İl başkanlarının milletvekili adayı olmak için istifa etmeleri sonrası İzmir’de muhalefetin iki büyük partisi yeni bir İl Başkanı arayışına girdi. Dolayısıyla her iki partide de cadı kazanları hemen kaynamaya başladı. Doğrusunu isterseniz kazanlar öylesine fokurduyor ki sesleri taaa Ankara’dan duyuluyor. Ama bunun tersini yani kazanlar Ankara’da kaynamaya başladı demek daha doğru olabilir.

Geçen yazımızda İYİ abileri yazmıştık.
Dedikodular tüm engelleri aşınca doğal olarak bize değin ulaştı, bizde bu kez yoldaş abiler ile ilgili duyduklarımızı yazalım dedik.
Şu gerçeği önce belirtmek gerek: Deniz Yücel’in istifasının CHP için anlamı nedir?
Bu sorunun yanıtı İzmir gazeteleri köşe yazarları hatta örgütün azımsanmayacak bir kısmı için adeta ağız birliği etmişçesine birbirine çok benziyor.
“CHP Üzerindeki atalet yok olacak, CHP en kötü ihtimalle Yücel’den bir tık daha iyi bir il başkanı ile seçimlere gidecek.”
Gelelim adaylara.
İçlerinden birkaç kişiyi tanırım. Gerçekten CHP’ye hareket getirecek isimler.
Aytekin Tunus, Çağdaş Kaya, Özcan Durmaz, Olgun Atilla.
Bana kalsa daha eski isimleri de saymak isterim: Sinan Karamustafaoğlu, Musa ÇAM, Mehmet Ali Çalkaya gibi.
Ama siyasetin gençlere bırakılması gerektiğine inananlardanım. Her ne kadar değerli bir vekilimiz Sayın Çalkaya’yı işaret etse de.
Elbette o veya bu isim olsun deme hakkımız yok. Parti örgütü zaten bu isimleri tanıyor. Yeteneklerinin farkındalar. Kitleleri özellikle bu seçim döneminde kim gerçekten seferber edebilir iyi bilirler.
Bildiğimiz kadarı ile Çağdaş Kaya CHP içerisinde gençlik kollarından bu yana pişmiş, olgunlaşmış bir isim, kitlelerle bağları iyi. Belki de rahmetli ustası Bektaş GÜL’den aldığı bir güç.
Aytekin Tunus, oturaklı, donanımlı, sözü dinlenir, kendini her geçen gün daha da geliştiren bir isim.
Özcan Durmaz: Kongrede il başkanından çok daha fazla oy alarak Parti yönetimine girmiş bir isim. Aliağa’da ki başarıları hiç azımsanmaz.
Olgun Atilla; Başkan Kocaoğlu’nun kazandırdığı bir isim. Bornova’da başarılı bir başkanlık dönemi geçirdi, ama onu başkanlığa getirenlerin gözden düşmesi ile o da göz ardı edilmişti.
Yeni Başkan’ın yönetim içerisinden seçilmesini isteyen ekip olduğu kadar, dışarıdan olmasını isteyenler de var. Ama Genel Merkez’in son kararı vereceği düşünülürse herkes potansiyel aday sayılır hatta ismi hiç geçmeyen biri dahi il başkanı olarak atanabilir.
Kimin kimi desteklediğine dair isimlere girmek istemem. Duyduk ki son ana dek ittifak halinde olan isimler bile Ankara’ya gidince yoldaşlarına çelme atabiliyor.
Yani, Şenol Aslanoğlu isminde mutabık kalıp da Ankara’da Murat Aydın isminin öne çıkarılması gibi.
Başkan Soyer her ne kadar kendisi ile uyumlu çalışacak, yönetim içinden seçilecek bir isim arzu etse de, Ankara’dan atanacak isme de razı olmak gereğini açıklamıştı. Kim bilir belki de önerdiği ismin atanmaması halinde zor duruma düşebileceğini de düşünmüş olabilir. Elbette birçok söylenti var bu konuda biz gerçeklerin üstünün örtülemeyeceğini söylemekle yetinelim.
Sanırım birçok ismin olması, hatta şaibeli bazı isimlerin önerilmesi Parti MYK’sını da karıştırmış ki geçen toplantıda karar verilemedi; Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı İzmir’e gelmek zorunda kaldı.
Bu hafta İl başkanlığı koltuğu için karar verilmesi yüksek olasılık.
Kim kazanır bilemiyorum ama CHP içinde abiler diğer partilerden çok daha fazla.
Örgüt mü kazanır, Genel Merkez adayı mı, yoksa Sayın Soyer’in istediği mi olur?
Ama şu gerçek ki kim gelirse gelsin milletvekiliği için istia eden Sayın Deniz Yücel’i en azından partinin büyük çoğunluğu aramayacaktır.
“Yanlışları gördüğümüz halde bizi besleyen sahibimizin elini ısırmayız, çünkü çoğumuz bir şekilde onlar için çalışıyoruz.”