Nüfusu, yani dünyaya getirilecek birey sayısını, planlamakla yalnız birey ve ailenin değil aynı zamanda toplumun refahını da sağlamak mümkün. Nasıl ki, her ailenin sosyal, kültürel ve ekonomik olanakları bakabileceği sayıda çocuğa sahip olması için önemli bir kıstas ise her toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik olanakları da baş edebileceği oranda nüfusa sahip olması için önemli bir kıstas. Tıpkı nüfusunu planlayarak yaşayan ve yaşlanan ülkelerde, gelişmiş ülkelerde, olduğu gibi. 

Sınavlar peşin sıra yapıldı bu aralar. Pek çok öğrenci yerleşti üniversitelere, bir o kadarı da açıkta kaldı. Her yıl olduğu gibi. Kalmamasının bir yolu var elbette. Nüfusun planlanması. Anlatanların dilinde tüy bitti. Nüfusun azı karar, çoğu zarar misali. Çoğu hekim, hemşire ve ebe hiç vazgeçmedi anlatmaktan. Bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik halinin hangi koşullarda korunabileceğini, geliştirilebileceğini, sürdürülebileceğini en iyi bilen onlar. Ki Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlık tanımında da betimlenir bu. Sağlıklı olabilmek için yalnız bedensel ve ruhsal yönlerden değil sosyal yönden de iyilik halinde olunması gerektiği. 

Üniversiteye geçiş ve yerleştirme sınavları yanı sıra kamu personeli seçme sınavı da yapıldı. Sınav sonuçları henüz belli değil ama atama bekleyen kadro sayısına bakıldığında açıkta kalan çok olacak. Her yıl olduğu gibi. Daha birçok sınav var, tıp ve diş hekimlerine yönelik uzmanlık sınavları vesaire. Sonuç aynı. Alınan eğitimin düzeyi ne olursa olsun, meslek lisesi ya da üniversite, okuyup meslek sahibi olmak mümkün. Meslek edindirme kurslarına katılarak da yetiştirebilir insanoğlu kendini. Ancak işsizlik söz konusu olunca hiçbir şeyin anlamı kalmıyor. Maddi manevi her tür çaba yerle yeksan oluyor bir anda. Oysa işsizlik insanı delirtir. Çalışmaya niyetli insan için işkencedir işsizlik.

İşsizlik gelişmekte olan ülkelerin sorunudur genelde. Nüfus bir hayli kalabalıktır bu ülkelerde çünkü. Kalabalık nüfusla baş etmekse yorgunu yokuşa sürmek gibi bir şey. Bu nedenle sorunlar çoğu zaman göz ardı edilir. Birileri ölmeden önlem alınmaz. Alınsa sürdürülmez. Vesaire. Kadın cinayetlerinin önüne geçilemiyorsa, akıl almaz iş ve trafik kazaları yaşanıyor, kaza nedeniyle sakat kalan ya da hayatını kaybedenlerin ardı arkası kesilmiyorsa suçlu güçlü kılındığındandır. Suçlu suçu oranında ceza almadıkça suç meziyetmiş gibi algılanmaya başlar. Dolayısıyla toplumda suçlu oranı da artar tabii.

Bonzai ölümleri

Son zamanlarda madde bağımlılığına bağlı ölümlerde artış var. Bonzai ölümleri. Genç nüfus kullanıyor daha çok. İlköğretime kadar uzandıysa uyuşturucu satışı çocuk nüfus kullanıyor denilmesi daha doğru belki de. Durum vahim. Böylesi sorunlar yaşanırken sosyal iyilik halinden söz etmek mümkün değil. Bu nedenledir ki genelde mutsuz ve huzursuzdur gelişmekte olan ülkelerin toplumları.

Cumhurbaşkanı seçimine az kaldı. İsterim ki halkına güven telkin eden aday cumhurbaşkanı olsun. Güven sevgiden öte bir duygu. Gerçek sevgi ve saygının temelinde güven vardır çünkü. İsterim ki adaylar en çok kadınların ve işsizlerin sessine kulak versinler. Kadınların "boşanmayı değil, kadın cinayetlerini durdurun" diyen, işsizlerin "merhamet değil iş istiyoruz" diyen seslerini. Ayrıca her iş yerinde ancak özellikle maden ocaklarında "taşeron işçi çalıştırmaya son" diyen işçilere de kulak versinler. Cinayet, işsizlik ve kazalara dayalı ölümler durdurulsun atık.

Şiddet gördüğü için boşanmak isteyen, boşanmak istediği için öldürülen kadınlar adına boşanmaların durdurulmasını salık vermek akıl alır bir tutum değil. Kadını şiddete mahkum etmekten öte erkek şiddetini mubah kılan bir tutum. Erkeğe cesaret kazandıran bu tutumla şiddetin önüne geçilebilir mi? Oysa tam tersi, ataerkil, yani erkek egemen, toplumumuzda erkeğin insanüstü güç olmadığına vakıf olmasını sağlayacak çözümler üretilmeli. Cinsel taciz, tecavüz ve cinayetlerin son bulması, ayrıca, çocuklara, gençlere ve kadınlara verilen değerin gösterilmesine de bağlı.  

İsterim ki, adaylar, nüfusu planlamanın sorunların çözümüne temel oluşturduğunun bilincinde olsunlar. Toplumsal dinginlik nüfusun niteliğine bağlıysa nitelik de niceliğe bağlı. Eğitimli insan sayısına yani! Evde, sınıfta, iş yerinde vesaire! Sayı arttıkça kimin neyi ne kadar öğrenip öğrenemediğine kanaat getirmek, dolayısıyla bilinçli topluma ulaşmak, zorlaşır. Sorunlara yönelik cezai yaptırımlar önemli olmakla birlikte toplum bilinci oluşturmak daha da önemli. Neyin, niçin yapılması ya da yapılmaması gerektiğini öğrenen insan kolay, kolay sorun yaratmaz suç işlemez. Suç oranı düşüktür bilinçli toplumlarda. Kadına yönelik şiddet ve  cinayetler, işsizliğe bağlı intiharlar, iş kazalarına bağlı ölümler ise yok denecek kadar az.