İlk çağlardan günümüze mezarlıklar hemen tüm uygarlıklarda farklı ama büyük önem taşımışlardır.  Mezarlığın işlevi ‘gittikçe artan ölüm olaylarından halkın sağlığını korumak için bedenin ortadan kaldırılması ‘olsa da, ölünün geride bıraktığı varisleri, dostları için de bir anı alanıdır.
Ölüm kavramı ile mezarlık geleneği toplumlara ve zamana göre farklı algılanmıştır. Örneğin göçebe toplumlarda yaşamı yitirenlerin gömüldükleri arazi bir  yurt olarak tanımlanmıştır.                             Özel bir kutsiyet verilmiştir mezarlığa. Bazı yerlerde de mezarlıklar toplumların sosyo-kültürel durum ve ekonomik varlıklarının bir göstergesi olmuştur.
Ölüm kavramı farklı algılanmaktadır ki İzmir Karaburun’da mezarlık görevlisi A.E Kur’an-ı Kerim ayetleriyle alay eden paylaşımlarda bulunabilmiştir sosyal medyada. Elbette bir kendini bilmezin kutsallarımızla alay etmesi nedeniyle Belediye başkanlarımızı suçlayacak değiliz. Herhalde gereken işlem yapılmıştır bu konuda. Ama bazı işler vardır ki Belediye Başkanlarımız sorumlularından gerçekten hesap sormalıdır, yapılanların neden ve niçin, ayrıca yararı konusunda.
Geçen yıllarda İzmir’in mezarlıklarından yine söz etmiş,, mezarlıklarda kimsesizlerin, veya uzun süredir arayıp sorulmayan kişilerin mezarları  için  ilgililerin yaptıklarından söz etmiştik.   ( Hacılar kırı, Paşaköprü ve Kokluca mezarlıkları)   Kimsesizlere ait mezarlardan kemiklerin toplanıp bir çukura gömüldüğünden, bakımsız mezarların yeniden kazılarak yeni kazılmış gibi bir başka vatandaşa mezar olarak devredildiğini yazmıştık. Yetkililer yapılanları yalanlamamış  aksine bir takım gerekçelerle kabul etmişlerdi. Ama şu da bir gerçek ki o günlerde mezarlıklarda oynanan oyunların kokusu Ankara’ya dek ulaşıyordu iddialara göre.
Günümüzde ise mezarlıklarda bambaşka oyunlar oynanıyor. Daha doğrusu oyundan ziyade yapılan anlaşılmaz işle var.
Geçmişte mezarlıklar Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğüne bağlıydı pek sorun da duyulmazdı. Daha sonra Büyükşehir de bir Mezarlıklar Daire Başkanlığı oluşturuldu, dolayısıyla başkanlığa bağlı müdürlükler kurulma zorunluluğu çıktı. Yani geçmişte bir müdürün yaptığı iş  bir başkan ve üç müdürlüğe devredildi. Tabii ki müdürlükler olunca sekretarya, makam aracı, şoför vs de düşünmek gerekiyor.
Aslında kötü niyetli olmamak hatta istihdam yaratıldığı için sevinmek gerek de yapılan işleri görünce pek sevinemiyoruz.
Her şeyden önce üç tarafı oto yol ile çevrili mezarlığın çevresinde geçmişte bir taş duvar ve üzerinde tel örgü vardı. (bazı yerlerde de demir parmaklıklar ) Ama hangi akla hizmet edildi bilinmez o güzelim taş duvarlar yıkılıp yerine kalın, yüksek beton panellerden bir ucube duvar dikildi. Sanki mezarlıklara dışarıdan saldırı olacakta beton duvarlarla korunacakmış gibi.

Mezarlıklar Daire Başkanı Sayın Hülya Şahin’e sorum.
Taş duvarları yıkıp, (tahmini beş km) yerine kalın beton yığınlarını dikmeniz nedeni nedir?
Umarım duvarlar eskidi veya yıkıldı gibi bir savunmanız olmaz.

Dış duvarlar bitti ama duvar yapımı bitmedi.
Mezarlığın ortasına hemen hemen aynı yükseklikte bir beton duvar çekildi. (Yaklaşık 1.5 Km) Sevgili Ertan Yıldız bu duvarı Berlin Duvarı olarak adlandırmış yazısında. Hak vermemek elde değil.
Duvarın her iki yakasında da ziyaret etmeniz gereken mevtalar varsa yandınız.
Birisinden ötekine gitmek için en az bir kilometre yol kat etmeniz gerek.
Kaldı ki duvarın kalınlığını görünce insan daha bir meraklanıyor, bu koca duvarın mezarlığın ortasında ne işi var diye!

Sayın Şahin’e ikinci sorum:
Mezarlığın ortasından geçen, mezarlığı adeta Berlin Duvarı gibi ikiye bölen bu ucube beton yığının amacı nedir?

Yine mezarlığın ortasında geçmişten bu güne gelen su kanalları vardı. Çok da iyi iş görüyorlardı. Bu kanalları devam ettirmek yerine kanalın son bulduğu yerden Kaynaklar Köprüsü altından geçen dereye dek uzanan borular döşendi.
Boruların çapı gördüğüm kadarıyla bir metre var.
İzmir’de kaç yerde bu çapta boru var su veya kanalizasyon için?
Doğrusu merak ediyorum. 35 hadi 40 cm çaplı bir boru fazlasıyla yetecekken bu koca borular hangi düşünceyle, hangi debiyle gelen suyu dereye aktarmak için kullanılacak?
Kaldı ki dereye yaklaşan yerde boru çapları da başlangıçtaki borunun yarısından daha az.

Sayın Şahin’e üçüncü sorum:
Bu çapta borular döşenmesindeki amaç nedir?

Geçmişte mezar yerleri kazılır isteyen içine tuğla briket vs döşerdi.
Şimdi bildiğimiz kadarı ile bu iş  müteahhite veriliyor. Belediye vatandaşa 1500 Tl den mezar yeri verirken müteahhite çok daha fazlası ödeniyor. Aradaki fark da Belediye kasasından çıkıyor.                   ( Rakamlar da bazı farklar olabilir ama sonuç aynı.)  

Sayın Şahin’e dördüncü sorum:
Bu bir iddia ama doğruysa aradaki fark nasıl karşılanıyor? Belediyeyi zarara uğratmamak için  daha farklı yöntem bulunamaz mı? Ya da eski yöntemle devam etmek daha mantıklı değil mi?

Geçen yıl Sayın Şahin’e Kimsesizler Mezarlıkları ile ilgili sorularımızdan sonra Kimsesizler Mezarlıkları gerçekten toplumumuza yakışır bir hale getirilmişti teşekkür ederiz.
Sayın Hülya Şahin’den sorularımızın yanıtlarını beklerken bu kutsal mekanlarımızla ilgili diğer bulgu ve iddialarla serimizin devam edeceğini de söylemek isterim.