Şair için bütün zamanlar şimdiki zamandır; bütün şairler aynı soy ağacındandır.
Şiir bir zaman dilimine bağlanmamalıdır; bir çağın bir örnek söylemi olmamalıdır.
Arada bir başka şairlerin dizelerini katmak gerek şiire, tırnaklayarak; şiirin evrensel ortak çağrısına, eski dilin olanaklarına kulak vermek, onları özgün halleriyle yer yer şiirinin bütünlüğüne katmak, böylece çağların bileşkesini oluşturmak gerek. Şiir tümel bir olgudur, tarih gibi, din gibi, sosyal realite gibi.
Mesela bende bir Karacaoğlan  yaşamalı, Fuzuli, Köroğlu, Nedim, Yunus  yaşamalı.
Ben şiir kervanının  arkasından yürüyen bir yolcu, benden sonra gelenlere bir yol yordam, bir ölçü olmalıyım. Mesela Cemal Süreya'yla denize bir sigara atmalıyım, Hasan Hüseyinle bıyıklarımı konuşturmalıyım; Ümit Yaşar' ı kıskandırırcasına Ayten' i sevmeliyim, bir Vera da ben bulmalıyım koca çağımda, Mevlana' ya gönül koymalıyım, dilini, defterini yırtmalıyım; Namık Kemal' de  magosa' yı, Süleyman Nazif' te daussılayı, Mansur' da hakk'ı Hüseyinde Kerbela'yı, Ahmet Arif'te mahzun resmi görmeliyim.
Şair sınırlara, doktrinlere, dinlere teslim olmalalı, Homer' den tat almalı, Shakespeare' den Hamlet çıkarmalı, Brecht' ten su vermeli barış pilotuna; Neruda' yla Kara Ada' da yaşamalı, Delia'yı tanımalı, Mayakovsli'de Lilli Birik'i...
Ben bir ayna tutmalıyım bütün çağlara; bütün zamanlara, şimdiki zamanı koymalıyım.
Her rengi solumalıyım.