakit kaybediliyor hem de yolda kalınıyor. Bunlarda ister istemez kötülerin yol göstericisi oluyor ne yazık ki. Bana kalırsa 2012 ve sonrası için ivedilikle şu sorulara yanıt bulmakta yarar var. Terör neden bitirilemiyor? Deprem neden ölümlere sebebiyet veriyor? Töre cinayetleri neden durdurulamıyor? Koca şiddeti yanı sıra kadınlara, çocuklara taciz ve tecavüzlerin önüne neden geçilemiyor? Sağlık ve eğitim konularına da eğilmek gerek. Ancak "olmaya cihanda bir nefes o da sıhhat gibi" denilmişse bir kez öncelik her zaman sağlıktan yana olmalı tabi. Olmalı ki, hayata tutunup, sorunlarla mücadele edebilelim. Kötülükleri bir bir defedebilelim.