Hiç düşündünüz mü nasıl bir ülkede yaşıyoruz?
Sorunlar bir türlü bitecek gibi değil.
Daha doğrusu bitecek gibi olsa da zaman geçirmeden yenisini türetip birbirimizi yemekte pek mahiriz.
Geçenlerde AK Parti büyük bir organizasyonla yeni üye kayıt programı düzenledi.
Üstelik CHP’nin yerel iktidarı yıllar sonra “aldığı” İstanbul’da.
Aman Allah’ım söylenmeyen laf kalmadı.
Yok Cumhurbaşkanı teker teker arayıp üye kaydetmiş de, yok bir sürü hediyeler verilmiş de.
Oysa bu tür çocukça yaklaşımlar hiç kimseye bir yarar sağlamıyor, sağlamaz da ama nedense bunu anlamayıp hala dedikodularla işi götürmeye çalışanlar var.
Sanki muhalefet partisi delegelerine ne teklifler sunulduğu bilinmiyormuş gibi.
Sanki Çeşme ilçemizde  parti üyelerine yüzde yirmi indirimli su ve tüp gaz teklifi yapılmıyormuş gibi.
Asıl düşünülmesi gereken AK Parti İstanbul da muhalefet olmasına rağmen yüz bin üye kaydederken, CHP’nin iktidar olduğu İstanbul’da Barış  Yarkadaş’ın dediği gibi sadece  İstanbul’da 2019 yılında 11 bin istifa varsa bu çocukça yaklaşımlarla geçiştirilemez. Meselenin temeline inmeden bu sorun çözüm bulamaz, bulmaz.
Ama bu sorunlar kendinden önceki başkanının üretici köylüler için hazırlayıp onların hizmetine verdiği ‘üretici pazarını’ kaldırarak çözülmez aksine köylüler ekmeklerine göz dikenlerden bunun hesabını bir gün elbette sorarlar.
İşin ilginç yanı Büyükşehir Belediye Başkanı; ’Üreticinin emeğini İzmirliler ile buluşturmak, emeğin değerlendiğini görmek istiyoruz’ diye üretici pazarlarına özel bir önem verirken bir ilçe belediye başkanının ilçesindeki üretici pazarını dağıtmayı kendine hak bilmesidir.
Peki ya diğer ilçelerde olanlar.
Menemen de bütçeye verilen ret.
Gaziemir’de İlçe ve Belediye arasındaki anlaşmazlıklar, başkanının eşine verilen özel makam.
Buca’da Meclis üyelerinin ikiye bölünmesinin nedenleri, Karabağlar’daki anlaşmazlık.
Tüm bu olaylar partililere nasıl yansıyor dersiniz?
Ya da parti içerisinde nasıl bir etki uyandırıyor?
Ya parti içi demokrasiden bahsederken, aykırı seslerin üyelikten atılması!
Atatürk ismi krizi.
Muharrem İnce’nin eleştirileri ve yarın ne olacağı malum bir yola çıkışı.
Muhalif birçok ismin partiden umudunu kestiğinden çok farklı yollara yelken açması ve bunları görmez ve duymazdan gelip adeta kulağın üzerine yatış.
Ayrılıklar konusunda gördüğüm kadarıyla CHP iğneyi kendine batırmadan iktidar partisine çuvaldızı batırmaya çalışıyor.
Peki tüm bu nedenleri anladım da Sayın Kılıçdaroğlu ; ‘çıkar peşinde koşanların bu partide yeri yok’ derken adres neresiydi, kimdi, kimlerdi?
Tüm bu olaylar CHP içerisinde bir anlayış, düşünce farklılığını göstermiyor mu?
Düşünce farklılığı normal diyeceksiniz belki ama ya ülkenin geleceğini ilgilendiren konularda dahi çatlak sesler çıkıyorsa? (CHP’nin Azerbaycan meselesinde diğer partilerle birlikte imza atarken Ünal Çeviköz’ün farklı telden çalması gibi.)
CHP tabanı ve yönetimi arasında, yönetimin kendi içerisinde farklı farklı  düşünce ve suçlamalar, iktidara giden yolda nedir sizce?
Yapı taşları mı, köstek mi?