Edison elektriği keşfettiği zaman, aydınlıkla karanlığın farkını anladı insanlık. Matbaanın keşfi ve tarihsel gelişim hikayesi, bizlere en az elektriğin keşfi kadar aydınlık ve karanlığı gösterir. Yaşamın aydınlığı, aydınlanmış aydınlık beyinler. İnsan iletişiminde bu devrim dünyayı sonsuza kadar değiştirir, geliştirir. Bilginin öğrenilmesi, yayılması, paylaşılması yaşamımızda en önemli standartlardan biri. Argümanları kitap ve okumak. Her kitap bir elektrik düğmesi. Okumaya başladığınız an düğme açılıyor; aydınlıktasınız. Okulda da edebiyat bölümündeydim. Muhteşem öğretmenlerimizin bizleri doğru yönlendirmesi ve desteklemesiyle gecede gündüzde hep aydın olduk. Bu alışkanlıklarımız değişmedi. Bu kazanımımız oynanan eğitim sistemimizle yeni nesillerde maalesef çok kan kaybetti, kaybediyor.

Konumuz kadınlar

2004'de başladığım köşe yazarlığımda bu geçmişin ve okumaya devam etmemin desteği tartışılmaz. Bildiğiniz gibi geçen hafta 5 aralık Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının verilişinin 85.yılıydı. Ülkemiz siyasetinde üzerinde büyük oyunlar oynanan kesim "kadınlar." Kadının uzun zamandır Türkiye'deki hali, kabul edilebilir değil. Bugünkü yazımı yazdığım pencerem eğitimli kadınlar. Eğitimli her kadın, eğitilmiş çocuklar yetiştirir aydınlık gelecekler için. Şu an elimdeki iki kalın kitaba bakıyorum: "Cumhuriyetimizin Yüz Akları Öncü -Anıt Kadınlarımız."

Türkan Akyol'a saygıyla

Geçtiğimiz haftanın başlığı nedeniyle ve çok yakında kaybettiğimiz İzmir Kkdını TC 'de 3 dönem bakanlık yapmış Işılay Saygın'ımız nedeniyle, kitabın 2. cilt 326  sayfasında yer alan Türkiye Cumhuriyetinin ilk kadın bakanı "Türkan Akyol'u anmak ve paylaşmak istiyorum. 1953 Ankara Üniversitesi Tıp fakültesinden mezun, 1954 asistanlık, 1965 doçentlik, 1970 profesörlük unvanlarını kazandı. 1959-1962 yılları arasında ABD 'e araştırmacı 1965'te Fransa'da ve ardından Hollanda'da kısa süreli çalışmalar yaptı. 25 Mart 1971'de Birinci Nihat Erim hükümetinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına atanarak Türkiye'nin ilk kadın bakanı oldu. 13 Aralık 1971'de görevinden istifa edip, tekrar Ankara Üniversitesi'ne döndü. 1980 yılında Ankara Üniversitesi Rektörü seçildi. Bu seçimle Prof. Dr. Türkan Akyol'a ilk kadın bakan unvanının ardından bir de Türkiye'nin ilk kadın rektörü unvanını almasını sağladı. 1982 yılında YÖK Kanununa karşı çıkması nedeniyle YÖK'ün onayıyla rektörlük görevinden ayrıldı. Tekrar öğretim üyeliği görevine döndü. 1983 yılında Prof. Dr. Erdal İnönü'nün daveti ile Sosyal Demokratik Partinin ( SODEP ) kurucuları arasına katılarak başkan yardımcılığı görevini yaptı. 1987'de 18. Dönem seçimlerinde İzmir milletvekili seçildi. Bu dönem sonunda tekrar öğretim üyeliği görevlerine döndü. 1992'de Erdal İnönü'nün başkan yardımcısı olduğu Demirel hükümetinde milletvekili olmadan TBMM dışından Devlet Bakanı (Kadın İşlerinden Sorumlu ) olarak dışardan atandı. Bu son görevinde yaklaşık üç sene çalıştı. Prof. Dr. Türkan Akyol akademik ve siyasi görevleri dışında birçok dernek ve kurumda sosyal faaliyetlerde bulundu.

Ünü sınırları aştı

Bunlardan en önemlileri WHO (World Health Organization) Avrupa Bölgesi şeref üyeliği ve dört sene yaptığı Sosyalist Enternasyonal Kadın Kolu Başkan Yardımcılığı geldi. AÜ Tıp Fakültesi öğretim üyeliği ve rektörlüğü 18. Dönem İzmir Milletvekili, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlıkları yaptı. 7 Eylül 2017'de hayatını kaybetti. Rahmet ve minnetle anarken, bazı kalemlerin değerli ve eğitimli kadınlar üzerinden seçilmiş/atanmış algısı ile her bilgi kaynağımızda ve tarihimize yazılmış Türkiye'nin ilk Kadın Bakanının unvanını değersizleştirme çabaları var. Kadınlar bugün de yoğunlaşacak bir arada, safları sıkıştırarak kazanılmış haklarının gün be gün ellerinden alınışının mücadelesini vermeleri gerekirken, "Şu an parlamenter sistemdeyiz, demokrasi tam anlamıyla tıkır tıkır" gibi yem kavramlar ile karşı karşıya getirilme oyunlarına gelmemeliyiz: "Atanmış olduğu için 'ilk' kadın bakan olamaz, seçilmiş olduğu için İlk Kadın Bakandır" gibi.