Kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk'ün "En büyük eserim" dediği Türkiye Cumhuriyetinin 96'ncı kuruluş yıldönümünü büyük bir coşkuyla kutluyoruz.
Bugün vatanseverlik savaşı olmuyor. Savaşlar uluslararası toplantılarda masalar etrafında yapılıyor. Bu gerçekle vatanseverlik onun ışığıyla aydınlanan laik Cumhuriyetimizi korumak, liyakatle önce vatanın ve ulusun çıkarlarını gözeterek her birimiz yaptığı işlerde başarılı olmak. Bu yol uzun ve engellerle dolu zorlu. Yediden yetmişe muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur, Atamızın nutkunda söylediği gibi.

Bugünün hekayesi değil

Yine bu nedenledir ki; bizi yıkmak, dağıtmak isteyen güçler kanlarımızı aldılar götürdüler. Birçok laboratuvar kurdular genetiğimizi incelemek için, bilimi kullanarak. Siyaseti, ilişkileri kullanarak, uzmanları toplayarak Türkiye masaları kurdular. Jeolojik, jeopolitik haritamızı çıkardılar. Yer altı, yer üstü zenginliklerimizi, su kaynaklarımızı, tarihimizi mercek altına aldılar. Tüm bunlar bugünün hikayesi değil; Cumhuriyetin kuruluşu ile başlayan misyonlarıdır bu güç odaklarının.
Yetmedi en büyük en büyük zenginliğimiz bir çok etnik kökenin bir arada yaşadığı bu topraklarda emellerini gerçekleştirebilmek için, çalışmalarıyla etnik köken sorunlarını kışkırttılar, terörizmi desteklediler, destekliyorlar. İşte bu nedenle Atatürk ilke ve inkılaplarına değil dört elle ve bütün mevcudiyetimizle sarılmalıyız.

İmamoğlu'nun şefliğinde

Her şeyi ince ince düşünen, irdeleyen Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin kuruluş tarihini niye 27 Ekim, 1 Kasım veya başka bir tarih olarak düşünmedi dersiniz? Çünkü ülkeyi parçalayan Mondros Mütarekesi 30 Ekim'de imzalanmıştı. Yıldönümünün 1 gün öncesinde, 29 Ekim'de cumhuriyeti ilan ederek bütün dünyaya şu mesajı verdi: "İşte bu da, mazlum bir milletin ahıdır. Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır."
"Deyiniz ki, bu tarihten silinmek istenilen bir milletin öcüdür..."
Yanmış yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden doğan Cumhuriyet, kanla, irfanla kuruldu. Bu uğurda canlarını verenleri minnet ve şükranla anıyoruz.
Yazımı dinlemeye doyamadığım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun şefliğinde ilk defa dinlediğim Cumhuriyet Marşı'ndan dizelerle bitiriyorum:
29 Ekim bizim şanımız
Hasan Tahsin'le başladı destanımız
Seyit Onbaşı ile yüreklendi memleket
Atamızdan emanet, Cumhuriyet bekçisiyiz kopsa kıyamet
Egemenlik milletindir, değişmez asla
Demokrasi yakışıyor cennet vatana
Cumhuriyetimizin 96. yılı kutlu olsun...