'Keşke insanlar midelerini doldurmak için güzel yemekler aradıkları kadar, kafalarını besleyecek iyi kitaplar, iyi yazılar, iyi şiirler arasaydı" diyor yazar Fikret Başkaya.
Ne kadar doğru diye düşündüm. Ertesi gün akşam birçok olayın nedenini, niçinini anlamama yardımcı olan, aklımı besleyen , birçok programı yakaladığım YouTube'a girdim. Konu başlığı mı? Yoksa kafamda dolananların enerjisi mi?
Prof. Dr. Emre Alkin ve yazar Yalın Alpay'ın yer aldığı 'Modernizm - Post-modernizm' sohbetini izlemeye başladım. Ve sonra tekrar, daha sonra tekrar izledim. İki bilindik gibi görünen bu kelimenin açılımının içinde kaybolmamak, özümsemek için tam beş kez izledim. Tarih, kültür, siyaset, yaşam içinde çok kısa zamanda belki ama o kadar çok şey anlatıyordu ki. Yaşadığım, kendimce cevaplar bulmaya çalıştığım, dünyada ve ülkemde birçok oluşumun sebep ve sonuçları şimşekler çakarak yerine oturdu. İçeriği çok zengin bu sohbeti ve konusunu satırlara sığdırmak zor.
Yalın Alpay'ın "Yalan'ın Siyaseti, post-truth" kitabının üzerinden 21. yüz yıl siyaset parametreleri. Post-truth'u anlatırken öncelikle anlamları açıklayarak başlıyor  sohbete. Oxford sözlüğünde 'post' ön eki 'sonrası' olarak yazılıyor.  Truth, hakikat olarak geçiyor. Gerçeklik ise; reality. İkisi farklı anlamlar.  Hakikat (truth) gerçeklikle ilgili düşünce.  Gerçeklik ise (realite) var olmak için zihne ihtiyaç duymaz. Burada 'pos' ön eki hakikat sonrası değil, post-truth düpedüz 'yalan' anlamına geliyor. Yalanın olayları alakasızlaştırması, önemsizleştirmesi.

Radyo bariyerleri yıktı

Aklında bir tür bilgelik olan muhafazakarların yer aldığı modernizm de -post- eki içeriği zayıflatır, önemsizleştirir. Diyorlar ki sohbette " 19.yüz yılda insanlar yaşadıkları çevrenin pek dışına çıkamazlardı. Edindiği bilgileri kendi köyünde, kendi insanından edinirdi. Ta ki kitabın basımına kadar. İlk kitle iletişim aracıdır, iyi eğitimli kişiler oluşturur.
Sonra 'gazete' çıktı. Zaman ve içerik kitap gibi tek konuya bağlı değil, eş zamanlı bilgi ve fotoğraflarla değişik konularla cazip. Ama kitap gibi akılda ve rafta tutamazsınız. Ömrü bir ay veya birkaç günlük.
Sonra 'radyo' okuma-yazma bariyerini yıktı, daha eğitimsiz kitlelere hitap etti. Devletin resmi yayın organı olarak devlet neye müsaade ederse onu ulaşabilirdiniz.
Tarihte radyoyu en etkin olarak kullananlardan biri Hitler'in propaganda bakanı Göbbels idi. Almanya işgale uğrayıncaya kadar insanlar radyoda Almanya'nın savaşı kazandığına inandırıldı. Daha sonra televizyon ortaya çıktı. Kitle iletişiminde daha da seviye kaybettirdi. Başlangıcı ile temel, öz kaybettirildi, yüzeysel bilgi ve parçalanma geldi. Aslında eğitim modernizmin sonucudur. Eğitim sisteminde modernizmin sonu ise 80'ler.

Gelinen son nokta

İnternetin ortaya çıkmasıyla "post-truth" başlar. Sürekli aşağı inen entellektüelizm, hayat ve kişilik parçalanması. Amaç; yalnız, iyi vakit geçirme. İnternet gazeteciliğinde gelinen son nokta 'şok, şok...' diye başlayan kanaat, duygu ve içerikler. Post -truth aklı dışlar ve değişen dünya düzeni 21. yy. da siyasetin parametreleri böyle oluşturulmuştur. Tek parti dönemleri, modernizmle kapandı. Küreselleşmeyle bütün dünyaya yayıldı. Eğitim modernizmin sorunu. Post modernizm eğitimlilere çatar, eğitimsizleri kutsar. Cahilin ferasetine inandırır. Post-truth ile herkes istediği bilgiyi dolaşıma sokar.
Dahası için sanırım orijinal anlatım ve kitaptan devam edeceksiniz, soluksuz, benim gibi...