Sevgili okuyucularım “bazı borçlar var ki, ödenemez” söylemi benim, eminim ki hepimizin yüreğini işleyen bir söylem. 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin yıldönümünde kaleme aldığım yazımın temeli oldu. Aslında 365 günün her gününde kutlu olan bu konu 364 gün yoğun gündemleri arasından kaybolduğumuz için 5 Aralık’ta gururla minnetle kutluyoruz, günün şartlarına göre tasarlanmış çeşitli etkinliklerle. Ancak 5 Aralık’ın tarihçesi anlatımı ve bakış açısını anlatan araştırmacı yazar İlknur Kalıpçı’nın yazısından alıntılayarak sizlerle paylaşmak istedim.  

***

Diyor ki; 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını aldığı gün anısına Atatürk kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildiği ifadesinin aldığı ya da kazandığı şeklinde değiştirilmesi konusunda Afet İnan’a söyledikleri o kadar anlamlı ki “Afet, sakın ha bu hakları size bir lütuf olarak sunduğumuzu zannetmeyin. Siz bu hakkı bileğinizin hakkı alnınızın teriyle kazandınız. Aslında bu vazifelere girmek çoktan beri hakkınızdı. Yani biz vermiyoruz, siz gerek kurtuluş gerekse kuruluş döneminde yaptıklarınız ve büyük başarılarınızla çoktan hak ettiğiniz bir hakkı sağlıyorsunuz”. Ahde vefasını ifade eden insan bu kadar mı ince bir düşünceyle ifade eder.  Hani diyorlarya “altın tepside sunuldu” diye. Bu konuda bu kaar mücadele veren, çileyle zirveyi bir bedende birleştirebilen kadınlarımızı atlamış olmamız şu andaki kadın sorunlarının büyük bölümünün yaşanmasının ana sebeplerinden biridir. Bunun için bastıkları kaygan zeminde mücadele vermiş kadınlarımızı anmadan bugünü sadece beş aralıkla anlamlandırmak çok eksik ve yanlış olur kanaatindeyim.  

***

Dünyada ilk kez erkeği ile omuz omuza vatanı için savaşmış Türk kadınları ile başlar 5 Aralık’ın hikayesi. Hepsinin adını bilmediğimiz için ortak adları Anadolu koyduğumuz. Bir yandan cephede Savaşan, bir yandan dernekler kuran, öte yandan büyük bir cesaretle mitinglerde yaptığı konuşmalarla herkesin vatan mücadelesine katılmasını sağlayan. Erzurum’da Faika hanım 5000 kadını, Kastamonu’da 5000 kadını bir araya getiren Zekiye hanımı, Konya’da 3500 kadını toplayan Faika hanımı, vatanı korumada kararlarının kesin olduğunu tüm dünyaya ilan eden kadınlarımızın 5 Aralık’ın yolunu açmadaki emekleri ve alın terlerini güncellemeden, bugünü anlamamız çok zor. Atatürk 1920’de tüm kahraman kadınlarımızın yaptıkları karşısında yaveri İzzettin Çalışlar’ın eline 5 Aralık’ı müjdeleyen ”savaştan sonra ilk işimiz ordunun hayat kaynağını işleyen ve milletin yaşama gücünü ayakta tutan Türk kadınına serbestisini vererek erkeğinin yanında eşit haklara sahip kılmak olacaktır” notunu vermesi, savaşın tam ortasında dünyada ilk olmak üzere ilk hakları olarak Türk kadınına rütbe ve üniforma giyme hakkını vermesi. Savaş biter ama Türk kadınına hak verme konusu en zorlu mücadelenin yapıldığı alan olacaktır. Bugün nasıl yol alınabileceğini ifade eden akıl kulağımıza Fısıldadıklarını gönül gözümüze gösterdiklerini irdelememiz gereken günler olmalıdır 5 Aralık tarihi. Bugün Sri Lanka, Ruanda, Kenya gibi bizden çok sonra bu hakları almış ülkelerin gerisinde 193 ülke içerisinde 132. sırada olmamızın açıklayabilmek zor. O gün milletvekili sayısı 18 ise bugünkü nüfusla 380 olmalıydı. Atatürk’ün de belirttiği gibi kadınlarımız bu haklarının bir çırpıda değil çırpınarak aldıkları için, üstlerine bir çırpıda, çarpı konulabilmesi imkansızdır. Evet sevgili okuyucularım teşekkürlerim sayın İlknur Kalıpçı’ya bu bilgileri, duyguları bizlere aktardığı için.