Cumartesi günü patlayan bomba sizi bilmem ama, beni de patlattı. Belki hayattayım ama uzun zamandır beslediğim, kendi kendime pompalamaya çalıştığım tüm enerjim, umutlarım, yaşam sevincim gitti, çakıldım. Gözlerim ekrana kilitlenmiş parlayan ışıklar, koşuşturan insanlar, ambulanslar, sirenler ve getirilen yayın yasağı, bu nedenle dönen aynı görüntüler... İşte çakıldığım saatler. Hani ne derseniz, bir damlayla bardak mı taştı? İstiap haddi mi doldu?

***

Sabaha yakın saatlere kadar kanal kanal dolaşırken o gece evlerine dönmeyen oğulları, kocaları düşünmek aklımı, sinirlerimi felç etti. Sonradan konuşan yetkililerden pek bir bilgi akışı olmadı. Sabaha karşı Ulusal TV'de konuşan Em. Korgeneral Nejat Eslen'i dinleyinceye kadar. Kendisi aynı zamanda stratejist. Özetle dedi ki: Geçtiğimiz perşembe Rusya, Türkiye, Suriye yetkilileri bir araya geldiler, anlaştılar. Daha önceki dönemde kurulmak istenen Kürt koridoru yapılan operasyonla göçtü. Şimdi de anlaşma sonrası Kürt koridorunun diğer kanadı da Türk ordusunun ve müttefiklerinin yaptığı operasyonla göçtü. Dolayısı ile ABD'nin kurulacak yeni Kürt devleti, ortadoğunun sınırlarının yeniden yapılanması. Türkiye'nin sınırlarının yeniden çizilmesi, bölünmesi şimdilik suya düştü. İşte başımıza gelen, kullanılan terör örgütleriyle -adı neyse, PKK, IŞİD, PYD- bu terör taşeronlarının aracılığı ile cezalandırılmamız. Son zamanlarda iyice açığa çıkan, Lozan'dan bu yana iştahlarından bir şey kaybetmeyen emperyalist ülkeler, topla tüfekle alt edemedikleri Türkiye Cumhuriyeti'ne siber savaşları başlattılar. Maskeleri ile kundakçısı oldukları Türkiye Cumhuriyeti'ne İtfaiyeci rolünü oynadılar. İşbirlikçileri buldular, satın aldılar, yetmedi aldattılar. 

***

Ben her şeye rağmen bunları anlıyorum da anlamadığım bunca zamandır Türkiye'yi yöneten kadroların bunu nasıl görmedikleri, anlamadıkları. Karşı strateji, savunma, planlar geliştirmedikleri siyaseti 'biz yaptık' oldu, 'Çok üzgünüz, kandırılmışız'a indirmeleri. 
Cumhuriyet kazanımlarının her manada elden çıkarılması, bozulan sistemin düzeltilebilmesi için. Teminatımız olan delik, deşik olan anayasamızın bugün tümden dünyada bir benzeri olmayan yeniliklerle değiştirilmek istenmesi. Tüm bunlar demokrasi içinde çözümü olabilecekken, şu an ikinci dönem OHAL'de olmamıza rağmen son olaylarla artık hiçbirimizin ülkemizde emniyette, can güvenliğinin olmadığı gerçeği ile yüzleştik. 30 yıldır "Failleri bulunacak, suçlular cezasını çekecek", "Çok üzgünüz. Allah rahmet eylesin ailelerine sabır versin" şablonunun tekrarlanmasından dolduk taştık. Ancak hala bütünlüğü, kardeşliği, beraberliği arıyoruz. Yabancı devletler, siyasetteki yanlışlar, bizleri akıldan ve birbirimizden koparmamalı. Öncelikle hepimiz için büyük tehlike olan teröre karşı; partiler üstü, mezhepler üstü davranarak Türkiye'nin her köşesinde yaşayan vatandaşlar olarak en büyük ortak paydamız bayrağımızda birleşmeliyiz. Teröre, ölüme karşı. En doğal hakkımızı insanca yaşamak, insanca ölmek hakkımızı savunarak; el ele aynı safta, morallerimizi yükselterek düşmanların istedikleri gibi pısmayarak, eve kapanmayarak kendimizi inadına yaşama yaşatmaya sarılarak ...