Siyaset demiştik

İstesek de istemesek de bir şekilde dalıyoruz içine.
Hatta bazen öyle oluyor ki dostlar dahi görüş ayrılıkları nedeniyle karşı karşıya ağız dalaşına girebiliyorlar.
Bunun nedeni demokrasiyi içselleştirememek mi yoksa tartışmayı bilememek mi?
Kanımca hepsi doğru.
Geçtiğimiz haftadan bir örnekle bazılarının demokrasi anlayışına bir göz atalım.
CHP olağan kongresinde Etimesgut ilçe başkanlığına seçilen Sayın Cemal Emir kürsüde konuşuyor.
“Bu ceberrut adamı bu ülkenin başından atacağız. Bir daha onun gibi gelmesin diye de onların kökünü kazıyacağız.”
Kim bu Ceberrut dediği adam? Bu ülke vatandaşlarının demokrasi kuralları gereği oylarını kullanarak %52 ile iş başına getirdiği Sayın Cumhurbaşkanı.
Devam ediyor başkan
“Bir daha onlar gibi gelmesin diye de onların kökünü kazıyacağız.”
Kökleri kazınacak olanlar kimler?
Bu ülkede %50 lere yakın oyla iktidara gelen AK Parti’ye oy verenler.
Kimin kökünü nereden kazıyorsun, hangi gerekçe ile AK Partiye oy veren vatandaşların CHP’ye oy veren vatandaşlardan ne farkı var, onlarda bu ülke için çalışıyor-çabalıyor, gerektiğinde şehit oluyorlar.
Öyleyse bu öfke neden?
Sözlerini de tam bir “demokrasi aşığı” gibi sonlandırıyor.
Bizim bir sloganımız var 'Korkmayacağız, yılmayacağız, susmayacağız' diye... "Korkutacağız, yıldıracağız, susturacağız"…
Tam bir kabadayılık örneği.
Böyle bir demokrasi anlayışı nerede var sorarım size!
Korkutmak, yıldırmak hangi demokrasinin özelliklerinden?
Bizim bildiğimiz demokrasilerde vatandaşlar siyasi partileri yaptıkları, yapacakları, plan ve projelerine göre değerlendirirler sonra da seçim sandığında tercihlerini gösterirler.
Ama iş vatandaşı, seçmeni susturmaya, yıldırmaya gelince bu demokrasilerde olmaz. Bu başka rejimlerin işidir.
Kökünü kazıdığınız karşıt görüşteki vatandaşlardan sonra sizden olanlarla kuracağınız reim demokrasi mi olacaktır yoksa...
Kaldı ki meydanlarda her türlü özgürlükten bahseden siz değil miydiniz?
Yoksa yalancıktan mıydı o meydanları inletmeler?
İşin ilginç yanı aynı kişilerin başkalarını; ayırımcılık yapıyor, ötekileştiriyor diye suçlaması.
İyi de, herkes sizin istediğiniz ya da işinize geldiği gibi konuşmak, oy vermek zorunda mı?
Korkutmak, kendi çıkarlarınız doğrultusunda birilerini tehdit etmek sizin demokrasi anlayışınızın bir ürünü müdür?
Doğal olarak bu sözlerim sadece CHP’nin Etimesgut ilçe başkanına değil, bu doğrultuda hareket eden kişi, grup, siyasi parti, kim olursa olsun herkesedir.
İyi biliyoruz ki, kişilerin ifade, siyasi ve vicdani özgürlükleri olmadan, güvence altına alınmadan, karşıt görüşlerin siyasetten kazındığı bir ortamda demokrasiden bahsetmek olası değildir. Umarım partinin yetkili organları da Etimesgut İlçe Başkanına Sayın Kılıçdaroğlu’nun ‘Demokrasi Yürüyüşü’nün ne anlama geldiğini anımsatırlar.
Demokrasi kişilerin görüşlerine saygı üzerine inşa edilir. Kurumlar ve kurullar buna göre belirlenir.
Verdiğim örnekten yola çıkarak sadece muhalefetteki kişi ve siyasal hareketlerin bu ayırımcılığı, yanlışı yaptığını düşündüğüm sanılmasın, her iki mahallede de bu işten çıkar sağlayan, medet uman kişi ve kurumlar mevcut.
Bazen içimden ‘ah be demokrasi ne biz seni anlayabildik nede sen bizi’ demek geliyor.
Asıl konumuza giremedik yine. Ünal Bey’in incilerinden bahsedecektik ne yapalım bir dahaki yazıya kalsın.