Kıbrıslı (Kitionlu) Filozof Zenon (M.Ö. 335-263)(*) evinden hırsızlık yapan kölesini yakalamış. Dövmeye hazırlanırken, köle kendini savunmuş. 'Benim suçum yok! Hırsızlık kaderimde vardı...' Zeno  'Haklısın' demiş,  'ama kaderinde dayak yemek de var!..'

Şimdi kader kelimelerinin yerine fıtratı yerleştirin.

Başbakan'a göre eleştirinin fıtratında tekme var, tokat var, dayak var, barikat var, gözaltı var, hapis var...

Oysa Filozof Kitionlu Zenon'un temel savı sadece olumsuz bir hareketin karşılığı olumsuzluktur.

Eleştirinin olumsuzluk olduğunu bana annem babam, öğretmenlerim, okuduklarım öğretmedi. Benim için eleştiri, doğruya ulaşmanın kısa ve erdemli yoludur. Başbakan'a bunun olumsuzluk olduğunu öğreten kimdir acaba? LalaYandaşpaşa?

***

Kıbrıslı Zenon, Başbakan'ın son günlerde yaptıklarını görseydi, duysaydı, okusaydı şöyle derdi (diye düşünüyorum):

Vatandaşı dövdürdün, ona sövdürdün, hakaret ettin, aşağıladın, acımasız davrandın. Eleştirenleri cezalandırdın, kendin ile ilgili iddiaların cevaplarını vermek yerine asıl suçluların onları ortaya çıkaranlar olduğunu söyledin. Bu kadar olumsuzluğun karşılığı da olumsuzluktur...

Vatandaşından nefret eden, acılarını anlamayan, önemsemeyen ve sadece kendini ve yandaşlarını düşünen bir başbakana şöyle diyerek Zenonculuk yapalım mı?

Başbakanlığın fıtratında da bir gün bu olumsuzlukların bedelini ödemek var.

***

Zenon yaşarken onurlandıran ender kişiler dendi. Atina onu onurlandırırken Halk Meclisi'nin kararı şöyleydi:
Minaseas'ın oğlu Kitionlu Zenon, erdemle yaşadın. Yaşamında gençlere ölçülerin ve öğütlerinle örnek oldun. Onları doğru yaşama yönlendirdin.  Halk Meclisi, senin altın bir çelenkle ödüllendirilmeni ve öldüğünde Kerameikos'ta devlet hesabına bir mezar yapılmasını uygun gördü. Atinalılar arasından çelenk ve mezar yapımıyla ilgilenmek üzere 5 kişi seçilsin. Meclis yazmanı da bu kararı iki sütun halinde yazıp birini Akademia'ya (Zenon'un derslerini verdiği okul) öbürünü Leykeion'a yerleştirmeye yetkili olsun. Bu harcamayı da paylaştırsın ki, herkes Atina Halkı'nın erdemli kişileri yaşarken de, öldükten sonra da onurlandırdığını görsün...
Başbakan'ın yandaşları da, yukarıda sözü edilen erdemli yaşamla paralellik bulurlarsa, onun heykelini şimdiden dikebilirler. Ancak önemli olan onu, tarihin nasıl yargılayacağıdır!..

(*)2300 yıl önce yaşayan Kıbrıslı Zenon, eski Atina'nın ünlü filozoflarındandı. Kendisi aslen Fenikeliydi. Stoa Okulu'nun kurucusuydu. Doğa ile uyumlu erdemli yaşam ona göre tek yoldu.

Stoa'cı görüşe göre, devlet düzeni dışında ve üstünde akıl, yasa ve adalet vardı. Özgürlük, doğaya, akla ve aklın gerektirdiği etik değerlere uygun davranıştı. Erdem, doğayla uyum içinde yaşamaktı. Bütün insanlar kardeşti. Stoacılar, akıl (logos) ile uyumlu eşitlikçi bir doğal hukuktan yanaydılar. Doğada iyi şeyler,  kötü şeyler ve bir de ne iyi ne kötü şeyler yani ortalama şeyler vardı. Ne iyi ne de kötü olanı iyinin yerine koyamazdık, sadece kötünün yerine koyabilirdik. Sadece iyiye yönelmeliydik.