Sevgili okuyucularım,
Akşamına yazımı hazırladığım bugün 10 Kasım. Her yıl bu gün ben Ata'mın sonsuzluğa gidişini değil, yeniden doğuşunu "kutlarım." Bu yıl da her çeşit medya Atatürk'le dolu; seni anıyoruz, seni arıyoruz sloganın yer aldığı mesajlar çoğunlukta.
Özlemi yüzde yüz de, bir çok programda Cumhuriyeti emanet ettiği gençliğin bu sözü benim gibi anladığını görmekle çok mutlu oldum. Diyorlar ki "İzindeyiz," demek ki emin ellerdeyiz.

Dünyanın başöğretmeni

1996'da İzmir'de tüm sivil toplum kuruluşlarının toplandığı "Atatürk'ü anlamak ve anlatmak" platformunda üç gün ulusal ve uluslararası Atatürk siyaset bilimcilerinin yer aldığı konferanslarda, aydınlanmış, gururlanmıştık.
Konferansların son gününde konuşan Berkeley Üniversitesinden Emeritus Prof. Lesley Lipson sözlerini şöyle bitirmişti. " Atatürk Dünyanın Başöğretmeni."  Bu cümle Amerika'dan, Avrupa'dan gelip Atatürk hakkında konferanslar veren ünlü siyaset bilimcilerinin konuşmalarının ardından bizleri taçlandıran kapanış olmuştu.

Sevgiyi içimde hissederim

Benim için ise 36 yıldır eşimle katıldığım Dünya Kongrelerinde edindiğim bu bilgilerle temsil ettiğim Türk Kadınını yüceltmem. Aynı yıl gittiğimiz Kanada'da Türkiye'de değişim izlenimi veren siyasal rüzgarlar nedeniyle soruları soran kalabalık eşler topluluğuna bende Prof. Lipson'un sözleriyle cevap vererek, dünyanın başöğretmeni kabul edilen Atatürk'ün yolu bizlerin ışığı derken, kulağımın dibinde gürleyen bir ses (İngilizce) Atatürk'ü çok büyüterek anlattığımı haykırdı.
Bir baktım Yunanlı beyin cerrahinin Doğu Alman eşi Petra! Herkes dondu kaldı, merakla bana bakıyor. Aslında 1983'den bu yana Kürtler, Ermeniler konularında epey sözlü itham ve tacize uğramaya alışmıştık, ancak hep hazırlıklı (bilgili) olduk ve asla bağrışmadık,. Kavga etmedik sakin olduk, bu çok önemli!
Bu nedenle gülümseyerek Petra'ya döndüm; dedim ki "Sevgili Petra bunu ben değil Prof. Lipson dedi, ama dünyanın deha kabul ettiği hayran olduğu, hatta senin Başbakanın Venizelos'un hayran olduğu Nobel'e aday gösterdiği Atatürk'ümü nasıl abarttığını söylersin? Bizde onlar gibi dost değil miyiz?" deyince gördüm ki kazanan ben oldum ve 2000 İstanbul Dünya Kongresinde konuşma yapacak olan ünlü Amerikalı Beyin Cerrahı Harold Rekate İstanbul'daki dünya kongresinde" Atatürk" konulu konuşma yapacağını söyledi. Yaşanmışlıklarım bu konuda ne kadar onur, gurur duyuşlarımla dolu olduğunu hatırlatır ve her 10 Kasımda sevgiyle içimde hissederim.

Vicdanlı bir insan olmaya

Doğan güneşle bugün de dokuzu beş geçe, sirenlerle, büyük özlemim gözlerimden yağmurlar yağdırır. Dokuzu 6'ı geçe yine O'nunla, O'nun izinde devam ederim yaşama. Ne demişti "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır..." Bedeni olmasa da fikirleri, ilkeleri ile Atatürk tüm dünyada dimdik ayakta. İlke, inkılap ve emanetlerine sahip çıkmak adına, vicdanlı iyi bir insan olmaya, sorumluluklarımı, görevlerimi en iyi şekilde hayata katmaya...