Bu yazımı hazırlamak için yaptığım araştırmalar, anladıklarım, düşündüklerim kanımı dondurdu. Zaten son yıllarımız kaynamakla donmak arasında olayları yaşayarak geçiyor.
Geçtiğimiz Pazar hava güzel, sıcak; gündem ise kahreden yakıcı haberler ile doluydu. Çelişkili sayılar, değişmeyen haberler. Her gün 3, 5, 10 şehit haberi. Sanki çok olağan. Haberlerde sloganlar "Şehitler ölmez, vatan bölünmez!". Yeni söylemler şehit ailelerinden: "Öbür oğlum da gidecek, gerekirse şehit olacak". Normalde çok uzun yıllar vatanını çok seven insanlarımız kanlı gözyaşlarını içine akıtırken, vakur ve tevekkül ile "vatan sağ olsun" derlerdi. O zamanlar kendi kendime sorardım. Bu şehitler vatan için, hepimizin evlatları. Niye devlet büyükleri onların acılarına ortak olmazlar? Şimdi son zamanlarda Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, bakanlarımız arıyorlar, gidiyorlar. Bu çok güzel. Ancak anlamadığım şey, o kadar yanan anne, babanın çevrenin çok doğal infiallerinin olmaması. Kendimi koyuyorum yerlerine, 30 yıldır devam eden bu terörde can veren yavrularımız için mümkün değil infial göstermemem diye düşünüyorum. İnanın hayatımın rengini, tadını kaybettim ve ben inanıyorum ki bu konuda oldukça kalabalığız. Sessiz kalabalık. Hatırlar mısınız bu slogandı, ANAP Mesut Yılmaz döneminde seçim sloganı olarak kullanmıştı. Müthiş teşhis "sessiz kalabalık", hani Cem Karacanın ünlü şarkısındaki gibi "İşçisin sen işçi kal".

***

Araştırma yapmak, doğru bilgiler edinmek için, içim paramparça olarak şu soruyu sordum Google'a: "Yıllara göre şehit sayısı istatistiki bilgisi". Tanrım! Ömrümde düşünmezdim bu hallerde olacağımızı. Üstüne üstlük bu konuda gerçekten inanabileceğim, beni tatmin eden bir sayfa da yok. Son ümidim "Şehit sayısı Genel Kurmay resmi sitesi" yazdım, Beycan.net diye bir sayfa geldi. Zaten karbon kopya gibi her yerde üç aşağı beş yukarı aynı. Kaynak Jandarma KK. Başlangıç 1984. Şehit personel sayısı 26, vatandaş 43. 1994 yılında şehit personel sayısı 1145, sivil 932. 2002 yılında şehit personel 7, sivil 7 ve 2012 personel 3, sivil 0 ve 2013 personel 0, sivil 0. Bu durumun resmi açıklaması ise "Çözüm süreci ile barış ve huzur geldi, buna göre 2012'de 157 olan şehit sayısı, 2013'te 3'e düştü". Türkiye PKK'nın ilk eyleme başladığı 1984'ten 22 Haziran 2010 tarihindeki Halkalı saldırısına kadar 6 bin 653 şehit verdi. Açılımın başlangıcı olan Mart 2009'dan bu yana 134. Unuttuk hatırlatayım, 22 Ocak 2016'da Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk aynı gazete yazarı Yılmaz Özdil'in "Şehit sayısını sorsan kimse bilmez" sözlerini hatırlatarak, "doğru söylüyor" demişti.

***

Bu son şehit haberleri için iki büyük muhalefet partisi liderinin demeçlerine, yorumlarına aynen yer veriyorum. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "Ülkede en çok barışa ve huzura ihtiyaç duyulduğunu" belirterek "Birbirimizi sevmeye ihtiyaç duyuyoruz; kavgadan, ayrışmadan, bölünmeden bıktık. Bütün Türkiye'ye sesleniyorum bir arada beraberce huzur içinde yaşamalıyız" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli "Terörle mücadelede ne gerekiyorsa yapılmalı, milli seferberlik ruhuyla bu musibet, bu melanet kökten, tümden, hepten bitirilmelidir. Daha büyük bir felaket yaşamadan, kayıp bir vatan, kararmış bir istiklal ve istikballe karşılaşmadan artık herkes aklını başına almalıdır". dedi.
Bu liderler gerçekten Türkiye'de mi yaşıyorlar? Her ikisi de iki büyük muhalefet partisinin lideri değil mi? Sorumlulukları ve görevleri yok mu, Türkiye cumhuriyetine, vatandaşlarına, şehitlere, analara, babalara? Nazım Hikmet yıllar önce demiş: "Vatan otobüs değil ki, birini kaçırdın mı öbürüne binesin. Vatan sevgilimiz gibidir. Aldattın mı bir kez, zor döner bir daha!"