Savaş, politik mi, iç güdüsel mi? İnsanlar, neden savaşırlar?

Savaşı kışkırtan ana etken "ben" düşüncesidir; ben,sahip olma, üstün olma, var olanı, güç olanı elde etme arzusudur. Sanırım herkes hayvanlar üzerinde bunu gözlemlemiştir. Canlının üç temel iç  güdüsünden biri soyunu sürdürmektir; soyun çok güçlü olanla devamı esastır; bunu belirlemek ancak kıyasıya bir kavgayla mümkündür; kazanan taraf içgüdüsel sürümü sağlayacak güç ve yetenek sahibi demektir. Beslenme konusu da çok önemli bir savaş nedenidir hayvanlar için; yemi en önce kapmak, diğerlerine kaptırmamak, kendi yaşamını sürdürmek...
Doğal eleme canlı çeşidini dengeleyen önemli bir etkendir; doğa, seçilimini insafsızca yapar; denge, kaos üzerine kurulmuştur.
İnsan en gelişmiş, aklını kullanan canlı olduğuna göre neden doğaya rağmen bir oluşum  sağlayamıyor? İnsanlık tarihi savaşlar tarihinden başka nedir? Savaşın acısı, yıkımı, külfeti ganimetinden çok değil mi?. Barış ve uzlaşı içinde dünya nimetlerini emekleriyle kazanıp bölüşmek yerine neden bu ağır sonuçlara katlanıyor insanlar?
Savaş psikoloik mi, sosyolojik mi, pedagojik mi? Devlet yöneticileri  mi savaş ister, halklar mı? Erich Maria Remarque' ın Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok romanında çok dramatik, çok düşündürücü bir bölüm var: Bir askerin karşı taraftaki bir ölü asker üzerine söyledikleri:
-Bunun da bir ailesi , sevdikleri,  dostları...vardı, benim gibi; biz niçin birbirimizi öldürüyoruz; savaşı çıkaran devlet başkanları karşı karşıya gelip savaşsalar yenenle yenilen böyle belirlense olmaz mı? Gerçek acaba öyle mi? Savaşı devlet adamları mı kıştır; yoksa savaş halkların içinde geçmişten gelen, o silinmeyen genin mi dürtüsüdür? Günümüzde birçok devlet yöneticisi halkının korkusundan barışa yanaşamıyor, korkaklıkla
suçlanıyor, seçim kaybediyor; savaş çığırtkanları ise seviliyor,kazanıyor; faşizmin bu kadar benimsenilmesinde halkların suçu yok mu?