Yine yeni yeniden o korkunç görüntüler. Anlaşılan o ki insanoğlu hislerine yenik düştüğü sürece akıllanamayacak. En kötüsü de kin ve intikam duygusuyla hareket etmek. Dün kendine yapılanlar kötü idi ise aynıları bugün başkasına nasıl yapılabiliyor ki? Canı yanmış, onuru kırılmış, ecdadı yok edilmiş ise bir milletin bunları unutmak elbet mümkün değil. Dünya unutmadı Hitler faşizmini. Aklı başında insan böylesi bir zulme alkış tutamaz. Ne dün tuttu ne de şimdi.

William Shakespeare der ki "İyi ya da kötü bir şey yoktur. Biz düşüncemiz ile iyi ve kötüyü yaratırız". Doğru! Dil, din, renk, mezhep değil insanoğlunun kötü ya da iyi oluşunu belirleyen. Ruhu. Ruhuna yön veren de aklı ve kalbi. 

Sosyal medyada gördüğüm fotoğraf beni çok etkiledi. Savaşın ortasında taşa sarılıp kalmış bir çocuk. Öylesi bir ifade var ki gözlerinde "insanoğlu daha katı" der gibi. Belli ki aklı tutuluyor, kalbi katılaşıyor kin ve intikam hisleriyle hareket edenlerin. Onca masumu öldürebilmek için de bu gerekli. Başka türlü böylesi bir zulüm yaratılamaz ve yaşatılamaz. En kötüsü Dünya buna seyirci.  Aklı başında olmayan seyirci kalır elbette. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın misali. Oysa küresel insan kirliliği almış başını giderken dokunulmadık insan bırakır mı? Her yerde savaş çanları. Kapısı çalınmayan ülke kalmayacak bu gidişle.
İç savaş. Dış savaş. Dünya kaynıyor. En kötüsü çocuklar öldürülüyor. Mini minnacık çocuklar. Henüz hiçbir şeyden sorumlu olamayacak yaşta ve masum.  Daha ne olsun? Öldürülenlerin çoğu kadın, ayrıca çocuk ise bu savaştan öte zulümdür. İnsanlık zulmü.  Bir sürü kurum kuruluş var barışı korumak, kollamak adına ama adları var kendileri yok. Görünen o ki hepsi aldatmaca.

Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" derken, anlaşılacağı üzere, ulusal ve uluslararası barışın getireceği huzurdan yana olduğunu ifade etmekte.  Yalnız ifade etmekle kalmayıp toplumsal barış ve huzurun korunması ve sürdürülmesinden yana bir dizi önlem de aldı vakti zamanında. Sadece "kişisel menfaatler kurumsal menfaatlerin, kurumsal menfaatler ulusal menfaatlerin önünde olmamalı" sözleri yeter. Toplumsal barışı sağlamanın en temel ifadesidir bu sözler çünkü.  Yalnız söylemekle kalmadı. Söylediği gibi davrandı. Davranarak, davranılmasını sağladı. Örnek lider. İyi bir rol model oldu. Ülkemize ve Dünyaya!

Ülkesinde barış ve huzuru sağlayamayan liderler, yöneticiler dünya barışına katkıda bulunamazlar. Kendiyle çatışmayan insan olabilmeyi bilmektir barış. Bireysel barış oluşturulamadıkça toplumsal barış da oluşturulamaz. Dolayısıyla ne ulusal barış sağlanabilir ne de uluslararası. 

Türk ulusu 12'nci Cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gidecek. Gitmeli. Barışı, huzuru istediği için gitmeli. Çocuklara, gençlere daha çağdaş daha aydınlık gelecek bırakmak için gitmeli.
Molier der ki "yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz" Sorumlu olmamak için gitmeli.