Zamanaşımı Kavramı: Alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeniyle dava edilebilme özelliğini yitirmesini ifade eder. İşçilik alacaklarında zamanaşımı, işçinin alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.

İşçilik alacaklarında kağıt üzerinde hesaplama yapıldığından yüksek rakamlar çıkmakla beraber iş uygulamaya gelince bu rakamların bir kısmının zamanaşımına uğradığı görülmektedir. Zamanaşımı konusunda Yargıtay’ın yerleşik kararları bulunmakta olup, dava aşamasında kısmi açılan dava miktarını yükseltirken zamanaşımını hesaplayıp, dikkate almak gerekir. Zamanaşımının başlangıcını tespit etmek davayı açarken doğru miktarı bulmak açısından önemlidir. Kimi alacaklar fesih tarihinde muaccel olurken, kimi alacaklar işçi henüz çalışıyorken hak doğmuş olduğundan muaccel olur ve zamanaşımına uğramaya başlar.

İş Kanunu M.59’a Göre: “İş Sözleşmesinin Herhangi Bir Nedenle Sona Ermesi Halinde İşçinin Hak Kazanıp Da Kullanmadığı Yıllık İzin Sürelerine Ait Ücreti, Sözleşmenin Sona Erdiği Tarihteki Ücreti Üzerinden Kendisine Veya Hak Sahiplerine Ödenir. Bu Ücrete İlişkin Zamanaşımı, İş Sözleşmesinin Sona Erdiği Tarihten İtibaren İşlemeye Başlar” Demektedir. Buna Göre, Yıllık Ücretli İzin Alacağında Zamanaşımı Süresi, Diğer Alacaklardan Farklı Olarak İş Sözleşmesinin Sona Erdiği Tarihten İtibaren İşlemeye Başlayacaktır. Ancak, 25.10.2017 Tarihinde 7036 Sayılı Kanunla İş Kanunu’na Ek 3. Madde Eklenerek, Yıllık Ücretli İzin Alacağının Beş Yıllık Zamanaşımı Süresine Tabi Olacağı Belirtilmiştir. Sonrasında Eklenen Ek Maddeye Göre De Bu Sürenin 25.10.2017 Tarihinden Sonra İşten Çıkanlar İçin Uygulanacağı Belirtilmiştir.
2017 yılında getirilen düzenleme akabinde kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti gibi işçilik alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresinin 5 (beş) yıl olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da zamanaşımı süresinin iş akdinin feshinden itibaren işlemeye başlayacak olduğudur. İşçinin ücret alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresi de 5 (beş) yıl olarak belirlenmiş olmakla birlikte, burada zamanaşımı süresi bahse konu ücret hakkının muaccel olması ile başlayacaktır.

Mevzuat
Ücret ve Ücretin Ödenmesi , Madde 32- …Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi 5 (beş) yıldır.
4857 Sayılı İş Kanunu:
Zamanaşımı Süresi
Ek Madde 3- İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti ve aşağıda belirtilen tazminatların zamanaşımı süresi 5 (beş) yıldır.
a) Kıdem tazminatı.
b) İş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat.
c) Kötüniyet tazminatı.
d) İş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat.
Kararlar
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/999 E.,  2019/1049 K. : “…. İş Kanununda, gerekse Borçlar Kanununda, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir.Uygulama ve öğretide kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına ilişkin davalar, hakkın doğumundan itibaren, eski 818 sayılı Borçlar Kanununun 125 inci maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi tutulmuştur. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146 ıncı maddesinde de genel zamanaşımı 10 yıl olarak belirlenmiştir.

Tazminat niteliğinde olmaları nedeni ile sendikal tazminat, kötüniyet tazminatı, işe başlatmama tazminatı, 4857 sayılı İş Kanununun; 5 inci maddesindeki eşit işlem borcuna aykırılık nedeni ile tazminat, 26/2 maddesindeki maddi ve manevi tazminat, 28 inci maddedeki belgenin zamanında verilmemesinden kaynaklanan tazminat, 31/son maddesi uyarınca askerlik sonrası işe almama nedeni ile öngörülen tazminat istekleri on yıllık zamanaşımına tabidir. Bu noktada, zamanaşımı başlangıcına esas alınan kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hakkının doğumu ise, işçi açısından hizmet akdinin feshedildiği tarihtir.Zamanaşımı, harekete geçememek, istemde bulunamamak durumunda bulunan kimsenin aleyhine işlemez. Bir hakkın, bu bağlamda ödence isteminin doğmadığı bir tarihte, zamanaşımının başlatılması hakkın istenmesini ve elde edilmesini güçleştirir, hatta olanaksız kılar.

İşveren ve işçi arasındaki hukuki ilişki iş sözleşmesine dayanmaktadır. İşçinin sözleşmeye aykırı şekilde işverene zarar vermesi halinde, işverenin zararının tazmini amacı ile açacağı dava da tazminat niteliğinde olduğundan on yıllık zaman aşımına tabidir.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları ise 818 sayılı Borçlar Kanununun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir. 01.06.2012 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK.’un 147. Maddesi ise ücret gibi dönemsel nitelikte ödenen alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olacağını belirtmiştir. Kanundaki zamanaşımı süreleri, 6098 Sayılı TBK 148. Maddesi gereğince tarafların iradeleri ile değiştirilemez.