Şair her bahar yorgundur.  Bahar yorgunudur.
Her bahar akasyalar açar. Bu bahar da açtı. Nisan sonu, İzmir'in sokakları akasya koktu.
Varyanttan aşağı iniyorum, zıplayıp dalından akasya çiçeği kopararak. Çevreden şaşkın bakıyorlar, akasya çiçeği yenir mi diye. Olsun. Ben her bahar yorgunluğumu böyle atarım.
Bir de akasyalar için şiir yazarım:
"akasyalar bekliyor sabahları
çiçektozlarından bir bulut
kavaklardan dökülen kedi bıyığı
peşinde koşan çocuklar, yağmur evveli
toprak sokak
cıvıltıları çeşme başında
kovalara dolan kız talihleri
akasyalar bekliyor sabahları"
*   *   *
Şair her bahar akasyaların açacağını bilse de yine de şaşırır. Aaaa der, akasyalar açmış!
Evet açtı. N'olacak? Açtıysa ne olacak. Açar elbet.
Kışın öyle demiyordunuz ama. Bu kış ne zaman bitecek diyordunuz. İç sesi böyle diyor. Kış da biter diye umudunu hep koruduğu halde, Mart birkaç kez kapıdan baktırınca, kazma kürek yaktırınca Nisan'ı iple çekmişti. Ve işte Nisan geldi geçiyor. Ardından Mayıs gelecek. Akasyalar Mayıs'ın gelişinin müjdecisi mi?
 *   *   *
"akasyalar bekliyor sabahları
nerde dere boyu iğde kokusu
ilk buğdayı yıkayan çakıl
daha vakti var ağlamanın
ardından atlıların
toprak sokakta nal seslerine
anaların ağıdı düşmeden
akasyalar bekliyor sabahları"
*   *   *
İzmir akasya kokuyor. Kokluyor musunuz? N'olur, bir akasya ağacının altından geçerken saçınıza çiçeğin düşmesine izin verin. Sen, rüzgarda etekleri savrulan, saçlarına konan akasyadır. Sen, rüzgarda savrulan saçların peşinden giden, seni sürükleyen akasyadır. Korkma, suçlu akasyadır. Akasya bunu seve seve üstlenir. Akasya bu suçu her bahar işler.
*   *   *
 
Çocuktum. Bir Nisan ayı sonuydu. Toprak sokağa bakan kerpiç evimizden sokak çeşmesine giderken atlıları gördüm. Çeşmede destiye su dolduran bir kızı atın terkisine bindirip tozu dumana katarak güpegündüz kaçırdılar. Sevmişler birbirlerini. Kaçmak, kaçırmak şandanmış. Diğer kızlar ata binmesine yardım ettiler. Sokağı birden ağıtlar sardı. Bir vaveyla koptu. Biz çocuklar bir sinema filminin ortasında kalmış gibiydik. Sokak çeşmesinin başında bir akasya ağacı vardı. Akasyadan bildiler. Yakalarsalar akasyaya asacaklarına ant içtiler. Yakalayamadılar. Şimdi o akasya ağacı orda mı bilmiyorum. Ordaysa, geçenlere bu hikayeyi anlatıyor mu, bilmiyorum. Ben her bahar akasya kokusunda bunu anımsarım. Biri beni kaçırsa, birini kaçırsam atıma atlayıp derim, yapamam.
"akasyalar bekliyor sabahları
atlılar gelecek birazdan
terkisinde pır pır eden kız yürekleri
savaşlardan geriye kalan
düşler uyanıyor yeniden
gece sona eriyor
dağları, yaylaları, sevdaları
akasyalar bekliyor sabahları"