Sınıf yönetiminde ve sınıfın başarısının artmasında en önemli unsur öğretmendir. Öğretmen ve öğrenci arasında kurulacak olan doğru iletişim sınıftaki bireylerin daima önünü açar ve hedeflerine varmalarını kolaylaştırır. Thomas Gordon, 'Etkili Öğretmenlik Eğitimi' adlı kitabında öğretmen öğrenci ilişkisinde öğretmenin yaptığı hatalardan bahseder. Kitabında iletişimin 12 engeli aşağıdaki gibi verilmiştir:
1.  Emir vermek- yönlendirmek,
2.  Uyarmak, gözdağı vermek,
3.  Ahlak dersi vermek,
4.  Öğüt vermek, çözüm ve öneri getirmek,
5.  Öğretmek, nutuk çekmek, mantıklı düşünceler önermek,
6.  Yargılamak, eleştirmek, suçlamak,
7.  Ad takmak, alay etmek,
8.  Yorumlamak, analiz etmek,
9.  Övmek, aynı düşüncede olmak, olumlu değerlendirme yapmak,
10. Güven vermek, desteklemek, avutmak, duygularını paylaşmak,
11. Soru sormak, sınamak, sorguya çekmek, çapraz sorgulamak,
12.  Sözünden dönmek, oyalamak, alay etmek, şakacı davranmak, konuyu saptırmak.
 
Bu 12 madde neden engel olarak tanımlanmıştır? Çünkü öğrencinin öğrenmesini engelleyen sorunların çözümünde gerekli olan iki yönlü iletişimi yavaşlatır, engeller ya da tümüyle yok eder (Gordon, 1993). Bu 12 iletişim engeli sonucunda sorunun nedeni tam olarak anlaşılamamakta, problem davranış gerektiği gibi ortaya konamamaktadır. Ayrıca öğretmenin öğrenciye bu tarz yaklaşımları öğrencinin kendisini olumsuz değerlendirmesine kendini kötü ve değersiz hissetmesine yol açar.
Çoğu öğretmen sorunlarla karşılaştığında ne yapacağını bilemez. Öğrenci sorunun okula getirilmesi kaçınılmazdır ve getirildiğinde öğretimi olumsuz yönde etkiler. Bazı öğretmenler öğrenci sorunlarıyla ilgilenmekte isteksizdir, öğrenci sorunlarıyla ilgilenmenin görevi olup olmadığı konusunda şüpheleri vardır. Bazı öğretmenler ise sorunun rehber öğretmenler tarafından çözülmesi gerektiğini düşünür.  Oysa öğrenciler ne sebeple olursa olsun güvensizlik duyduklarında, psikolojik gereksinimleri karşılanmadığına, sevilmediklerinde,  kendilerini değersiz,  gergin ve yalnız hissettiklerinde çalışma istekleri kalmaz (Gordon, 1993). Böyle zamanlarda öğretmenin tüm çabaları boşa gider.
Ünlü düşünür John Dewey'e göre; en önemli pedagojik yanlışlardan biri bireyin sadece okulda gördüğü konuları öğrenme çabasından ileri geldiğini savunan görüştür. Ona göre ikinci dereceden önemli görülen, öğrencinin psikolojik gereksinimleriyle ilgili ihtiyaçlar bazen bir tarih ya da coğrafya öğreniminden daha önemli olabilir. Öğrencinin sorunlarının çözülmesiyle kazanılan davranışlar bireyin gelecekteki davranışlarının temelini oluşturur (Yavuzer, 1999).
Etkin dinleme sorunların çözümünde en etkili yöntemlerden biridir. Etkin dinlemeyi gerçekleştirmek için (Gordon, 1993):
A.     Öğretmen öğrencinin kendi sorunu çözebileceğine içten inanmalıdır.
B.     Öğretmen öğrencinin duygu ve düşüncelerini kabul edebilmelidir.
C.     Öğretmen duyguların genelde geçici ve anlık olduğunu bilmelidir. Etkin dinleme öğrencinin duygudan duyguya atlamasına ve duyguların boşaltılmasına, açığa çıkmasına yardımcı olur.
D.     Öğretmen öğrenci sorunlarının çözülmesi gerektiğine inanmalı ve bunun için vakit ayırmalıdır.
E.     Öğretmen sorunu olan her öğrenci ile birlikte olmalı ama kendi kimliğini de korumalıdır. Öğrencinin sorunu kendi sorunu gibi hissetmeli ama kendi sorunu olmasına izin vermemelidir.
F.     Öğretmenler öğrencilerin sorunlarını paylaşmak ve konuşmaya başlayabilmek     için zorlanabilirler. O zaman öğrenciye bunu açıkça  söyleyip başka bir kişiyi  önermelidirler.
G.    Öğretmenler öğrencilerin sorunluluğunun gizliliğine saygı  duymalıdır. 

Etkin dinleme öğrencinin sorun çözmesine yardımcı olur çünkü yöntem öğrencilerin konuşmasına yardımcı olmada başarılıdır ve öğrencilerin içlerini dökmelerine, yüksek sesle düşünmelerine, sorunlarını çözmelerine yardım eder. En önemlisi etkin dinleme sorunu çözümleme ve çözme sorumluluğunu öğrencide bırakır.