“Yıllardır beklenen büyük deprem kehaneti gerçekleşti” diyordu ekranda, Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, jeofizik mühendisi. “1999’daki Gölcük depremine yakın bir afat. İstenmeyen mevsimde, istenmeyen bir zamanda, ekonomik koşulların en kötü olduğu zamanda oldu” diyor. “Bu depremin yıkım gücü çok yüksek. 300 atom bombası gücünde enerji boşaldı” diyor.  “Bu depreme dayanabilecek çok az yapı vardır. 2017’de çıkarılan deprem yönetmeliği çok büyük önlemler katmıştır. Şu anda kurtarma ekipleri ulaşmış çalışmalara başlamıştır” diyor. 

*** 
Diyor da gözümüzü açtığımız pazartesi sabahı kesintisiz televizyon izliyoruz, şu an gece yarısı, tüm kanallarda on ili vuran depremin yansımalarını seyrediyoruz, nefeslerimiz tutuldu, dua ederek… Umuyoruz ki arama kurtarma ekipleri bu kadar büyük bir alanda yeterli olur. Ancak birçok yerde sadece gönüllüler, ulaşan akraba ve yakınları. Şu an şu saat depremde hayatını kaybeden 2379 insanımız. Tüm Türkiye birbirini kenetlenmiş bir mucize yaratmaya çalışıyorlar. Gece sonuna doğru izlediğim Fox TV’de bilim akademisi üyesi yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür’ü dinliyorum. Diyor ki en büyük depremler Japonya’dadır sıklıkla, ancak en az kurban ile. Türkiye ise depremlerde en çok kurban veren ülke. Türkiye’de maalesef siyaset koşulları bilime galip geliyor. 2010’da yaptığımız afet yönetmeliği zararı azaltmaya yönelik. Aslında bizlerin hazırladığı raporlar Türkiye’nin deprem dirençli bir ülke olması için. Ancak bu raporlarla ilgili bize geri dönen kurum veya belediye başkanı pek olmadı. Ne yazık ki bürokratlar, kişiler, depremle çalışmayı masa başında kâğıt doldurma olarak algılıyor. 

*** 
Derken ekranda bu illerden çeşitli görüntülerde vatandaşlar. Nerede toplanmaları gerektiğini, nereye gideceklerini bilmediklerini, hiçbir yetkilinin söylemediğini ifade ediyorlar. Aynı zamanda dört yıl önce Prof.Görür’ün  Kahramanmaraş için yaptığı uyarıyı hala seyrediyor, hatta bir gün önce Fatih Altaylı’nın programında konusunun bu olduğunu üzüntüyle dinlerken İzmir depremi sonrası yazdığım yazımı hatırladım. “Deprem öldürmez, bina öldürür”. Eklenecek çok başlık var, onları öğrenip uyguladığımız zaman insanlarımızın hayatta kalması gerçekleşecek, bilime değer verdiğimizde. Ancak Prof. Görür bugün çimento sektöründe borsanın tavan yaptığını söylediğinde ürperdim. Bu fırsatçılık değil de ne?  Ve zamanla yarış…  72 saat… Hava şartları, yığın halinde çökmüş yüzlerce bina, yetersiz demir, malzeme. Üstelik çoğu kamu binaları hatta hastaneler… Yapmayın dendiği halde fay hattına yapıldığı için pisti parçalanan havaalanı… Üç ilin havaalanı kullanılamaz hale geldiğinden, övgüyle yapılıp depremde paramparça olan yollar nedeniyle, acil ulaşamayan yardımlar. Yaşadığımız coğrafya nedeniyle depremler hayatımızda hep olacak, inşallah bu son felakette yaşadığımız koşulları değiştirip hayatta olacağımız yarınlarda. Bugün ise sözün bittiği yer…