Reklamlar şöyle : "Türkiye enerjide dışa bağımlılıktan kurtuluyor. Bu yatırım hepimizin(!) Güçlü Türkiye'nin güvenli enerjisi Akkuyu Nükleer Enerji Santrali. Neden, Akkuyu deprem bölgesi sınıflandırmasında en güvenli bölge. Milli enerji. Türkiye'nin yıllık enerji ihtiyacının % 14'ü uzman enerji uluslar arası denetime açık ve tecrübeli ekip. Güvenli enerji Alara prensibi esas alınarak tasarlandı. Sürdürebilir enerji uzun ömürlü kesintisiz enerji. Temiz enerji Akkuyu nükleerde baca yok"

***

Her çeşit medyada indirilen, konulan, okutulan müthiş bir algı yönetimi ile donanmış bir reklam. Sadece okuyup düşünmez, araştırmaz, bilgi sahibi olmazsanız; sanki çağ atlıyoruz. Şahsen, atlatılmaktan perişan olduğumuz ülkemizde ben, biraz araştırayım, bilgileneyim ve sizlerle paylaşayım dedim. Biliyorsunuz Google abimizde yok, yok da, ne kadar kullanıyoruz? Neyse sordum, çünkü bu yazıyı Çernobil'in 25 Nisan 1986 da reaktörlerinden birinde yapılan deney sonucu 26 Nisan 1986 da patladığı büyük felaketin yıldönümünde yazıyorum. Öncelikle yukardaki baldan tatlı reklamın karşıtı Türkiye'de yapılan araştırmalara göre; Akkuyu bir fay hattı üzerinde bulunuyor. ÇED (çevre etki değerlendirme) raporu sahte imzayla sunulup kısa sürede okunmadan kabul edildildiği iddia ediliyor. Rus payı % 51 yakıtta Rusya'ya bağımlı, bizim uranyumumuz kullanılmayacak. Olası bir kazada "500 milyar dolarlık tazminatın sadece binde birinden sorumlu Rusya! Uranyum yakıt çubuklarının sürekli su ile soğutulması gerekiyor. Soğutma elektrik kesintisi gibi bir sebeple duracak olursa kısa sürede Fukuşima ve Çernobil gibi kazalar oluyor. Türkiye tüm ülkeyi kapsayan elektrik kesintisinin sebebini 1 haftadır bulamamış bir ülke. Türkiye santrali olmadığı halde 3. seviyeden nükleer kaza yaşayan tek ülke. Aliağa'da sessiz sedasız radyoaktif gemi sökülüp hurdaları ortalara atılan bir ülke. Atıklar 100 binlerce yıl boyunca deprem bölgesi Akkuyu depolarında hasar görmeden korunmak zorunda. Rusya atıkları ülkesine almıyor. Atıkları bertaraf etmeyi dünyada hiçbir ülke başaramadı.

***

Bütün dünya nükleer santralleri kapatıyor. Almanya Nükleer enerjiden tamamen vazgeçiyor, çevreci enerji kaynaklarına yöneliyor, bizim kadar güneş, rüzgar, su zengini olmadıkları halde. İtalya Çernobil'den sonra 4 nükleer santralini de kapattı. 2011 de Berlusconi tekrar açmak isteyince yapılan hal koylamasında %95 ile reddedildi. Akkuyu Nükleer santralini yapacak şirkete ve hiç denenmemiş VVER-1200 tipi reaktörlü santrale karşı çıktığı için Belarusta tutuklanan, nükleer mühendis Ozharovskiy (Google'dan ulaşabilirsiniz) Türkiye'de bize dayatılan bu çılgın projenin amacının devlet tekelinin, Rus Devlet şirketinin "Rosatom"un kamu parasına erişimi olarak değerlendiriyor. Ozharovskiy ve arkadaşlarının yazdığı bilimsel raporlarda nükleer santrallerinin genel olarak hayati risklerine yer veriliyor. Ama en önemlisi, en dikkat çekici noktalardan biri de VVER- 1200 tipi reaktörün N65-2006 projesi daha önce dünyada hiç inşa edilmemiş, faaliyete geçmemiş. Yani deney tahtası Türkiye. İşin güvenlik veya ekonomik karakterini de kağıt üzerinde olduğunu, reklamdaki değerlendirmelerin, doğruluğuna ilişkin hiçbir pratik bilgi olmadığını ifade ediyor. Diyor ki; insanlar 'Rosatom'un deneyime dayalı olmayan reklamlarına inanıyor. Tipi ne olursa olsun bütün nükleer santrallerde çok ciddi güvenlik sorunları olduğunun altını çiziyor. Rusya'nın nükleer endüstrisi ve enerjisi olduğunu çünkü nükleer silah ürettiğini.

***

Türkiye, nükleer bomba yapmak istiyorsa o zaman bir nükleer enerji santraline sahip olmak istemesi anlaşılabilir. Fakat eğer Türkiye sürdürülebilir ve uygun fiyatlı enerji istiyorsa yönünü, yenilenebilir olanlara çevirse daha iyi olur, görüşünü belirtiyor nükleer mühendis Ozharovskiy. Partimiz ne olursa olsun Türkiye hepimizin, bir Google ziyareti çok mu zor? Hatırlamak için Çernobil'i, Fukuşima'yı ve neleri kaybedebileceğimizi...